ŞAKİR EFENDİ HAZRETLERİ nin hayatta kalan tek oğlu HALİS SUNTAY a babanızdan sizde ders aldınızmı diye soruyorlar. O da şu şekilde anlatıyor.
Bizim çocukluğumuz inkılaplara denk geldi. Medreseler kapandı. Eski yazı yasaklandı. Biz devlet okuluna gittik. Babamın talebelerinden olan SADETTİN EFENDİ ye demiş ki ; “ HALİS i okut ! ATİYE HANIM sana bir manda verecek “ ama SADETTİN EFENDİ cesaret edemedi bizi okutmaya diyor.
BAHRİ SUNTAY dan aldığımız bilgilere göre, BAHRİ SUNTAY ın olduğu köyde devlet mektebi olduğundan oraya giderdik. Diyor. Eski yazıyı kimse okutmazdı. Okutmaya kalkan olsa gidip karakola şikayet ediyorlardı diyor. Bize yakın köylerde AKBUCAK, ÇAVUŞKÖY gibi yerlerde gizli gizli okutuyorlardı. O köylerde okul yoktu. O yüzden eski yazıya devam ettiklerini söylüyor. Gizli gizli bizim Emsallarımız olan o köylülerin hepsi eski yazıyı bilir. Ama biz öğrenemedik. Bizim köyde çok sıkı tutuyorlardı diyor.
ŞAKİR EFENDİ HAZRETLERİ nin oğlu HALİS EFENDİ ye babasının ahlakının nasıl olduğunu soruyorlar. O da şöyle anlatıyor.
ŞAKİR EFENDİ HAZRETLERİ nin ahlakı RESULULLAH EFENDİMİZ in ahlakıydı. Müthiş bir cazibesi vardı. Yanına giren kalkmayı istemezdi. Konuşması çok tatlıydı. Kimseyi incitmez, kimseye kızmazdı. Kendi Emsallarına hep “ efendi “ diye hitap ederdi. Küçüklerede “ yavrum “ derdi. Kimsenin arzusunu geri çevirmezdi. Ama bir keresinde zor durumda kalmış. SORGUN da kuraklık olmuş, ŞAKİR EFENDİ ye gelmişler. “ Oğlum beni götürmeyin “ demiş. Sebebini de şöyle izah etmiş “ şimdi beni götürürseniz, yağmur yağarsa “ ŞAKİR EFENDİ keramet sahibiymiş “ derler. Yağmur yağmazsa “ ŞAKİR EFENDİ de iş yokmuş derler. “ ama çok ısrar etmişler gitmiş. ALLAH da bir yağmur vermiş ki o kadar olur.
BAHRİ SUNTAY amca anlatıyor. Babasının zamanında köyde salgın hastalık olmuş. Çok insan telef olmuş. Amcam ŞAKİR EFENDİ , MUSA EFENDİ ye bir ayet göstermiş “ onu köyün etrafını dolanarak okuyun “ demiş. Bir hafta bunu yapmışlar, sonra hastalık def olup gitmiş.
HALİS SUNTAY AMCA babası ŞAKİR EFENDİ nin fizikini de şöyle anlatıyor. Babayiğit bir adamdı. Son zamanlarda gözlerini kaybetti. Biraz zayıf düştü. Davamlı odanın camının önünde otururdu. Bir büyüteci vardı. Gelene, gidene onunla bakar tanırdı. Gözlerinin görmemesine hiç üzülmezdi. Devamlı şükrederdi.
HALİS AMCA ya babasının şöhreti hakkında soru sormuşlar o da şu şekilde anlatıyor.
Türkiyenin her tarafından tanıyanlar var. HALİS AMCA GELİBOLU da asker iken, onbaşının biri askere küfrediyordu. Bir gün dedimki “ ben bunu döveceğim “ bir yerde denk getirdim, aldığım gibi yere vurdum. Beni şikayet etti. Komutan beni çağırdı. Durumu anlattım. Beni haklı buldu. Bölükte herkes beni konuşuyor . “ onbaşıyı dövmüş, ceza almamış “ diye bir gün bölüğe bir teğmen gelmiş beni sormuş, ben biraz endişe ettim. Acaba mahkemeyemi verecekler “ diye. Teğmen beni alay komutanının çadırına götürdü. Kumandan benimle epey konuştu. ZİLE li imiş, babam tüccarlık ederken zaman, zaman bizim oralara gelirmiş. Geldiğinde babamın misafiri olurmuş. Benim ŞAKİR EFENDİ nin oğlu olduğumu duyunca çok sevindi. Bana izzet ikramda bulundu. GELİBOLU nun müftüsüde babamı bilirmiş, o da beni ziyarete gelirdi diyor.
BAHRİ SUNTAY amca dan aldığmız bilgilere göre;
Benim oğlum BİTLİS MUTKİ de kaymakamdı. Onu ziyarete gittim. Orada bir okul müdürü yanıma geldi. Buraları iyi biliyor. Bana dedi ki ; “ sana YOZGAT tan iki kişi soracağım. Biri ŞAKİR EFENDİ biri AHMET EFENDİ “ dedi. “ ben ŞAKİR EFENDİ nin kardeşinin torunuyum “ dedim. “ AHMET EFENDİ de onun talebesi, bizim de HOCA mız olur “ dedim. BİTLİS teki öğretmen bile tanıyordu ŞAKİR EFENDİ yi diyor.
Bugünkü anlatacaklarım bundan ibaret olup, haftaya kaldığımız yerden devam etmek üzere yazımı rahmetlik MEMDUH ŞENOL un sürmeli şiiriye bitiriyorum. Hepinize selamlar, sevgiler, saygılar.
YOZGAT’A YAKTIĞIM SÜRMELİ
Zalim olur şu gurbetin gülleri
Hasret tüter geçen sensiz dünleri
Avşar kızı yollarımı gözlerse
Koşa gelsin badem gözlü sürmeli.
Cehrillikte demet yapsam güllerden
Bir yudumcuk su içsem ağ ellerden
Şekerpınar düşmeyesin dillerden
Sürmelime söz atanı sürmeli
Çeşka dağı doruğundan aşmalı
FERHAT olup bayırları deşmeli
Sürmelinin yollarına düşmeli
Nice gündür çıka gelsin sürmeli
Vurgunumda çamlığına vurgunum
Hasretiyle yüreyimden yangınım
Azap verme ben ki senin denginim
Sürüm sürüm sürünesi sürmeli.
HIZIR demiş “ yozuna yoz katılsın “
Keçe kilim toy düğünde atılsın
Dünkü gibi atağlarda yatılsın
Bozok ilde devran sürsün sürmeli
15-01-1975
MEMDUH ŞENOL