Bugünkü makalemde de ziyaret yerleri üzerindeki efsanelerden bahsedeceğim.

Çoban dede yatırı AŞAĞI TEKKE KÖYÜ nde, etraf köylere hakim bir tepe üzerinde bulunmaktadır. O çevrede altın arayan birisi

ÇOBAN DEDE nin mezarını açar. Bir testi ile bir zincir bulur. Bunları evini getirir. Kısa bir süre sonra ÇAYIRALAN KAYMAKAMI ile AŞAĞI TEKKE KÖYÜ nün imamı rüyalarında ÇOBAN DEDE yi görürler. ÇOBAN DEDE onlara ;

“Testi ile zincirimi alan adama söyleyin, testimi geri getirsin yoksa köyün başına felaket açarım “ der.

Bir de köye giden yolcuların yolunu keserek ;

“Testi ile zincirimi alan adama söyleyin testimi getirsin. Abdest alamıyorum. Zincir den vaz geçtim. Yoksa o adamın ve köyün başına felaket açarım “ der.

Köylüler testiyi alan adama söylerler ; ancak adam testiyi vermez. Bir müddet sonra köyü, yatırın başından yükselen bir bulut neticesinde yedi metre yüksekliğinde bir sel alır. İki insanla birlikte bütün hayvanlar ölür. Köylüler testi ile zinciri tekrar eski yerine koyarlar. NURİ ÇOŞKUN nun eserinden faydalanılmıştır.

ZİYARET TEPE

Ziyaret tepedeki ormanlık alanın en yüksek yerinde bir evliya nın türbesi vardır. Halk burada yağmur duasına çıkar.onlar daha köye varmadan yağmur yağmaya başlar.

Ziyaret tepedeki orman dan yaş ağaç alınmaz. Alanın başına mutlaka büyük bir felaket gelir. Orada yatan evliya ormanı korumaktadır.

HACI HÜSEYİN adında bir adam buradan ağaç alınmayacağına inanmaz. ZİYARET TEPE ye ağaç kesmeye gider. Ağaca vuruyorum diye baltayı ayağına vurur ve ayağı sakat kalır. Mehmet acıkyürek in eserinden faydalanılmıştır.

PEYGAMBERLER, HIZIR VE DİĞER DİN BÜYÜKLERİ ÜZERİNE ANLATILAN EFSANELER

HACET ÇEŞMESİ

Hz ALİ din düşmanları ile savaşırken, askerler, susuz kalır. Bismillah deyip kılıcıyla kayaya vurur. Kaya ikiye bölünür ve arasından su çıkar. Askerler ve hayvanlar sularını içerler. Aşağıda Sarıalan mevkiinde de yine susuz olan düşman askerleri vardır. Kuyudan çıkan suyan onlara ulaşmasını istemeyen HZ ALİ ,

“Ya su ! başın çıksın, ayağın batsın “ der. Su kaynağından çıktıktan 15-20 metre sonra tekrar kaybolur.

Köylüler o sudan TURLUHAN a getirmek isterler. Fakat suyu kaybolduğu yerden bir metre bile aşağıya götüremezler.

Turan Özkanın eserinden faydalanılmıştır.

EĞİLEN KAVAK

DUMAN AĞA nın DÖNDÜ karı, hıdırıllez gecesi kapıya çıkmış kavakların hışır hışır yere eğildiğini görmüş hemen başındaki yemeniyi çıkararak bir kavağın tepesine bağlamış sabahleyin komşularına haber vermiş.

“Dün gece bütün kavaklar aşağı bükülerek secdeye eğildi “ der. Komşular buna inanmaz. O da yemenisini bağladığı kavağı göstererek ;

“Kavağın başına bağlamaya bir şey bulamadım. Eve gidip gelene kadar da kalkar dedim. Yemenimi çıkarıp kavağın başına bağladım. “ der.

Kavağa bağlanan bu yemeni hala orada durmaktadır.

Zübeyde Özkıraç ın eserinden alınmıştır.

Bugünkü anlatacaklarım bundan ibaret olup haftaya başka bir makalede buluşmak üzere yazımı ABDURRAHİM KARAKOÇ un bir şiiriyle bitiriyorum. Hepinize selamlar, saygılar, sevgiler.

HİÇE SAYAN AŞK BUDUR

Mecnuna dar gelen çölde yerim var.

Ferhat dağlar deldi, taşta terim var

Nesiminin bedeninde derim var

Yüzyıllardan bana geçen aşk budur.

Fermanları hiçe sayan aşk budur.

Yeseviden ödünç aldım hırkayı

Hacı Bektaş nefesinde kıl payı

Yunus oldum tamamladım halkayı

Yüzyıllardan bana geçen aşk budur

Fermanları hiçe sayan aşk budur

Dede Korkut destanın da harf benim

Köroğluna giden posta benim, zarf benim

Mazi benim, ati benim, örf benim

Yüzyıllardan bana geçen aşk budur

Fermanları hiçe sayan aşk budur.

ABDURRAHİM KARAKOÇ