İnsanlara problem nedir diye sorduğunuzda mutlaka ama mutlaka bir yanıt alırsınız.
Yeter ki sokağa inin, sokaktaki vatandaşın büyük bölümü haklılık payı olan dertleri, sorunları, beklentileri dile getirir!
    O yer Yozgat, ‘Sizce yaşadığınız şehrin en önemli problemi nedir’ sorunuzun muhatabı Yozgatlı olursa haliyle alacağınız yanıtlarda serzenişle karışık ve bir hayli fazla oluyor.
     Sokak röportajları Çamlık Medya’nın bir ritüelidir. Yozgat sokaklarında konuşulanlarla Ankara sokaklarındakilerin doğruluk ölçüsü biredir aynıdır.
     Meslektaşlarım da zamanla sokaklara inmeye, insanlara mikrofon uzatmaya başladılar bu da hem mesleğimizin hem de şehrin sorunlarının dile getirilmesi adına oldukça kıymetli.

     YORGUN ŞEHİR YOZGAT!
Yorgun şehir Yozgat’ı ne zaman daha iyi görüyorsunuz?
Bir süre Yozgat’tan uzak kaldığınızda ilk Yozgat ziyaretiniz karşınıza yorgun şehir hüviyetini çıkarıyor.  
     Her gün geçtiğiniz sokakları, üzerinde yürüdüğünüz kaldırımları, gün içinde defalarca kez karşınıza çıkan binaları ve yorgunluklarını görmek için bir müddet Yozgat’tan uzak kalmanız yetiyor.
     Neden yorgun olur bir şehir?
Kaldırımları,
Yolları,
Parkları,
Binaları,
Işıklandırma sistemi,
Otoparkları,
Temizliği…
     Bir şehri şehir yapan en önemli etkenler bunlar değil mi?
     Temiz bir şehirde otoparkları yeterli, binaları gök yüzünü kaplamayan, parkları mutluluk saçan bir şehir düşünün.
Yozgatlı güzellikleri hak etmiyor mu?

     NEDEN YORGUN ŞEHİR?
     Peki neden Yozgat yorgun 
bir şehir!
Bir örnekleme yapalım isterseniz; otomobil alırken doktordan, öğretmenden az kullanılmış ibaresi gördüğünüzde daha güven duyarsınız değil mi?
Hem az kullanılmış hem de tek bir kişi tarafından kullanılmış olması otomobile özellik kazandırır.
    Yozgat nasıl peki, çok kişi tarafından kullanılmış (yönetilmiş) ama bununla beraber, yönetici kendi nizamını kurmaya çalışmış.
     Şoför mahalline oturan işe istikameti değiştirmekle başlamış bizim şehirde.
     Sonra direksiyon, ardından koltuk ayarı sonrasında ise kendi üslubunca sürüş tekniği kullanmış.
    Şehrin ana unsurlarını göz ardı etmekle başlamış bizi yönetenler işe. Ve bir öncekinin ayarlarını bozup, doğrudan fabrika ayarlarına dönerek.
E, böyle bir şehir tıpkı paket servis yapan bir restoranın tüm çalışanları tarafından kullanılan yüz binlerce kilometre yapmış otomobili gibi oluyor!
     Ne kadar tamir görürse görsün, bakımdan geçerse geçsin, yorgun, ön takımlarından ses gelen, sürekli arıza yapan otomobil misali.
     Sokakta insanlara şehrin sorunlarına dair soruları yönettiğimizde büyük bölümü şık seçmek yerine ‘hepsi’ yanıtını veriyor!
     Şimdi soralım kendimize, bu şehrin yorgunluğu ne vakit gider, ne vakit ağırlıklarımız, yıpranmışlıklardan kurtuluruz.
     Şehrin yorgunluğu gitmeyince insanlar mı yorgun şehirden kaçıyor sizce?