Sabahtan akşama belediye başkan adaylarının belirleneceği sürece girdik!
Heyecanla birlikte kamuoyunda ciddi anlamda bilgi kirliliği de hakim.
Her geçen zaman bilgi kirliliği ile birlikte gerginlikler de oluşturmaya başladı.
Umudum ve temennim bir an evvel memleketin hayrına işlerin müsebbibi adayların kamuoyuna ilan edilmesi.
Bu temennim tüm siyasi partiler adınadır.
Yozgat'ta ve dahi ülkemizin her yerinde iktidar partilerinde olduğu gibi muhalefet partilerinin de liyakatli isimlerden oluşmasını, halkın nazarındaki vitrine yakışır isimlerin siyasette yer almasını istiyorum!
Yozgat, ilçeleri ve beldeleri fark etmez, demokratik yönetimin bir parçası olan yerel yönetimleri emanet edeceğimiz isimleri aramaya başladık.
Sandıktan önce sandığa yansıyacak isimlerin belirlenme süreci daha doğrusu sancısı yaşanıyor siyasette.
Bu sancının neticesinde yaşanacak doğum ortaya nasıl bir sonuç çıkaracak hep birlikte göreceğiz.
Ancak aday belirleme sürecine günler belki de saatler kala ne konuşabiliriz.
Elbette ki liyakat olmazsa olmazımız, fakat geldiğimiz süreçte bir at yarışı hipodromunda aday adayı yarıştırıyoruz gibi.
Teşbihte hata olmaz derler, aday adaylarını bir yarış atı pozisyonda değerlendirmeye başladık.
Adayı kim ne için istiyor,
Adayı kim ne için istemiyor!
Liyakat, başarı, iyi niyet ve hizmet ehli güvenilir bir kimlik arayışı mıdır asıl kriter?
Bam teli tam da burada kopuyor.
Elimizde bir liste var, aday adayları var ama siyasette kimin adayı olması memleket ve millet ahvaline faydalı olur anlayışından öte bir durum yaşıyoruz.
Daha önce de defalarca kez konuştuk; benim adamım olsun da nasıl olursa olsun mantığı ile sonucu, makama, devlet kurumuna, beytülmala, millet emanetine ne katkı sağlar kaygısı yok!
Benim adayım yarışı hakim şu an Ankara'da.
Keza Anadolu illerinde de bir futbol maçı taraftarlığı ile süreç yürütülüyor.
Benim adamım olsun ama liyakat ehli olsun mantığından ziyade, benim adayım olsun vicdan muhakemesini yapabilsinden ziyade, benim adayım olsun koltuktan güç alan değil koltuğa güç katan olsundan ziya de farklı kriterlerle yürüyor işler.
Bir kriter daha var ki, akıllara zarar.
'Gelecekte rakip olur' kaygısı ile hareket ediliyor olması, çoğu zaman seçim kazanılacak adayın geri plana itilmesine de neden oluyor?
Aynı partide, aynı logonun altında siyaset yapıyor ama gelecekteki rekabeti de hesap ederek liyakatli, seçim kazanacak ismin aday olmasını istemiyor.
Mümkünse gelecek vaat etmeyen, çok fazla konuşmayan, Yozgat sınırlarından öteye hayali ve arzuları olmayan isimler üzerinden yürüyor siyaset.
Bu gün Türk siyaseti Yozgat'ta, Sivas'ta, Çorum'da, Ankara'da, İstanbul'da neden aday bulamıyor?
Yıllarca 'rakip olur, yarın önümü keser' mantığı ile bir şekilde siyaset arenasının dışına o kadar çok isim itildi ki, bugün siyaset aday bulamıyor.
Yani Türk siyaseti bir anda suyu çekilmiş değirmene dönmedi!
Zamanla eridi, eritildi, liyakatten yoksun bırakıldı ve geldiğimiz nokta!
Ne olacak bundan sonra?
Adaylar açıklansın hep birlikte göreceğiz görmesine ama bir gazeteci olarak bu günden uyarmak, siyasetin son virajına girdiğimiz gerçeğini dile getirmek istedim.
Eğer aynı mantıkla adaylar belirlenecek ise vay siyasetin haline vay memleketin haline.
Seçimler kazanılır, seçimler kaybedilir ama gelecek kaybedildiğinde telafisini görmek için ömür kafi gelmiyor dostlar!