Asıl konuya geçmeden önce Elazığ ve Malatya depremi üzerine birkaç kelam etmek istiyorum.

Yaşadığımız acının tarifi yok.

Acının yanı sıra korkularımız da var elbette.

Ya benim ve ailemin başına gelseydi, ya da gelme ihtimali var mı, sıcak yuvam depreme ne kadar dayanaklı/güvenli demeye başladık içten içe ve de sessizce…

Elazığ depreminde hayatlarını kaybedenlere Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı diliyorum. İnşallah cenneti ala da buluşurlar.

Devletimiz bu depremde önemli bir sınavdan geçti ve şükürler olsun ki acıların hafiflemesi, yaraların sarılması adına ortaya konulan koordinasyon ve irade eksiksiz işledi!

Allah devlete zeval vermesin.

Lakin başta yaşadığımız şehir Yozgat olmak üzere binalar nerelere yapılıyor, hangi güvenlik kriterleri ile yapılıyor, hangi sağlamlıkla inşa ediliyor gibi pek çok sorunun da yanıt bulması gerekiyor.

Peyik Depremi ile imtihan olmuş bir Yozgat var!

Dünü hatırlatan Elazığ depremi Yozgat’a çok ama çok daha fazla şey hatırlatmalı!

Geçmiş olsun Türkiye’m…

YOZGAT’TA Kİ KARANLIK NOKTALAR VE SUÇ!

Suç, yaşandıktan sonra mı önemli yaşanmadan mı önemli.

Elbette ki yaşanmadan önemli ama bir şartla, önlemini alıyor, suça iten etkenleri bitiriyor, azaltıyor ve de gerekli denetimleri yapıyorsanız.

Çamlık Medya Grubu, Yozgat’ın son birkaç ay içerisinde yaşadığı olayları da baz alarak bir çalışma yaptı.

Özellikle şehrin merkezinde yer alan Abide İşhanı ve Tol Çarşı’ya mercek tuttuk. Buraların son durumunu gözlemlerken vatandaşa da mikrofon uzatıp karanlık, ucube ve suça açık alanların akıbetini sorduk.

Abide İşhanı; yaklaşık 380 dükkanın olduğu, ancak 100’ünün kullanıldığı bir yer. Boş dükkanların bazılarının madde bağımlıları tarafından sahiplenildiği söyleniyor.

Gece geç saatlerde ise buraları suça yakın insanların mekanı haline gelmiş. Hatırlayın Abide İşhanı’nda yaşanan yangınları ve sebeplerini, esnafın hiç uğruna yaşadığı mağduriyet ve korkuyu.

Tol Çarşı. Hemen altında bulunan Beyaz Han’da güvenlik ve temizliğe bakan görevli olduğu için problem yok. Güvenlik kamera sistemi de var. Ama hemen üstü tam tersi, burada da Abide İşhanı’ndaki problemin benzeri var.

Peki polis nerede?

Bazen ne çok denetliyorlar, ne çok karşımıza çıkıyorlar diyenlerimiz de oluyor ya biz de sözü vatandaşa bıraktık.

Polis denetliyor ama karanlık noktalar aydınlansa, çöp yığınları olmasa, güvenlik ve kamera sistemi olsa diyor!

Ve daha pek çok şey…

Yani bu iş sadece polisin, bekçinin işi değil.

Bu iş topyekün sahiplenme işi.

Bu iş sadece belediyenin, valiliğin de işi değil.

Bir düzen, sistem kurulmalı orada. Esnaf, vatandaş ise sistemi yürütmeli.

Yoksa her defasında sil baştan olur.

Sonra yüreğimiz yandığında polis nerede desek, feryat etsek ne olur demesek ne olur?

Mesaj açık, sözü fazla uzatmayım… Detayları haberimizde fazlasıyla bulacaksınız.