Eğitimci, Faruk Coşgun hocamla mülakatımız devam ediyor, Faruk Coşgun, Çocuk velilerine çağrıda bulunarak, şöyle konuştu;
"Milli ve manevi değerlerimizi hiç kimseden nefret ettirmeden sadece doğruları öğretmeli ya da bu nitelikte bilgileri verecek insanlara emanet etmelidirler.
Türkiye’ye tatile gelindiğinde mutlaka Çanakkaleyi görmelerini sağlamalı. Avrupada bulunan ve bir çoğunda Turkenbeute Türk ganimetleri bölümü olan ya da Türkiyeden kaçırılan eserlerle dolu müzeleri gösterilmeli ki tarihimizi daha iyi anlayabilsinler ve tarih bilinci oluşturabilsinler." ve konuşmasına devamla, Faruk Coşgun,
Dilimiz kimliğimizdir. Kimliğimizi mutlaka korumalıyız.
"Hasbel kader Avrupada birkaç ülke ve yüzden fazla şehirde bulunma veya görme imkanını buldum.
Buralarda gurbetçi kardeşlerimize faydalı olmaya çalıştım.
Bulunduğum şehirlerde de çok önemli dost ve arkadaşlar edindim.
Hep olumlu intibalar bıraktım ki hâlâ irtibarımız devam ediyor.
Oralardaki insanlarımıza Türk kültürünü, tarihimizi, örf ve adetlerimizi dilimizin döndüğü kadar anlatmaya çalıştım ve dilimizi doğru kullanma konusunda çocuklarımıza ve gençlerimize yardımcı olmaya çalıştım.
Kendimce bir şeyler başardığıma inanıyorum.
Tabii ki ben de çok şey kazandım.
Hani derler ya;
Çok okuyan mı?
Çok gezen mi?...
Diye...
Bence ikisi bir arada olursa çok daha güzel olur.
Biraz bilgi kırıntısı ile gittiğim bu ülke ve şehirlerde tarihimizle ilgili çok şey gördüm ve öğrendim.
Hatta bir kısmını bendeniz ilk defa keşfettim.
Mesela
İsviçre basel şehrindeki Mittelrhainbrücke denen köprünün ayaklarından birinde kocaman bir tabela:
“TATARİ OĞUZ EFFENDİ”
yazıyor.
Hikaye uzun, kısaca
Bu kişi 1861 yılında Baselde bir kaç ay kalıyor ve burada Türk kahvesi ile bir çikolata yapıyor.
Formülünü de Ren nehrine atıyor.
İşte bu tabela o formülün bu sütunun altında olduğunu ifade ediyor.
Yine isviçrede tarih müzesinde Şeyh ibrahim diye birisinin büstü var. Sarıklı, sakallı, nefis bir Arapçası olduğu yazdıklarından belli oluyor.
İlk Oryantalistlerden birisi. Müslüman olduğunu söyleyerek osmanlı coğrafyasını geziyor. Hacca gitmek istiyor ve şüphe üzerine sınava tabi tutuluyor ve çok başarılı oluyor.
Asıl adı
Johann Ludwig Burckhardt
Eserlerini ingilterede yayınlıyor. Ve ingilizce...
Cami şeklinde yapımış binalar, hatta cami biçiminde sigara fabrikası.
Kral saraylarında Türk bahçeleri.
Türk adıyla anılan mahalleler caddeler.
Cephesinde üç hilal bulunan evler, hatta vitraylarında üç hilal bulunan kilise,
Türk adlı köyler.
Hiç bir üyesi Türk olmayan Türk dernekleri
Belçika ve Hollandada Türk köyü ve Türkeye ki ilk giden Türk, rahmetli Barış Manço olmuş.
İtalyada Moena
İsviçrede Kleinhuningen (küçük hun ülkesi)
Franransada Huningue
Almanyada Huningen adlı bölgeler.
Büyük ihtimalle Merzifonlunun çadırından ele geçen elbiseleri hayatı boyunca giyen kral Turkenlouis.
Viyana kuşatmasından kalan top ve kılıçlarla yapılan 17 ton ağırlığında TÜRKLER GELİYOR çanı...
Viyana bozgununda esir edilen ve dinini değiştirmeyen asker mezarları
Ve şu kanaate vardım ki;
Bu milletin büyüklüğünü görmek için Avrupanın tüm müzelerini gezmek lazım.
Bu müzelerde Anadoludan çalınmış tarihi eserleri ve Türkiyeden çalınmış veya götürülmüş ya da savaş ganimeti olarak ele geçirilmiş eserleri çıkarın geriye pek önemli bir şey kalmaz.
Tıpkı tarihten Türk’ü çıkarınca bir dünya tarihi yazılamıyacağı gibi..
Not: Faruk Coşgun Hocamla mülakatımız devam edecek