Dilencinin önünde bir günlük yiyecek parası varsa, ona bir şey vermek caiz olmaz.
Ebül-Abbas ibn Cüreyc hazretleri Şafiî âlimidir. 249’da (863) Bağdat’ta doğdu. Ebû Dâvûd Sicistânî, Muhammed bin İmrân es-Sâiğ ve daha pek çok kimseden hadis dinledi. İmam-ı Şafiî’nin önde gelen talebelerinden Müzenî ve Osman el-Enmâtî’den fıkıh okudu. 306’da (m. 918) vefat etti. Bir dersinde buyurdu ki:
Zekât, nisap miktarı malı ve parası olmayan fakir Müslümanlara verilir. Fakir, ihtiyacından fazla ve nisaptan az zekât alabilir. Nafakasından fazla; fakat nisap miktarından az malı olana fakir denir. Maaşı kaç lira olursa, olsun, evini idarede güçlük çeken her memur, fakir sayıldığı için zekât alabilir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Muhtaç olmadan dilenen, ateş koru yutan kimse gibidir.) (Mal biriktirmek için dilenen, ateş koru dilenmiş olur.) (Kendisinin veya çoluk çocuğunun katlanamayacakları bir ihtiyacı yok iken, dileneni Allahü teâlâ ummadığı yer ve zamanda muhtaç eder.) (Dilenci, dilenmekteki vebali bilseydi, hemen dilenmekten vazgeçerdi.) (Gerçek yoksul, ihtiyacını karşılayacak bir şeyi olmayan, hatırlanmadığı için sadaka verilmeyen, kendisi de kalkıp kimseden bir şey istemeyen kişidir.) (Şu üç şey için yemin ederim: Sadaka vermekle asla mal eksilmez. Öyle ise sadaka verin! Zulüm gördüğü şahsı, Allah rızası için affeden, dünya ve ahirette aziz olur. Öyle ise affedin! İsteme kapısını açana da, Allahü teâlâ fakirlik kapısını açar.) (Dilenmeye mâni olan zenginlik, sabah-akşam yiyeceğe malik olmaktır.)
Bir günlük yani sabah-akşam yiyeceği olanın dilenmesi caiz değildir. Dilencinin önünde bir günlük yiyecek parası varsa, ona bir şey vermek caiz olmaz. Fakat önünde para yoksa veya çok az varsa, onun bir günlük yiyeceği olduğu bilinmediğinden sadaka vermek caiz olur. Her gün az da olsa sadaka vermelidir. Bir ay bekleyip de daha çok vereyim diyerek sadakasız gün geçirmemelidir. Bilal-i Habeşi hazretleri, misafirlerine ikram etmesi için Resulullah efendimize vermek üzere en iyi hurmalardan bir yığın hurma ayırmıştı. Bir gün Peygamber efendimiz, Hazret-i Bilal’in evine gelip bu hurmaları görünce, bunların ne olduğunu sordu. Hazret-i Bilal de, (Bunları misafirlerinize ikram edesiniz diye size vermek üzere sakladım) dedi. Peygamber efendimiz buyurdu ki: (Bunların Cehennemde duman olmasından korkmuyor musun? Ya Bilal bunları infak et, azalır diye korkma!)
BİR KORE SAVAŞI HATIRASI…
Eski terzilerden Osman Şenyiğit ustam kendisi anlatırdı. Okyanusu gemiyle geçtik. Okyanusta öyle büyük balıklar vardı ki, dev gemiyi sallıyorlardı dediğinde bundan 50 sene önce anlatırdı.
Bizler, mümkün değil, o kadar büyük balık olmaz derdik.
Geçenlerde televizyonda izliyordum. Deniz araştırmacıları okyanusta balıkları inceliyorlardı. Balık yavrusu iki ton geldi. O zaman dedim ki yavrusu iki ton gelen balığın kendisi kaç ton gelir.
*
Ustam Kore’ye varır, birliğine teslim olur. Savaş halinde iken çembere düşmüşler. Arkadaşı sabah kalkar, hamamcı olmuş. Komutanın yanına gider. Komutanım benim banyo yapmam lazım der. Komutan hayır, evladım gidemezsin der. Çünkü dört tarafımız düşmanla dolu. Sen dereye gideceksin vurulursun gitme evlat der.
Vebali benim üzerimde olsun der. Asker duramaz ve içindeki iman korkusu ile dereye gider, abdestini alır. Alır amma düşman askerleri basar, kıpırdama ellerini ensene koy derler.
Türk askeri dediklerini yapar. Yapar amma birden düşman askerleri ellerini havaya kaldırır. Bizim asker hemen silahlarını toplar omuzuna atar, komutanın karşısına çıkarırlar. Komutan hayretle bakar ve sorar. Evladım sen silahsızsın, bunlar dört kişi nasıl oldu da teslim aldın der. Tercümanı getirirler. Düşman askerlerine sorar. Bu ne biçim iştir. Silahsız askere nasıl teslim oldunuz?
Düşman askerleri, ‘eğer o asker yalnız bir kişi olsaydı tozunu havaya savururduk. Bu askerin arkasında binlerce yeşil sarıklılar vardı. Onlar bizi teslim aldılar’ dedi.
Türk askeri de ‘evet ben abdestimi almıştım. Yanımda da silahımda yoktu. Allah’ın yardımı ile kurtuldum’ der.
Görüyorsunuz, inananlara Allah’ın izniyle bir şey olmuyor. Allah korursa düşman askerine binlerce başı sarıklı gözükür. Allah’a emanet olunuz.