Göppingen DİTİB Merkez Cami İmamlığına Sivas ilinin tarihi ilçesi Rahmetli Şehit başkan Muhsin Yazıcıoğlu’nun doğup büyüdüğü adeta onunla anılan, özdeşleşen Şarkışla’nın sevilen müftüsü imam olarak Atanan Tayyip Koçer görevine başladı
19 Mayıs Samsun üniversitesi ilahiyat Fakültesi mezunu olan Tayyip Koçer hoca 28 yıllık devlet memuru. Diyanet işleri başkanlığının bütün birimlerinde bir ara Yurt dışı görevinde de bulunan Kocer Şarkışla’daki müftülük görevinden ayrılarak Göppingen Merkez caminde görevine başladı. İlk Cuma vaazı ve hutbe konuşmasını yapıp namazını kıldırdı.
“Ailece Camide
buluşuyoruz”
Gurbet elde görev yapmaktan büyük mutluluk duyduğunu belirten Koçer, İlk projesini hizmete açtı, “Her perşembe akşam ve yatsı namazını ailece camide buluşuyoruz. İbadetimizi eda ediyor, dua edip sohbetle devam ediyoruz. Sorulan suallere cevaplar veriyoruz.Vakti müsait olanları ailece camimize bekliyoruz” dedi.
Tayyip Koçar hoca,Almanca, Arapça ve İngilizce olmak üzere 3 yabancı dil biliyor, evli ve iki çocuk babası. Cuma namazı hutbesinde Camii ve adabını konu edinen Tayyip hoca, Cuma günleri yarım saat önce Cuma vaizine başladığını, cami cemaatinin zamanında gelmesini isteyen Müftü Tayyip hoca ; “Cemaatle namaz kılmak dendiğinde akıllara camiler gelir. Camiler, mihrabıyla birer mabet, kürsü ve minberleriyle ilim ve hikmet yuvasıdır.
Camiler, birlik ve
dayanışmanın
yaşandığı mukaddes
mekânlardır.
Böylesine önemli bir yaşam merkezi olan camilere gelişin, içerisinde ibadet edişin ve oradan ayrılışın bir usulü, bir adabı, bir ahlakı olmalıdır. Camide uyulması gereken kural ve incelikler, bu kutsal mekanların sahibi olan Yüce Allah’a duyduğumuz saygının gereğidir. Cami ve cemaat adabıyla ilgili zaman zaman unuttuklarımızı gelin hep birlikte, yeniden hatırlayalım: Camiye gitmek üzere yola çıktığımızda, Yüce Rabbimizle buluşacak olmanın heyecan ve sevincini hissetmeye çalışalım. Namazın şartlarından birinin abdest almak olduğunu unutmadığımız gibi, Yüce Allah’ın israf edenleri sevmediğini de unutmayalım. Abdesti nerede alırsak alalım, gereğinden fazla tek bir damla su bile harcamayalım. Vücut temizliğimize özen gösterelim,dişlerimizi fırçalayalım. Soğan ve sarımsak gibi ağızda kötü koku bırakan yiyecekler tükettikten sonra başkalarına rahatsızlık vermemek için o vakit camiye gitmeyelim. Ortak kullanım alanları olan abdesthane ve tuvaletleri Müslümana yakışan bir hassasiyetle tertemiz bırakalım; caminin içini temiz tuttuğumuz gibi caminin dışını da temiz tutalım.
Camilerimize güler
yüz ve tevazu
içinde girelim.
Camiye gelirken -imkân nispetinde- güzel ve temiz elbiseler giyelim.
Namazda, özellikle rükû ve secdede avret bölgemizi göstermeyen kıyafetleri tercih edelim, namaza başlamadan üstümüzü başımızı kontrol edelim. Çıplak ayaklarla bastığımız halıya bir başkasının eli ve yüzü değdiğinden, camiye çorapsız girmeyelim; giydiğimiz çorapların da temiz olmasına dikkat edelim. Camiye girmeden önce cep telefonumuzu sessize alalım. Şayet camide telefonumuz çalarsa, cemaatin ibadet huzuruna engel olmaması için tek bir hamleyle telefonumuzu kapatalım. Camiye güleryüz ve tevazu içinde girelim. Özellikle cemaatin kalabalık olduğu zamanlarda, ön saftan itibaren yerimizi alalım. Camiye giriş çıkışı zorlaştırmamak için kapı ve merdiven önlerinde namaza durmayalım. Yapılan sohbeti, tilavet edilen Kur’an’ı ve okunan ezanı sessizce dinleyelim.
Müezzin kamete başladığında aynı hizada, yan yana omuz omuza saf tutmak için harekete geçelim. Ön safları güzelce doldurmadan arka safa başlamayalım. Yönümüzü Kabe’ye, gönlümüzü Allah’ın rahmetine çevirelim. Kıldığımız her namazı son namazımızmış gibi eda edelim. İmamın komutlarına dikkat edelim, imamdan önce rükû ve secdeye varmayalım. Sure, ayet ve duaları, sadece kendimizin duyacağı bir ses tonuyla, yanımızdaki kişiyi rahatsız etmeyecek şekilde okuyalım.
Cuma namazının şartlarından biri de Yüce Allah’ı zikretmek yani hutbe okumaktır. Hutbe, tıpkı namaz gibi Cuma ibadetinin bir parçasıdır. Bu sebeple Hutbeyi can kulağıyla dinlemek gerekir.
Hutbe okunurken başka bir işle meşgul olmayalım, telefonumuzla ilgilenmeyelim, birbirimizle konuşmayalım. Cami sessizliğini öyle muhafaza edelim ki, yanımızdakine “sus” bile demeyelim; hutbede yapılan dualara dahi sessizce “âmin” diyelim.