Zengin halk kültürümüz içerisinde, cemre’nin özel ve özgün bir yeri bulunmaktadır. Doğa ve insan ayrılmaz bir bütünü oluştururlar. Tarih ve coğrafya iç içedir.Yaşamın temel gerçeğidir.
Doğa olayları ile ilgili olarak havanın ısınmaya başlaması cemrenin düşmesi ile başlar. Sırası ile belirli aralıklarla ilk önce şubat sonlarında havaya, sonra mart başlarında suya ve sonra da toprağa düşen cemre, mevsimlerin değişimine yol gösterir. Havayı, suyu ve toprağı ısıtır.Ardından da insanları ve hayatı ısıtır.Topluma renk ve ahenk katar.
Değişimin başlangıcını cemre, takvimi belirler.Halkımız bu coğrafi gerçeği çok iyi bilir ve değerlendirir. İnsanlarımız yılların verdiği görgü ve deneyimlerle, cemre olayını kendine özgü dil, gelenek ve görgüye göre değerlendirirler.Bilmecelere, öykülere, türkülere konu olur.
“Gökte açık pencere,/Kalaylı tencere”(Ay). “Çıt demeden çalıya düşer”Güneş/”Çiğnenmeyen ak sakız”Su/”Buzdan ayaz,şekerden beyaz”(kar/”Hiç yağmur yağmayan hava hangisidir”(oyun havası)
Cemreyi takip eden günlerin devamında "NEVRÛZ, HIDIRELLEZ;MEHR-İ CAN" gibi geleneksel günler , önemli doğa gerçeği ile toplumu buluşturur. Yaşam buna göre düzenlenir…
Her olayın kendine özgü felsefesi, yorumu, anlatımı ve oluşumu vardır. Halkımız bugünlerde yıllardan beri sürdürülen geleneksel uygulamalarını sahneler.
Toprak, su ve bereket insanın kültürel zenginliği ile karışıp kaynaşarak geçmiş bugüne, bugün geleceğe taşınır. Bu nedenle tarihi ve coğrafi kökleri bulunan geleneksel bayramların, halk kültürümüz içerisinde büyük bir zenginliği, renkliliği, çeşitliliği ve devamlılığı bulunmaktadır.
Geleneksel bayramlar, günler ve haftaların içeriği, sosyo-kültürel ve sosyo –ekonomik yönden incelenip tahlil edildiği zaman halk kültürünün zenginlikleri ile birlikte temel yapısı bütün güzelliği ve özellikleri ile ortaya çıkar.
Bütün dünyanın değişik ülkelerinde kutlanmakta olan gün ve haftalar arasında insani kültürel ve tarihi bir bağ kurulabilir. Dünya ortak kültür mirası bu değerlerin toplamından oluşur ve gelişir. Yerelden başlayan insana özgü evrensel bağlantılar ve kaynaşmalar böylece ortaya çıkar.
Cemre mevsimiyle çakışan siyasi ,sosyal gelişmeler, cemrenin bütün hararetini siyasetin üzerine çekmiş bulunmakta.Cemre mevsiminde, hararetli konuşmalar nedeniyle,” cemre siyasete düşmüştür” benzetmesi yapılmakta.Dün, bugün ve yarın ilişkisini en veciz bir şekilde anlatan halk sözlerinde tarih ve doğa gerçeği görülebilmektedir: "Ataları koruk üzüm yemişler evlatlarının dişleri kamaşmış."
Çekişmeler ve söylemler toplumu sarmakta ve sürüklemekte. İnsanlar gerçek cemrenin hararetini unutarak, siyasi atmosferin havasına kapılmaktalar. Önemli olan , havaya, suya ve toprağa düşen cemrenin , siyasetin yüreğine düşmesiyle birlikte insanda ve toplumda ne gibi sonuçlar doğuracağıdır. Siyasete düşen cemrenin toplumda nasıl bir ruh hali yaratacağını hep birlikte görmekteyiz.
Bir doğal gerçek olan cemrelerin, ülkemize,insanlarımıza ve dünyaya huzur ve bereket getirmesini diliyorum.