İhsan: Müslümanın hal, hareket ve davranışlarını Allah Teala’ın görüp gözettiği bilincini canlı tutmasıdır. Diğer bir ifade ile ibadet ve davranışlarında huzurda olduğunun farkında olmasıdır.
Çünkü Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisi olarak bilinen bir hadis-i şeriflerinde ihsanı, ibadet ve taatte, sanki Allah (c.c.) tealayı görüyormuş gibi bir duyarlıkla ibadet etme şeklinde izah etmiştir.
Bu hal, aynı zamanda bir müslüman için ulaşılabilecek en üst mertebe anlamına gelmektedir. Zira Kerim Kitabımızda Rabbimiz bir çok ayet-i kerimede, bizleri görüp gözettiğini ve dahası bizlere şah damarlarımızdan daha yakın olduğunu haber vermiştir. Kendisine iman edenleri dua etmeye davet etmiş ve dua edenlerin de dualarına, hemen karşılık vereceği müjdesini vermiştir. Diğer taraftan ihsan, kişinin Rabbinin rızasını celp etmek üzere yaptığı, her meşru işi en mükemmel şekliyle yerine getirme bilinç ve çabası anlamını da içerir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de Rabbimiz Teala, bir çok ayeti kerimede ihsan ehlini sevdiğini vurgulayarak onları müjdelemiştir. Bu sevgiye gerekçe olan davranışlardan bazılarını da şöylece haber vermiştir: İyilik ve yardımı ihsan anlayışı içerisinde yapmak, din kardeşlerine karşı öfke ve nefrette ölçüyü kaçırmayıp af yolunu tutabilmek ve hatta eşini boşarken bile iyilikle yani onu memnun edecek şekilde boşamak bu davranışlardan sadece bir kaçıdır. Yine ölüm ve hayatın yaratılış gerekçesi açıklanırken “kimler en güzel davranışları sergileyecek” şeklinde izah edilmiş olması da ihsan çerçevesinde değerlendirilmesi gereken hususlardan birisidir.
Bu çerçevede bir müslümanın ihsan yolculuğunu, öncelikli olarak ibadetlerinden başlatması beklenir. Zira kişinin Rabbinin yakınlığına en üst sevide ulaştığı amellerinin başında ibadetleri gelmekte ve bu ibadetlerin başında da namazı yer almaktadır. İbadetlerinde ihsanı elde eden kişi, bu sayede diğer amellerinde de riya, kibir ve gösterişten uzaklaşacaktır.
İbadetleri ihsan mertebesine taşıyabilmek için ise, her bir müslümanın aşağıda bir kaç örneği yer alan sorulara, kendi nefsinde tatmin edici cevaplar verebiliyor olması beklenir;
-İbadetleri Allah Teala’nın huzurundayım bilinciyle yapabiliyormuyum?
- ibadetlerim başta olmak üzere, iyi amellerim beni kötü ahlak ve davranışlardan uzaklaştırıp olgunlaştırarak tevazuya sevk ediyor mu?
-İbadetlerimde kalp, beden ve dil uyumunu yakalayarak tüm benliğimle ibadet edebiliyor muyum?
- ibadetleri Rabbimizle özel bir buluşma ve huzura erme zamanı olarak görüyor ve değerlendirebiliyor muyum?
- Diğer gözlerin uykuya daldığı fakat uyuma ve uyuklamadan münezzeh Allah Teala’nın uyanık olduğu, gece vakitlerinde ibadete zaman ayırıyor muyum?
- Kuran okuma ve üzerinde tefekkür etme zamanları belirleyerek Rabbimle konuşabiliyor muyum?
-Sahip olunan her şeye bunlar bana birer emanettir. Bu emanetlerin gerçek sahibi de Allah’tır öyleyse bunları gelişi güzel kullanıp tüketmemeliyim?