Öldükten bir mühlet sonra gömülürsünüz. Önce adınız alınır elinizden cenaze olursunuz.
Cenazenizden bir saat sonra ağlamalar azalır. Aileniz eve gidip taziyeleri kabul eder,
Bu sırada bedeniniz topraktaki böceklerle tanışır.
Cenazeden iki saat sonra evinize gelen insanlar siyaset, spor, para, mal, mülk konuşmaya başlar.
On iki saat sonra evde yalnızca birinci dereceden yakınlarınız kalır. Diğer herkes evine döner sizi ve yaşadığınız acıyı unutur.
24 saat sonra iç organlarınız çözülmeye başlar.
Üç gün bile geçmeden sofraya konulan tabaklarınız kaldırılır ve evde olan elbiseleriniz dağıtılır ya da bir çöp kenarına bırakılır.
O sırada sizin bedeniniz şişmeye başlar ve ağzınızda burnunuzda böcekler dolaşmaya ve yemeye çalışırlar.
Kanınız organlarınızı çürütmeye başladığı için derinizin rengi değişir.
İki hafta sonra çocuklarınız miras paylaşımına ya da kavgasına başlar. Bu arada sizin tırnaklarınız ve dişleriniz dökülür. Üç ay sonra herkes unutur ve bedeniniz çürümüş olur.
Bir yıl sonra ölüm yıl dönümünüzde aileden ya da çevrenizden birinin aklına gelirse belki bir Fatiha okur.
Bu arada kefeniniz bile çürümüştür. Beş on yıl sonra bir yakınınız ve arkadaşınız eski bir fotoğrafta sizi görür ve hatırlarsa da cesedinizden geriye sadece kemikler kalır ruhunuz ise yaşadığı her anın hesabını vermekle meşguldür.
Şimdi bunların hepsini düşünün hepimizin akıbeti bu iken, namazı terk etmek, ibadeti terk etmek, sadaka ve zekâttan kaçınmak kul hakkından korkmamak hesap gününü unutmak ahireti unutmak aklı başında olan hangi insana yakışır.
Rabbim rızasına uygun bir hayat geçire bilmeyi hepimize naip etsin hayırlı ameller ile gidenlerden eylesin.
Dua ile kalın.