Odgurmuş: Her şeyi bilen Üstadım,
Monşer: Söyle “kanaat sahibi” çırağım.
Odgurmuş: Şeyyy. Efendim…
Monşer: Geveleyip durma söyle ne söyleyeceksen.
Odgurmuş: Sizin için her şeyi bilir, çok başarılı, büyük yazar ve büyük üsdat diyorlar efendim.
Monşer: Güzel söylemişler, tabii öyleyimdir. Eeeee. Bunu mu söyleyecektin.
Odgurmuş: Ama diyorlar ki Monşer şöyledir, böyledir on dilinde on marifet varmış gibi hareket ettiği gibi “yerli yersiz her şeye mutlaka muhalefet ediyor” diyorlar.
Monşer: Yok yaaa, nerden çıktı şimdi bu.
Odgurmuş: Hem diyorlar ki “o sadece kendini beğenmiş, kendinden başka kimseyi ne sever ne de kabul eder, ene’si çok yüksektir” diyorlar.
Monşer: “kanaat sahibi” kardeşim kim söylemiş bu gibi sözleri. Bizde bir atasözü vardır “kedi uzanamadığı ciğere mundar dermiş”. E tabii ki böyle olacak. Her konuyu bilen, konuda görüş ve düşünceler serdeden benim gibi ulusalcı, laiki eskiden ülkücü ve de çağdaş bir adamı! Elbette çekemeyenler ve kıskananlar olacaktır. Söyle bakayım bana benim hakkımda ileri geri konuşanlar iki kelimeyi bir araya getirip yazabiliyor ve konuşabiliyorlar mı? Hayır. O zaman neden benim hakkımda ileri geri konuşurlar ki.
Odgurmuş: Efendim, öyle demeyin, herkes kendine göre bir şeyler yazar, bir şeyler söyler. Ama az, ama çok.
Monşer: Biz bu milletin en çağdaş aydınlarını temsil ediyoruz, aydın demek ne demektir biliyor musun?
Odgurmuş: Hayır bilmiyorum efendim. Size göre nedir aydın?
Monşer: O zaman dinle bakayım: “Aydın demek muhalif demektir. Her şeye ve her duruma muhalif olacaksın ki senin aydın olduğun anlaşılsın. Bak devrimci, solcu, ulusalcı, eski ülkücü ve ne kadar komünist vs. arkadaşlara. Onlar da her şeye muhaliftirler. Bu kadar insan muhalif olduğuna göre bu demektir ki muhaliflik iyi bir şeydir. Her şeye muhalif olmak demek bizim ülkemizde olduğu gibi batıda da aynı manaya gelmektedir. Aydın=Muhalif”
Odgurmuş: Öyle her şeye muhalefet etmek her şeyin eksiğini gediğini bulmak şart mı? Efendim bazı konular var ki, memleket için, millet için çok faydalı olmasına rağmen onlara da mı muhalefet etmek gerekir?
Monşer: Evladım, sen daha dünyayı tanımamışsın, elbette her şeye ve her duruma muhalefet edeceksin, sonra ben korkarım, bazı iyi şeyler için “iyidir, güzeldir” diyemem. O zaman bana hemen “yandaş yalaka” damgasını vururlar. Bek ben “Milli muhalifim” benim görevim bu. Ben şunca senedir muhalefet yaparak bu yere geldim. Kariyerim ortada, sevilen sayılan bir düşünür-yazarım. Hem okuyanlarım hem takip edenlerim hem de yüz binlerce sevenlerim var. Ben sevenlerimin ümitlerini boşa çıkartamam. Onlar benden muhalefet etmemi istiyorlar ben de ona uyarak muhalefet görevimi sürdürüyorum. Ben her şeye muhalefet yapmazsam beni okuyan dinleyen olmaz diye korkarım. Halkın bir kısmı da benim gibi düşünmüyor olabilirler. Onlar da zaten “koyun, sürü, karnını kaşıyan adam, bir paket makarnaya satılan” adamlardır ve pek bir önemi yoktur.
Odgurmuş: Ama efendim, İyi insanın, dürüst insanın doğru olan şeylere “doğru” buna karşılık “eksik ve yanlış” olan şeylere de “yanlış” diye söylemesi gerekmez mi: Dürüst insanlar böyle hareket ederler.
Monşer: Evladım, hayatta doğru dürüst ne var ki de ben de doğru iyi diye yazayım, söyleyeyim. Şöyle bir etrafına bak evladım, her şey berbat, ekonomi çökmek üzere, senelerdir bekliyorum her bahar, her sonbahar kriz çıkma ihtimali %90 (!) oranlarında, siyasi krizler kapımızda dolaşıyor, etrafımız düşmanlarla çevrili. Tek parti döneminin korkutma, yıldırma sloganı olan “Türkiye’nin 3 tarafı denizlerle, 4 yanı ise düşmanlarla çevrili” vecizesi! Bugün bile geçerliliğini sürdürüyor. Her aklı evvel! Sıkıştıkça bu sloganı dile getirir. Sonra “kanaat sahibi” çırağım görüyorsun terör her gün can alıyor. Krizler içinde boğuşuyoruz. Kimsenin kılı kıpırdamıyor. Ben bu durumda ne yazayım ne söyleyeyim ki iyi olsun. Evladım ben vatani bir görev yapıyorum. Bunları ben yazmazsam görevimi yapmamış sayarım. Bak sonra “ulusalcılar” da benim gibi düşünüyorlarmış, varsın düşünsün, aslına bakarsan ben de biraz “ulusalcı” sayılırım. Ulusalcı olmanın bir mahsuru var mı? Yok tabi.
Odgurmuş: Hem diyorlar ki “Monşer’in dediklerinin hiç birisi doğru çıkmıyor. Hiçbir seçimin sonucunu bilemedi diyorlar. Her seçim bu son diyor iktidar gider diyor ama olmuyor. Ayrıca Monşer kafasında hayali düşmanlar üretip o hayali düşmanlara karşı “Don Kişot”un yel değirmenleri ile savaştığı gibi savaşıyor” diyorlar.
Monşer: Sen ne diyorsun ya... Kendine gel. Ben ne yaptığımı bilirim. Bunca sene okuduk yazdık. Boşuna mı okuduk yazdık. Neymiş efendim, seçim sonuçlarını bilemiyor tahminlerim tutmuyormuş. Tabi tutmaz bu millet böyle oldukça tabii ki benim dediklerim çıkmaz. Bir kere benim oyumla dağ başındaki çobanın kullandığı oy aynı olursa elbette tüm hesaplar yanlış çıkar. Duydun mu azizim bunlara rey kullandırmamak lazım. Kim ki bunlar ayakları “poturlu”, bacakları “şalvarlı”, “cahil cühela” ile sen beni bir mi tutuyorsun. Kaldı ki ben Avrupa görmüş, gelişmemizi, kalkınmamızı ve ilerlememizi bile batıda gören bir insanım. Elbette bu gerici halk beni anlayamaz. Ben ve benim gibiler (E. Çölaşan, U. Dündar, Y. Özdil gibi) hep benimle aynı düşüncedeler. Biiiz bu millete 3-5 gömlek fazla geliyoruz. Bak cumhuriyet döneminde bile bu milleti dönüştürmeye çalıştık, batılılaştırmak istedik ama ne yazık ki pek netice alamadık.