19. Ankara Kitap Fuarını geride bıraktık. İyi niyetlerle ve bir hizmet amacıyla bu büyük organizasyonu düzenleyen ve tanıtım yerlerinde bana da bir yer ayıran sn. Remzi Çayır’a teşekkürler ediyorum. Hasbi düşüncelerle açılan ve okuyucu ile yazarların ve yayınevlerinin buluşmasını sağlayan ve yine okuyucuya binlerce çeşit kitabı bir arada sunan ve hatta fuarda özel indirimlerin de yapılmış olması, azımsanacak bir hizmet değil. Asma katta Türk Yurdu dergisine ve Milliyetçi Dergiler ve benim için de tanıtım yeri ayırması takdire şayan bir hizmettir.

Kitap severler, kitap kurtları bu vesile ile aradıkları kitaplara ulaştılar. Hem de daha ucuza. Çin vebası salgınının geçmiş olmasından sonra yapılması düşünülen bu fuar geçen yıl ülkemizin bir bölümünde meydana gelen depremler dolayısıyla de yapılamamıştı. Aradan geçen zaman ilginin daha çok yoğun olmasına ve büyük kalabalıklar oluşmasına sebep olmuştur. Bu durum da ayrı bir başarıdır.

Fakat bütün bunlara karşın fuarın diğer bir yüzünü görmezden gelemiyoruz. Tabi bu durum fuar düzenleyenlerden çok fuara katılım sağlayan firmaların, kitabevlerinin ve yayıncıların sorumluluğudur.

Dikkatli bakanlar, milli meselelerde hassasiyet gösterenlerin de müşahede edeceği gibi fuara katılan bazı yayınevleri veya başkaca katılımcılar fuarı ne yazık ki bir panayıra dönüştürmüş durumdaydı.

Kitap fuarına fuar boyunca öğrencilerin otobüslerle getiriliyor olması. Çocukların kitaplarla buluşması, onları görüp incelemesi elbette takdir edilir. Durum bu noktada kalsa hiçbir olumsuz söz söylemeye gerek yok.

Öyle yayınevleri, öyle tanıtım yeri açanlar var ki kitap tanıtım yeri mi? Yoksa çocukların cebinde bulunan 3-5 kuruşa göz dikmiş onun harçlığını son kuruşuna kadar almayı düşünen tanıtım yerleri mi belli değil. İnsan düşünmeden edemiyor; bu tanıtım yerleri kitap tanıtım yerleri mi yoksa cicili-bicili şeylerle çocukların albenisini tahrik eden bir tutum içine giren tanıtım yerleri mi?

Fakat; Öğrenci ailesinden aldığı 3-5 kuruş harçlığı ne yazık ki cicili-bicili, açık-çıplak, bizimle ilgisi olmayan bol renkli yabancı kahraman posterleri, maskeler, çıkartmalar, tablolar, çizgi romanlar ve tamamen yabancı materyaller çocukların ilgisini çekmek için tanıtım yerlerinde harcıyorlar. Ve o şeyler de çocuklar tarafından da alınıyor.

Ne hayatlarında ne de derslerinde, hiçbir faydası olma ihtimali olmayan bu materyaller ne yazık ki pek çok ilgi görüyor ve alınıyor da.

Bütün bunların yanı sıra kitap alan çocuklar da yok değil. Yine bu konuda da endişeler var. Sosyal medyada isim yapmış ve ne gibi özellikleri olduğu pek bilinmeyen ”sosyal medya fenomenleri” tabir edilen yazarların da kitapları çılgınca alınıyor, kapışılıyor. Genç liseli kızların sabahın saat 5-6’sında gelip Fuar alanının kapısına dayanmalarının pek bir izahı da yok. Bu çocuklar için ne düşüneceğimizi ne söyleyeceğimizi, bilemiyorum. Cilt cilt ve her biri 500-600 sayfayı geçen tuğla kalınlığındaki bu kitaplarda acaba ne anlatılır da bu kitaplar bu kadar kalın olur ve ilgi görür, alınır.

Tanıtım yerlerinin yarısı incik boncuk standı olmuş. Dışarıda kalan bir internet fenomeni (!) binlerce çocuğa yeni dönemin ( kültür ve kitap dışı) iklimini tanıtmış. Bu fenomeni çılgınca alkışlayan-karşılayan, slogan atan çocuklara sadece üzülüyoruz. Yaş ortalaması 12-15 olan binlerce çocuğa sunulan rol model (!) kitabın, kültürün, edebiyatın, sanatın geleceği adına karamsar olmamıza da sebep oluyor.

Aslına bakarsanız gerçek kitap severler ve kitap dostları ise bu izdihamdan belki de içeri giremediler.

Kitap fuarına çocukları getiren sorumlu öğretmenler bu konuda dikkatli olmalı çocukları uyarmalı kendi milletimizin değerlerine önem vermek gerektiğini onlara anlatmalı. Yol göstermeliler.

Çocuklar o kadar çok lüzumsuz şeyler alıyorlar ki tarif edemem.

Bazı tanıtım yerleri, cicili-bicili ve çok renkli sanki birer tuzak gibi görünüyor.

Anlatılamaz.

Kitap alanlar elbet oluyor. Onları tebrik etmeli.

Bu durum Kitap Fuarının pek çoğumuzun görmediği ve dikkat etmediği öteki yüzü.