Allah’n kelamı olan Kur’an-ı Kerim’de Ayete’l-Kürsi adıyla bildiğimiz muhteşem bir ayet vardır. Bu ayette Rabbimiz kendini bizlere en veciz şekilde tanıtmış; Esma-i Hüsna’sından örnekler vermiştir.
Peygamberimiz (s.a.s) de, “Namazın ardından Âyete’l-Kürsî’yi okuyan kimse, sonraki namaza kadar Allah’ın himayesi altındadır.” buyurarak bizlere bu âyeti okumamızı tavsiye etmiştir.
Yüce Mevlamızın Ayete’l-Kürsi’de bizlere öğrettiği ilk hakikat Allah’tan başka hiçbir ilah olmadığıdır. Hepimiz, Allah’ın kuluyuz. Hepimiz, O’nun kudreti karşısında aciziz. Hepimiz O’nun yardımına, rahmetine ve affına muhtacız.
Dünyanın türlü sıkıntıları karşısında el açıp aman dileyebileceğimiz, yegâne sığınağımız, dayanağımız O’dur. Bizim görevimiz: Rabbimize hakkıyla kulluk etmektir. Kur’an’ın ve Peygamberimiz (s.a.s)’in gösterdiği sırat-ı müstakimden, (dosdoğru yoldan) ayrılmamaktır.
Rabbimiz: O, her daim diridir, bâkidir. Hayatı veren de alan da O’dur. Her şeyin varlığı O’na bağlıdır. Bizler, dünyanın fani, hayatın bir emanet olduğu bilinciyle yaşamalıyız!
Allah, yaratılmışlara özgü niteliklerden münezzehtir. O, her anımıza, her davranışımıza hâkimdir. Rabbimizin bizlere şah damarımızdan daha yakın olduğunu bilip, O’nun aklımızdan çıkarmamamızdır.
Kâinatta var olan her şey Allah’a aittir. Mülk O’nundur, Hüküm O’nundur. Nimet O’nundur. Varlık da yokluk da, darlık da bolluk da O’ndandır. Bizler; her durumda O’nu zikreden bir dile, şükreden bir kalbe, tefekkür eden bir zihne sahip olabilmeliyiz.
Allah’ın izni olmadan hiç kimsenin bize ne faydası olabilir ne de zararı dokunabilir. Allah katında bizi değerli kılan, O’na olan imanımızdır, teslimiyetimizdir, sadakatimizdir, sâlih amellerimizdir. Bizim görevimiz, Rabbimizle aramızdaki iman misakımızı korumaktır. O’nun rızasına sadece salih amellerimizi, tövbe ve niyazlarımızı vesile kılmaktır.
Âyete’l-Kürsi’nin bizlere öğrettiği bir başka hakikat de: Rabbimize hiçbir şeyin saklı, gizli kalmayacağı gerçeğidir. O, dilimizden dökülen her bir sözü, gönlümüzden geçen her bir duyguyu, zihnimizdeki her bir düşünceyi bilir. Bizler, bütün varlığımızla kötülükten sakınmalıyız. Elimizi, dilimizi, zihnimizi, gönlümüzü iyiliğin merkezi ve hizmetkârı kılmalıyız.
Allah, ilmin ve hakikatin yegâne kaynağıdır. O bildirmezse biz bilemeyiz. O duyurmazsa biz duyamayız. O söyletmezse biz söyleyemeyiz. O göstermezse biz göremeyiz. Bizim görevimiz, her daim Hakk’ın yanında yer almaktır. Hakikatin tercümanı olmaktır. Gücümüz nispetinde hak ve hakikatin önündeki engelleri kaldırmaktır.
Allah’ın kudreti, yüceliği, azameti ve ilmi, her şeyi kuşatmıştır. O hiçbir zafiyete düşmeden her şeyi yönetendir. Biz, kulluğu ve ibadeti yalnızca Âlemlerin Rabbine has kılalım. Kula kulluk etmeyelim. Ve her türlü yücelik ve üstünlük Allah’a mahsustur. Bizler bu gerçeği namazlarımızın her rek’atında dile getiririz. Rükûlarımızda secdelerimizde “Şanı yüce olan Rabbim! Her türlü noksanlıktan uzaksın” diyerek Rabbimizi yüceltiriz. (Diyanet Hutbelerinden Alıntıdır) Cumanız mübarek olsun!