Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cebrail’e (as) sorar: “Ey Cebrail, hiç yedi kat semadan yeryüzüne korku ve dehşet içinde hızlıca indiğin oldu mu? Cebrail (as): “Evet ya Resulullah üç kez yeryüzüne korku ve dehşetle indiğim oldu.”

Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (s.a.v) sordu: “Nasıl oldu ya Cebrail? Cebrail (as): Birincisi; “İbrahim (a.s) ateşe atılırken Allah (c.c) bana dedi ki; ‘sor bakalım İbrahim’in bizden bir dileği var? O sırada, Hz. İbrahim (a.s) ateşe atılmış şekilde havada ilerliyordu. Hemen süratle indim yeryüzüne ve Hz. İbrahim’e sordum, “Ey İbrahim var mıdır Rabbinden istediğin bir şey.? İbrahim Peygamber dedi ki: “Çekil, çekil aramızdan Rabbim’den geldiyse başım gözüm üstüne!.. “ Bunun üzerine Allah (c.c.) emretti ateşe “serin ol, yere de yumuşak ol” dedi.” Hak onu yanmaktan korudu bende emin oldum.

Peygamber Efendimiz: “Ya ikincisi” diye sordu. Cebrail (as) : yine İbrahim(as) oğlu İsmaili kurban edeceğinde bıçağın keskin yerini değil sırt tarafını İsmailin boğazına sürtüyordu kurban etmek için. Tam farkına vardı ve bıçağı ters çevirip İsmail'in boğazına değdireceği sıra Rabbim emretti; “Yetiş Cebrail. Al şu iki koçu İbrahim bunları kurban etsin" dedi. İşte o sırada çok korktum yetişemeyeceğim diye ama şükürler olsun yetiştim.

Peygamberimiz (sav) Cebrail’e (a.s) “Ya şu üçüncüsü” diye sordu, “Onu da anlat” dedi. Cebrail, (a.s) “Ya Resulullah onu ne sen sor, ne de ben söyleyeyim” dedi. Peygamberimiz: “Anlat ya Cebrail” deyince anlatmaya başladı.
Cebrail, (a.s) “Rabbime en yakın olduğum yerde idim, kendi mekanımda ve yedi kat semanın en üst noktasında.” Sen Uhud savaşındaydın.” Cebrail(as) duygulandı, biraz durakladı...

Peygamberimiz devam etmesini istedi. Cebrail(as): Savaş sırasında sen darbe alınca miğferinin demiri yanağına battı. Ashap yanına geldiler ve sana olan terbiyesinden dir ki eliyle değil dişleriyle yanağından hafifçe çekip çıkardılar. İşte tam o sırada yanağından süzülen bir damla kan yere düşecekti ki; Alemlerin Rabbi olan Allah buyurdu: “Yetiş Ey Cebrail, eğer Resulumun bir damla kanı yere düşerse and olsun ki yerde ve gökte hiçbir canlı bırakmam”

İşte o anda tam gücümle yeryüzüne Uhud’a yöneldim. O kadar hızla indim ki yanağından süzülen kan, tam yere damlamak üzereyken yetiştim ve kanı kanadımın üzerine düşürdüm.” Hamdolsun Rabbime!

Rabb’im şefaatlerine nâil eylesin cümlemizi. Allahın dostlarına dost olabilmeyi Rabb’im nâsîbeylesin. Kötülerden, kötülüklerden, şer niyetli ins-ü cinlerden korusun. Günahlarımızı da rahmetiyle bağışlasın. Allah yâr ve yardımcımız olsun!...

(Not: Köy odalarında dinlediğimiz Bu hikayeyi dini hikayeler arasında da bulabilirsiniz. Rivayeten geldiği için yaşlılarımız ağlayarak anlatır biz de çocukça duygular içinde dinlerdik- hikayeyi- menkıbeleri)