Hafta sonu Cuma günü merkezi Sivrice ilçesi olan 6.8 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Başta Elazığ ve Malatya olmak üzere tüm Doğu illerimizde hissedilen deprem iki ilimizin insanını da sokağa döktü ve şu soğuk kış gününde evsiz barksız kalan insanlar oldu. Deprem hepimizin gönüllerini yaraladı ve uykudan uyandırdı.
Yapılan son resmî rakamlara göre depremde Elazığ ve Malatya da toplam 31 vatandaşımız hayatını kaybetti, 1607 vatandaşımız yaralandı, 72 bina da yıkıldı. 45 vatandaşımızın enkaz altından sağ olarak çıkarıldığı bildirildi. Deprem bölgenin tamamında hissedildi. Bine yakın artçı deprem korkuları da bir hayli artırdı.
Şüphesiz ki deprem tabii bir felakettir. Ülkemiz deprem kuşağı içerisinde yer alıyor. zaman zaman da büyük depremler yaşanılarak acı sonuçlar doğuruyor. İnsanımız büyük Marmara depreminin yaralarını anca sarabilmişken yaşanılan bu deprem korku ve endişelerimizi artırmıştır. Ülkemizin depreme çok hazırlıklı olması gerekiyor, binaların da depreme daha dayanıklı hale getirilmesi şart.
Depremi önlemek ve mani olmak elimizde olmadığına göre depremle yaşamayı öğrenmek ve tedbirlerimizi almak durumundayız. Bu bizim için kaçınılmaz bir son!.. Hatta İstanbul için 7 büyüklüğünde bir deprem beklentisi yüreğimizi kor gibi yakan bir felaket beklentisi durumunda... Elbette Allah bilir de, tedbir almak da bize düşüyor.
Deprem ve Savaş gibi tabii felaket durumlarında insanımızın bir ve beraber olup top yekün hareket etmesi bizim milli duruşumuzdur. Bu duruşu bozup ayrı telden çalan bizim vatandaşımız değil, südü ve kanı bozuk beyni satılmış hainlerden başkası değildir. Olaylara karşı farklı düşünmek ayrı bir şey, ama ayrı telden çalıp olayları sapıtmak ve felaketlerden bir mana çıkarıp yıkıcı, bölücü faliyetlerin içinde bulunmak ayrı bir şey!..
Bu gibi doğal afetlerde sırt sırta, omuz omuza verip kardeşçe çözüm aramak varken öküz altında buzağı aramanın, devleti yanıltmanın, devlet adamlarına saldırmanın mantığı ne olabilir? FETO bozuntuları iyice midemizi bulandırmaya devam ediyor. Bu vatan haini sapıklar artık kendilerine başka oyuncak arasınlar. Her taşın altından çıkıp hainliği meslek haline getirdiler... Ayrı telden çalan bu piyonlara diyoruz ki artık yeter, kendinize gelin ve düştüğünüz bu ihanet tuzağından kurtulun!
İfade ettiğimiz gibi bizler depremle birlikte yaşamayı öğrenmek zorundayız. Resmî binalarımızı özel dairelerimizi depreme dayanıklı hale getirip tedbirlerini almak zorundayız. Herkese yönelik acil deprem tedbirlerinin eğitimi de devreye girmeli...Acil tarama kurtarma ekiplerinin sayısı artırılmalı. Kızılay ve Diyanet başta olmak üzere yardım kuruluşlarına ciddi ödenek ayrılmalı ve bu kurumlar devlet takibi ve desteğinde devam etmeli!
Başımıza bir hadise gelmiştir, bu doğal bir afettir, ayrı telden çalmadan, eğip bükmeden el ve günül birliği ile bu yaraları sarma vaktidir. Devlet ve Milet olarak sırt sırta verip mağdur olan vatandaşlarımıza yardım için seferber olmak zorundayız!.. Biz şerefli onurlu koca bir milletin evlatlarıyız! Allah’ın izni ile bu yaraları sarar içimize acısını da gömeriz!.. Hep birlikte ağlar hep birlikte güleriz. Biz ağlarken gülen, biz gülerken ağlayan kansızlar bizden değildir bunu çok iyi bilin!..
Deprem nedeniyle Allah’ın rahmetine kavuşan kardeşlerimize Mevla’ dan rahmet diliyoruz, yaralılara da acil şifalar dileriz. Türk milletinin başı sağ olsun, bölge insanımıza da çok geçmiş olsun!.. Bilsinler ki onlarla birlikte ağladık, onlarla birlikte acı duyduk ve onlarla birlikte enkazın altından kurtulmak için çaba sarfettik... Allah’ım Türk Milletine bir daha bu tür acıları yaşatmasın! Çok geçmiş olsun Elazığ ve Malatyalı kardeşlerimiz...