Yıl 2013. Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürü İsmail Yılmaz’dı. Resmî kurumlarda halkın ikinci sınıf muamele gördüğü, neredeyse iş yaptırmanın eş, dost ve tanıdıkla yürüdüğü bir dönemde kendi kurumunda bir devrim başlatmıştı.

Kendisini görev yaptığı kısa sürede çok dinleme şansım oldu.

Sıfır sorunlu bir kurum hayali vardı.

Bunu söylerken şu örneği vermişti…

“100 km öteden bir vatandaşımız işini halletmek için Yozgat’a SGK’ya gelecek ve işini halledemeden gidecek. O vatandaşın yerine kendimi korum. Annemi babamı korum. Yaşlı bir vatandaşımızı korum. Onun düştüğü durumu düşünürüm…”

Bunları söylerken oldukça duygu yüklü ifadelerle…

 “Eğer ki devlet benim maaşımı veriyorsa, bana hizmet etmem için de dört dörtlük binasını yapmışsa, bana düşen o vatandaşımızın işini ne edip, ne yapıp halletmek olmalıdır…“

Kurumda daha önce iş yaptırmak sabır işi iken onun döneminde işler müthiş hızlanmıştı. 

Vatandaş kuruma geldiğinde nereye gideceğini bilmiyordu, çalışanlarda doğal olarak birbirine yönlendiriyordu. Bunu ortadan kaldırmak için kapı girişine Halkla İlişkiler Birimi koymuştu.

Bu birim içeri giren vatandaşa sorununu soruyor ve ona göre işini çözecek personele yönlendiriyordu. Artık elde vatandaş dosya ile gezmeyecekti. Buna nokta atışı adını vermişti.

Oldukça disiplinliydi…

 “Ben saat 8’de geliyorum, personelimde saat 8’de gelecek, ben 5,30’da gidiyorsam o da” diyebilecek kadar.

Tek istediği herkes görevini yapacak ve buraya işini halletmek için gelecek vatandaş da memnun bir şekilde ayrılacaktı.

Hayata geçirmek istediği sistem belli bir süre sonra rayına oturdu.

Ankara’da genel müdürlük toplantısına katıldığında, en başarılı il kurumları ve müdürleri sıralamasında, ilk 10’da Yozgat adını ve kendi ismini duyunca şaşırmıştı.

Çünkü o görevini yapmıştı…

Son görüşmemizde, hedefinin buraya gelen her vatandaşın sorununu çözmeden göndermek olmayacaktı. Vatandaşın sorunu çözülecek ve vatandaş da mutlu bir şekilde ayrılacaktı.

Sonra duyduk ki ataması yapıldı…

Bir yıl içerisinde iki terfi birden yükselip, Yozgat Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü’nden Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı, Sigorta Primleri Genel Müdür Yardımcılığı’na atanmıştı.

Ardından ise, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı, Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürü oldu.

2020 yılında ise Sosyal Güvenlik Kurumu’nun başına geçti.

Son açıklamasında bile “ben vatandaşın yerine kendimi koydum” dedi.

Ne zaman olumsuz bir şeye tanık olsam “İsmail Yılmaz” aklıma gelir.

Yine şu sözleri kulağımda çınlar…

 “Eğer ki devlet benim maaşımı veriyorsa, bana hizmet etmem için de dört dörtlük binasını yapmışsa, bana düşen o vatandaşımızın işini ne edip ne yapıp halletmek olmalıdır… “

Eski Valilerimizden Kemal Yurtnaç’ın da bir sözü vardı, onu hatırlatmadan geçmeyeceğim.

“Kamudan, sivil toplum kuruluşlarına, meslek odalarına kadar sayın valim, sayın kaymakamım, sayın müdürüm, sayın, sayın, sayın, bir halkı saymıyoruz. Aslında saymamız gereken halk…” ifadelerini kullanmıştı.

Şu an kendisi Türk Hava Kurumu Başkanı.

Bitireyim…

Başarı ona hazır olana, onu arzulayana ve onun peşinden koşana gelir. İsmail Yılmaz bunun için en iyi örnektir. Hedefi olanlar için rol modeldir.

Kendini vatandaşın yerine koyanlar başarılı olur, yıllar geçse bile unutulmaz.

Aksi durumların olduğu makamlardan ise bir şey bekleyemezsiniz.