“Babanız varsa hayatta çok şanslısınız ve hala bir çocuksunuz demektir " Yoksa eğer çoğu zaman yalnız başınıza biçaresiniz demektir.
18.05.1995 günü hayata gözleri yuman babamın yokluğunu hep hissettim.
Vefat ettiğinde İstanbul’daydım. Acı haberi gelmiş ama cenazeye ancak bir gün sonra gidebilmiştim. Babamın ölümünden haberim yoktu. Evimizin önüne geldiğimde anlamıştım. Ki, kara bir kazan avlunun ortasında tüm karalığı ile kendini gösteriyordu. Anladım ki bizde kara gün var.
Evimizin önünde bir kara kazan
Anladım ki bizde bir kara gün var
Babam dayamamış acı dolu günlere
Kara toprak çağırmış kendine.
Bu dörtlük döküldü dudaklarımdan gözyaşları ile.
Babamın Şehit evladını vakur bir duruş ile toprağa verdiğini görenler gururlanmışlardı. Şehit oğlu için törende vatan sağolsun geride iki oğlum daha var gerekirse onlarda bu Vatana feda olsun sözleri törende bulunan binlerce insana Vatanı karşılıksız sevmenin ne demek olduğunu bir kez daha göstermişti.
Babamın şehit ağabeyimin arkasından hiç gözyaşı döktüğüne şahit olmadık. Yaşadığı acısını ve duygularını içinde yaşadı ve daha fazla dayanamayarak oğlunun yanında yerini aldı.
Babamızın sert simasıydı bizlere daima güven veren. Kardeşlerimizle ettiğimiz kavgada bile “Seni babama söylerim” diyerek korkuturduk birbirimizi. Ailece sıkıntıya düştüğümüz günlerde bile babamızı her zaman ki oturduğu köşesinde çatık kaşları, elinde tespihi ile görmemiz kâfi geliyordu bizlere.
Hep bir aradaydık hep beraberdik soğuk kış günlerinde küçük sobamızın başına toplanır ısınırdık hep birlikte. Birde Annemiz, yanan sobamızın üzerinde ekmek kızarttı mı varırdık mutluluğun tadına. Şimdi daha iyi anlıyorum; içimizi ısıtan aslında soba değil, babamızın varlığı imiş, ama çocuk aklımızla bilememişiz yıllarca.
Hiç birimiz alışamadık yokluğuna nedense. Babadan yoksun olarak büyümenin zorluğunu da yaşayarak öğrendik böylece. Baba demek ekmek, baba umut, baba sevgi, baba vefa, baba zorluk, baba varlık demekti, bir evladın yaşaması için gerekli olan her şey demekmiş Baba.
Peki ya babasızlık! Babanın varlığına güvenerek aklımıza bile getirmediğimiz garip bir düşünce, Babasız bir çocuğu kucaklamak neden zor gelir bize, niçin küçük bir hediye, en basiti bozukluk bir para ile onları mutlu etmekten imtina ederiz ki?
Albayrağ’ın sonsuza dek dalgalanması uğruna gözünü kırpmadan seve, seve kan dökenlerde baba değiller miydi? Vatanı Onlara emanet ederken, Onlarda bize emanet etmedi mi geride kalan sevdiklerini.
Babama dua ediyorum. Bizleri haramsız, hayırlı, vicdanlı ve Vatansever yetiştirdiği için…
“Babamı ve tüm Şehit babalarını rahmet ve minnet ile anıyorum, mekânları cennet olsun”