Çamlık’da yazmaya başladık, esasında Çamlık’ın ilk yazın hayatına başladığın da “Hakan Kıral” müstear ismiyle köşe yazısı yazmıştım… Yani Çamlık’da yeni değiliz… Müstear isimden kendi ismimize terfi etmiş olduk..! Aslında Tercüman Gazetesi için yapmış olduğum röportajlar da Hakan Kıral imzasını atıyordum…

ÇAMLIĞIN BAŞINDA

TÜTER BİR TÜTÜN

“Acı çekmeyenin yüreği bütün” der türküde Fikriye Hanım. Mekanı cennet olsun, yüreğinin derinliklerinden çıkmış bu ağıdı… Bu türküye “Ziya’nın” türküsüde derler… Bazı sanatçılar, türkünün devamını “onun için açık gider gözlerim” diye bağlama yanlışlığını sürdürürler, oysa ki “At üstünde dönen yar, kendi kalıp ahbapları dönen yar,” olacaktır. Onun için “Açık gider gözlerim.” Doktorun yakmış olduğu, “Ham meyveyi kopardılar dalından” ’nın son bağlantısıdır.

“Acı çekmeyenin yüreği bütün” Yozgat toprağından yetişipte acı çekmeyeni varmı ola..? Heybesinin bir gözünde fukaralık, bir diğer gözünde kahır vardır. Tesbih tanesi gibi diz diz ağla… 18 imparatorluk, 150’ye yakın devletin gelip geçtiği Yozgat bölgesinde toprak ne yapsın? İnsan’ı yorgun, toprağı yorgun… Toprak bir yıl ekilip, ikinci yıl herge bırakılmasın da ne yapsın..? Yozgat’ın kaderini ancak Yozgat’lı değiştirir, elden beklesen işte böylesine ortada kalınır… Ankara şehrinin neden altıda birini Yozgat’lı teşkil eder? Aş vardı, iş vardı da Yozgat’lı keyfinden mi başka illere göç etti..? Neden yorganını saran gurbet yollarına düştü..? Türkünün bir yerinde geçer “Yozgat seni delik delik delerim, elek alır toprağını elerim.” Hadi Yozgat’lı birlik olalım elekletmeyelim toprağımızı.