Müslümanın haklarından biri de, davet edince, davetine gitmektir. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” (Müslümânın, Müslüman üzerinde beş hakkı vardır: Selâmına cevap vermek, hastalığında dolaşmak, cenazesinde bulunmak, davetine gitmek ve aksırdığı zaman elhamdülillah deyince, yerhamükallah demek) buyurdu.
Ve yine sevgili Peygamberimiz, (Davete icabet etmeyen, Allah ve Resûlüne isyan etmiştir) buyuruyor. Fakat davet ettiği zaman gitmek için şartlar vardır. Alimler bu hadis-i şerifi açıklarken, her çeşit davete icabet etmenin vacip değil, sünnet olduğunu bildirmişlerdir.
Düğün yemeğine çağırılınca gitmek de sünnettir. Bazı âlimler vacip demişlerdir. Yalnız, günah işlenmiyorsa gitmek sünnettir. Şartlardan biri noksan olan ziyafete gitmek sünnet değildir.
Mesela, yemek riya ve şöhret için değilse, helal maldan hazırlanmışsa, içki, çalgı ve benzeri günah olan şeyler yoksa, zengin-fakir ayrımı yapılmadan herkes davet edilmişse, böyle davete, sünnet olduğunu düşünerek gitmeli, karın doyurmayı ve başka şeyleri düşünmemelidir.
Süfyan-ı Sevri hazretleri buyuruyor ki: “Allah rızası için niyet etmeden yemeğe davet edene, bir günah yazılır. Böyle niyet etmeden gidene de, iki günah yazılır.”
İmam-ı Gazâlî “rahmetullahi aleyh” (İhyâ’ül-ulûm) kitabında buyuruyor ki:
“Çağıranın yemeği şüpheli ise veya İslâmiyetin yasak ettiği şey, meselâ ipek sofra örtüsü, gümüş kap ve tavanda, duvarda canlı resmi varsa veya çalgı çalınıyorsa, oyun, kumar gibi şeyler varsa, o çağrılan yere gidilmez.) Böyle yasaklar bulunan yemeğe gitmek haram veya mekruh olur. Çağıran kimse zalim ise veya Ehl-i sünnet değil, itikadı bozuk ise, fâsık ise, kötülük yapan ise veya övünmek için, gösteriş için çağırıyorsa gitmek câiz olmaz.
(Şir’a-tül-islâm) kitabında diyor ki: “Riya olarak çağırılan yemeğe gitmemelidir!” (Muhît) kitabında diyor ki: “Oyun, şarkı, gıybet etmek bulunan ve içki içilen yemeğe oturulmaz.” Bu yasaklardan hiçbiri bulunmayan davete gitmek lâzımdır. Bu zamanda, bu yasakların bulunmaması güç oldu.
Günümüzün düğünleri genelde, müzikli ve kadın-erkek karışık oluyor. Aile çevremiz, “Biz gitmezsek, onlar da bizim düğünümüze gelmez” diyerek gitmeye çalışıyorlar. Bu durumda ne yapmalıyız? Onlar da bize gelmez diye dinimizden taviz vermemeli, Hâlıka/Yaratana isyan olan bir işte, mahlûka/insanlara uymamalıdır. İnsanların rızasını Allahü teâlânın rızasından üstün tutmamalı. Dost ve düşman, tavrımızı bilmeli. Zamanla insanlar dine uygun düğün yapmaya da alışır...