Birgün Peygamber Efendimiz (s.a.v)’e bir adam gelerek, “Ey Allah’ın Resûlü! bana bir tavsiyede bulun” dedi. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) ona, “Öfkelenme!” buyurdu. O adam, bu soruyu defalarca sordu. Allah Resûlü (s.a.v) ise ona her seferinde, “Öfkelenme!” diyerek nasihatte bulundu.Bir Ayette buyuruyor ki:“O takvâ sahipleri, bollukta da darlıkta da Allah yolunda harcar, öfkelerini yutar ve insanların kusurlarını affederler. Allah da böyle iyilik ve ihsân sahiplerini sever.”Bizler insanız; yaratılışımızın gereği bazen neşelenir, bazen de hüzünleniriz. Bazen sükûnetle, bazen de kızgınlıkla hareket ederiz. Bize düşen, olumsuz duyguların esiri olmamak, daima sabırlı davranıp güzel hasletlerle hayatı anlamlı kılmaktır.İnsan olarak sahip olduğumuz duygulardan biri de öfkedir. Öfke yerinde kullanılırsa, ailemize, vatanımıza ve değerlerimize saldırıları bertaraf etmemize yardımcı olur. Ancak öfkenin esiri olmak, telafisi güç sorunlara yol açar. Bizi Allah’ın rahmetinden, insanların muhabbetinden uzaklaştırır. Öfkeye yenilmek, toplumda şiddet, huzursuzluk ve kargaşaya sebep olur. Yuvalar dağılır, dostluklar düşmanlığa dönüşür. Ufacık bir kıvılcımdan ateş çıkar ocakları yakıp kül eder. Öfkeyle kalkan zararla oturur. Hiddet eken yerden pişmanlık biçer..Müminin öfkesi, Hakkın tarafında, batılın karşısındadır. Müminin öfkesi, mazlumun dostu, zalimin düşmanıdır. Müminin öfkesi, iyiler için şefkat ve merhamet, kötülerin önündeki engeldir. Hâsılı müminin öfkesi, hayra anahtar, şerre kilittir. Öfkenin anahtarı sabır ve sebattır...Öfke aklı örtünce, idrak ve şuur ortadan kalkar. Göz görmez, kulak duymaz olur. Öfke gönlü kuşatınca hisler körelir, kalp katılaşır. Sevgi ve saygı azalır, şiddet ve nefret çoğalır. Öfke nefse hâkim olunca, sabır ve tahammül gider. Lisan, kırıcı; insan, yıkıcı hale gelir. Kontrol edilemezse bir anlık öfke ömür boyu pişmanlığa dönüşür.Maalesef öfkesine yenik düşen insanların ibretlik haberlerini her geçen gün daha fazla duyuyoruz. Aile yuvalarında, sosyal medyada, trafikte, hayatın farklı alanlarında öfke nice üzücü olaylara sebebiyet veriyor. Bir anlık öfkeyle akrabalık, dostluk ve kardeşlik bağları koparılıyor, geriye kin, nefret ve husumet kalıyor.Öfkeyle aileler dağılıyor, ocaklar sönüyor, canlar kayboluyor, umutlar yok ediliyor. Yüce Rabbimiz bir ayette şöyle buyuruyor: “O müminler ki, büyük günahlardan ve hayâsızlıktan kaçınırlar. Öfkelendikleri zaman da affederler.”O halde sabırlı olalım: merhameti öfkenin panzehiri yapalım. Yaratılan her cana şefkatle davranalım. Şiddet, nefret ve zorbalığın her çeşidinden uzak duralım. Öfkenin esiri olmaktan af ve bağış yolunu tutmakla kurtulalım. Kalbimizi düşmanlıktan, kin ve intikam duygularından arındıralım.Peygamber Efendimiz (s.a.v) bir hadis-i şerifinde şöyle buyuruyor: “Gerçek pehlivan güreşte rakibini yenen değil, öfkelendiğinde kendisine hâkim olandır.” O halde öfkemizi sabırla dizginleyelim. Musibet anında metanetli olalım, soğukkanlılığı elden bırakmayalım. Zorluklar karşısında Allah’a sığınalım.Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in bize öğrettiği gibi“Kovulmuş şeytanın şerrinden Allah’a sığınırım”diyelim. İmkânımız varsa abdest alalım. Ayaktaisek oturarak, oturuyorsak uzanarak öfkemizidindirmeye çalışalım.Sözlerimizi Yüce Rabbimizin muttaki kullarını tanıttığı şu ayetin mealiyle bitirelim: “Onlarbollukta ve darlıkta Allah yolunda harcayanlardır. Öfkelerini yenenlerdir. İnsanları affedenlerdir. Allah iyilik edenleri sever.”İbadet ve dualarınız kabul cumanız da mübarek olsun!.. (