Mal biriktirme, makam elde etme, nüfuz sağlama gibi bir takım nedenlerle bir birimizi kırıyor küskünlükleri ve düşmanlıkları artırıyoruz. Kucaklaşacağımız ve kardeş olacağımız yerde basit nedenlerle bir birimize düşüyoruz. Çekişmelerin ve münakaşaların sonu kavgaya, döğüşe yaralanma ve adam öldürmelere kadar gidiyor. Allah korusun da?
İşin garibi de bu akraba ve aileler arasında da baş göstermeye başladı. Kardeş kardeşe düşman, bacı bacıya küs emi dayıya kırgın. Araştırdığınız da bunun nedenlerinin çoğunun dünya telaşı ve menfaat kavgası olduğunu görüyorsunuz. Bir kısmı da sudan basit meselelere dayanıyor. Hayat ve dostluklar bu kadar mı ucuz derseniz asla derim.
Cenab-ı Allah insanı Hz. Adem’in soyundan ve birbirlerinin kardeşi olarak yaratmış. Kimileri bu gerçeği inkar ediyor olsa da insan neslinin yine insani ilişkiyle çoğalıyor olması gerçeği inkar edilemez. Affedersiniz hayvandan insan, insandan hayvan doğmuyor. Sözün özü bizler insanız ve kardeşiz.
Dünya denilen ortak bir paydamız, bölüşme bahçemiz var. Cenab’ı Hak dünyayı öyle güzel öyle zengin yaratmış ki: paylaşmakla bitiremezsiniz. Yani herşeyi insanın emrine amade kılmış; hizmetine sunmuş. Bunun için de Yüce Allah’a ne kadar şükretsek az diyorum. Birbirimize destek olma ve şükretme yerine, çekişmeye kavgaya başlamışız. Bu da insanın fıtratında var olan bencilliğin ve çıkarcılığın bir sonucu olsa gerekir.
Peki dünya kavgaya, çekişmeye ve düşmanlığa değer mi? Bunun cevabının da değmez olduğunu hepimiz biliyor ve tasdik ediyoruz. Neden mi? Çünkü insanın bir sonu olduğu gibi dünyamızın da bir sonu var. Ölümlü dünya diyoruz ya; evet ölümlü dünyada yaşıyoruz ve her nefis ölümü tadıyor birgün bu dünyadan herşeyimizi bırakıp gidiyoruz!.. Bu noktada ben de diyorum ki: o zaman birbirimizi kırmaya kavgaya, döğüşmeye, düşmanlığa ve kırgın gitmeye ne gerek var?
İslam ve tüm semavi dinler ölümden sonrada bir hayatın var olduğu gerçeğini dile getiriyor öyle değil mi? Birileri inkar ediyor olsa da ahiret alemi, sorgu- sual, cennet- cehennem gerçeğinden söz eden dini bir kavram ve gerçek var. Bizim bunu inkar ediyor olmamız o gerçeği yok sayamaz ve değiştiremez!..
Böyle bir ömür ve böyle bir hayat gerçeği varken insanların birbirleri ile savaşması, kavgası çekilmesi ne kadar gereksiz ve lüzumsuz hadisedir; sizce de öyle değil mi ne dersiniz ?...
Bu noktada tekrar asıl konumuza dönelim. Nedir bu kavga, nedir bu gürültü, nedir bu denli mal hırsı, nedir bu kırgınlık, nedir bu çekememezlik?.. Bizim hoş görümüzle dünya bir mutluluk bahçesine dönemez miydi? Huzuru ve mutluluğu biz ellerimizle yok ediyoruz farkında mısınız?
Bu konuyu niye gündeme getirdik?
Televizyon programlarında iki bayanın programını ben değil hanım seyrediyor ben de zoraki tanık oluyorum. Aslında faydalı değil zararlı iki proğram; çünkü kötünün örneği olmaz, kötüden de ibret çıkmaz. Benim mantığım kötülük kötülük doğurur yönündedir.
Bu iki programda da adi suçlar akraba dost ve yaren kavgaları var. Adam öldürme, düşmanlık, geçimsizlik ve ayrılığa bağlı bir aile, eş- dost çekişmesi ve sonu düşmanlıkla biten hadiseler. Seyretmekten uyandığım hatta nefret ettiğim programlar bunlar. Hayat gerçeğini yok eden kardeşlik duygularına balta vuran adi programlar. Bunların gündeme taşınması bir ibret hadisesi değil utanç hadisesidir.
Sözün özü şu: Biz hayatı ve dünyayı yanlış algılıyoruz; biz kardeşliği dostluğu kendi ellerimizle baltalıyor ve yok ediyoruz. Sonucunda iki dünyamızı da mahvediyoruz. Düşmanlıklar, çekilmeler bize bir şey kazandırmaz; nefret ve kin kazandırır. Bunun sonucu da mutsuzluk ve huzursuzluktur; hem kendi dünyamızı hem de dostlarımızın dünyasını ellerimizle baltalıyor yok ediyoruz!. Hayat buna değer mi? Sizi bilmem ama ben değmez diyorum. Yazık ki dünyamızı yaşanmaz hale getiriyor mutluluklarımızı da kendi ellerimizle kendi hırsımızla yok ediyoruz.
Dünya telaşı bizi birbirimize düşürmesin; kardeş olduğumuzu mutlu yaşamanın sırrının hoşgörü olduğunu unutmayalım. Mal ve makam hırsı bizi birbirimize düşürmesin ve düşman etmesin ! Sonucu hüsranla biten bir hayat yaşamayalım. Çünkü son pişmanlık fayda vermez!