Ah geçmiş! Ah gelecek! Hayat bazen şarkılarda “ Sen Sus, Ben Meseleyi Biliyorum” der gibidir.

Ne çabuk geçmiş yıllar. Birde dönüp bakınca ömrümüz neyle nasıl geçti. Geçmişten kalan temiz insanlar, “ben çocukluğumu özlüyorum”. Şu yalan dünyada ne kadar çok masumiyet, temizlik var. Keşke masum ve temiz olsa hayatlar ve insanlar…

Her canlının dünyaya gelişinin ardından çocukluk, gençlik, yaşlılık ve sonunda kimsenin kaçamayacağı ölüm var. Hayat, gözümüzü açıp kapayıncaya kadar sürüyor. Sevdiklerimiz teker teker bizleri bırakıp gidiyor. Her şeye çare varda bir ölüme çare yok. Bütün güzellikler geldi, geçti, ölen ölüp gitti de bundan bir nasihat mı var kalanlara?

Zaman her şeyi çürüttüğü gibi her insanı da çürütüyor. Ünlü ünsüz fark etmiyor, bir bakmışız ki geçen yılların kendisiyle beraber neler götürdüğünü fark edemeden zaman bitmiş. Uzun gibi görünen hayat çabucak geçmiş.

Fani dünya! geçti ömür treni… Kimde bir güzellik varsa geçici, baki olan sadece kalp güzelliği. Herkes eline 40 yıl öncesinin bir resmini alıp aynaya tutsun, kendisi de aynanın karşısında kendine baksın. O görüntü bir şeyler düşündürür herhalde. Zamanla nasılda değişiyor insan. “Hangi resme baksam ben değilim” der gibi gözler. Bir tarafta ilkbahar çiçeği, öbür taraf sonbahar yaprağı gibi dökülüp gitmiş.

Ah be gençlik ne ara gelip geçtin ömürden. Ne zaman ağardı saçlar… Su misali herkes gelip geçiyor. Zaman akıp gidiyor, tutamıyoruz. İzlerken duygulanıyoruz. Gözlerimiz dolu dolu giden gençliğe mi yanarsın, insanın fani olduğu dünyanın kimseye kalmadığını görüyorsun! Ona mı? Zaman ne kadar geçerse geçsin, gerçek o ki o güzel bakışlar hiç değişmiyor.

Hayat bizi ivil ivil işliyor. Hiçbir zaman kötüye değil, bazen güzele doğru, bazen anlam zenginliğine doğru götürüyor. Dünyada yaşayan herkes gibi senin de canını sıkan bazı şeyler oldu, hayatına yanlış insanlar girdi. Bazen kaybettiklerine “kurtuldum” dedin. Bazen derin yaralar hissettiklerine “gülümse”din. Bazen kendi kendine “ne kadar güçlüymüşüm be , bu kadar derdi tasayı, sorumluluğu……..aferin bana “ dedin. Bazen “Gün’üme şükürler olsun” dedin.

İşte bugün hayata gülümsediğin şükrettiğin gündür. İnsan zamanla her şeye gülüp geçmeyi öğreniyor. Unutma! Sen her zaman çok değerlisin. Canını sıkan her neyse o şey geçecek. Sen neleri atlatmadın ki bunu da atlatacaksın. Hayat her şeye rağmen devam ediyor.

Evinde kal unuttuğun farkına varamadığın güzelliklerin tadını çıkar. Hayat eve sığar. Gökyüzüne bak, hayallerini umutlarını koyduğun uçurtmayı salıver, ruhunu izle. Rüzgârında şarkının zarifliği, hayallerinde yüreğinin naifliği, umutlarında kalbinin güzelliğini görüyor musun?

Ruhun hep eskilere meyilli olsa da bugünlerde yarınların eskileri olacak.

Şimdi o güzel gözlerin gökyüzünü, hayallerinin gerçek olduğu günü görmesi için kendin için, sevdiklerin için sevdiklerinle evinde kal.

Sevgiyle kal…