Okumayı yazmayı önemsemeyen bir toplum haline geldik. Kitap Okuyanımız çok az maalesef. Okuma alışkanlığımızı kaybediyoruz. Oysa okumadan bilgi sahibi olmak ve hayatta başarılı olmak mümkün değildir. Gençlerimize, çocuklarımıza kitap okuma alışkanlığını kazandırmak zorundayız. Okuyan gençlerimiz var, okumayı sevda haline getirmiş olan başarılı öğrencilerimiz var onları tebrik ediyoruz.

Malum olduğunuz gibi öğretmenlikten emekliyiz. Hem okuduk hem de yazıyoruz. İkisini de seviyoruz. Okuma ve yazma tutkumuz var elhamdüllah. Yaklaşık 30 yıldır Yozgat gazetelerinde günlük köşe yazısı yazdık, yazmaya da devam ediyoruz. Okumadan yazılmaz: Bu bizde bir aşk, bir sevda, bir tutku haline geldi!.. Amacımız nedir; turplumu bilgilendirmek ve duyarlı hale getirmek. Bunu bir tutku, sevda- aşk olarak yapıyoruz; geçim kaynağı olarak düşünmüyoruz, toplumsal bir hizmet olarak değerlendiriyoruz. Emekliyiz elhamdüllah geçim derdimiz de yok öyle ise topluma hizmet olarak bunu da yapalım diyoruz ve zevkle yerine getiriyoruz.

Yazılarımıza olumlu olumsuz tepki alıyor muyuz? çok az... Bu şu anlama geliyor gazete okuyan insanımız da az. Nadiren de olsa olumlu- olumsuz tepkiler alıyoruz elbette. Bu tepkiler bize yazma konusunda moral kaynağı oluyor, mutlu oluyoruz. İstiyoruz ki toplum tepki versin, şunu da yaz desin; şu konuda yanlış düşünüyorsunuz desinler ve bize yol göstersinler. Mutlu oluruz.

Tepki veren dostlarımız yok değil var; elbette görüş bildiren, şunu da yaz diyen, şu yazınız çok güzel olmuş tebrik ederiz diyenler de var. Bu tepkilerin artması okuyucu sayısını belirliyor. Bunu sizlerden bekliyoruz. Görüş ve düşünceleriniz bize güç ve moral kazandıracaktır. Sizin teklif ve düşünceleriniz de bizim için muhterem ve saygıya
değerdir. Birlikte okuyalım, birlikte düşünelim ve birlikte başaralım; sevgiyi saygıyı, hizmeti ve insani yaşamı...

Amacımız topluma hizmet; bu da bir toplumsal eğitimdir işte. Siyasi ayrım içeren ve fitne fesada yönelik düşünce ve teklifleri gaile almak istemiyoruz. Çünkü bunlar toplumu bölüyor, ayrıştırıyor, kardeşliğimize zarar veriyor. Aslında bir birimizi uyarmak bilgilendirmek hepimizin görevi. Ama bunu kırmadan, dökmeden ve sevgi- saygı çerçevesinde yapmamız gerekiyor. Malumunuz dinimiz İslamın bize yüklediği bir görev var: “Emri bil maruf nehyi anil münker “ İyiliği emretmek, insanları kötülükten nehyetmek! Bunu sözle de yazı ile de fiille de yapabilirsiniz. “Sen onlara sırf Allah’ın lütfettiği merhamet sayesinde yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı kalpli olsaydın, hiç şüphesiz etrafından dağılır giderlerdi.” ayetin meali bize bunu açıkça ifade etmiyor mu?

Biraz uzattık galiba ama; hepimizin bir birimize karşı sorumluluk ve görevi var. İyilikte bir birimize destek olmak, kötülükten de birbirimizi uzaklaştırmak gerekiyor. Bu kardeşliğimizin de bir görevidir öyle değil mi? Bir birimizi uyarmak ve iyilikte buluşturmak. Kişi bu görevini anlatarak, yazarak, yaşayarak ve ima ederek yapabilir. Ne yazık ki bizim toplumumuz bu görevi de terk etmiş durumda; hatta uyarsanız bile tersleniyor kavga ediyorsunuz... Yazık ki çok yazık.İşte biz bu görevi yazarak yerine getirmeye çalışıyoruz. Sizden ricamız: Ne olur bize tepki verin; Okuyun, eleştirin, yön verin ve toplumsal eğitimi birlikte başaralım. Dedelerinizi, ninelerinizi, büyüklerinizi hatırlayın onların okuması yazması bile yoktu ama duyarlı bir hassasiyletleri vardı. Onun için büyüğe saygı küçüğe sevgi duyulurdu. Biz bu güzellikleri kaybediyoruz; kaybetmeyelim, kazanalım ve huzur içinde insanca yaşamanın tadına varalım; Ne dersiniz?