Çevrenize bakın, insanların mutluluğu için herkesi kucaklayan insanlar aramızda azalmış durumda. Çıkarcılık, bencillik ve menfaat duyguları insanların amacı olmuş. Yazık hem de çok yazık…Ne olacak bu gidişin sonu diye sormanıza gerek var mı? Çoğu değerlerimizi kaybediyoruz, bir çok değerlerimizi bir bir terk etmeye başladık.
Sizin mutluluğunuz diğer insanların mutluluğu ile aynı orantıda değildir.. Bilerek ya da bilmeyerek insanlara hayatı zehir ettiğimiz bir gerçek. Hayatı ve gerçeği görmeniz için aynaya tarafsız gözle bakmanız gerekir. Sıkıntıların ana kaynağı insan değil mi? Bize hayatı zehir eden insan; bize gülmeyi yasaklayan insan, bize yaşamı çok gören insan?.. Nedenini, niçinini bilmediğimiz bir intikam duygusuyla insan kendinden ve hemcinsinden hesap soruyor...
Hayat kısa, dünya yalan, yaşadıklarınız da rüya gibi bir şey... İnsan bu hayatta korku filmi izler gibi yaşadıklarını takip etmekle meşgul... Oyalayıcı hayatın sahte oyuncuları gibiyiz. Rol yaptığımızı zannediyoruz, oysa hayat bir gerçek. Keşke sıkıntılarla uğraşmak yerine mutlulukları oynayabilseydik. Ama heyhat, kimse size mutluluk oyununu oynamaya müsaade etmiyor.
İnsan hayatta Para kazanma, zengin olma, ünlü kişi olma hırsı ile başlayan bir süreçte hemcinsine hayatı zehir ediyor. Kimi işinde keyfi davranıyor, kimi eksik iş yapıyor, kimi işine hile karıştırıyor, kimi sağlığımızı bozan madde imal ederek insanların sağlığını hiçe sayıyor. Maalesef hastalıkların kaynağı da insan.
Kırık bir cam, yırtık bir perde, toz pembe görünen bir manzara, yarını belli olmayan bir umut size yalancıktan gülüverse bari!... Toz pembe gülümsemenin ardında hayat suratını ekşiterek sizi kırıta kırıta seyrediyor: Rolünü iyi yapmıyorsun ey insanoğlu !.. diye.
Hayatı tam anlamıyla anlayabilsek belki bu nedenleri yok edebileceğiz. Ama sizin tedbir almanıza müsaade etmeyen birileri var... Hayatı birbirimize dar eden hırslarımız var; Şahsi menfaatleri uğruna başkalarının isteklerini hiçe sayıp sizi bir avuç suda boğanlar, perişan eden insanlar var öyle değil mi? Başkalarını düşünenleri, başkaları için yaşayanları gördünüz mü? O hırs değil mi, insanları mahveden, bitiren, tüketen yaşama hırsı...
Bizde bir garip söz var: “Bir kötünün yedi mahalleye zararı vardır,” diye... Yanlış, yamuk düşünceler hayata yön verir hale gelmişse böyle bir yaşam da mutlu olma şansınız yoktur. Çünkü birileri hep mutluluğu baltalamakla meşguller; Mutlu olmak isteseniz de müsaade etmezler.
Lafı-evirip çevirmek gerek yok.Az ve öz konuşmak gerek. Ne garip ki, biz düşüncelerimizi yazarak paylaşmayı tercih ediyoruz, bu da bizim tercihimiz. Hayatı sevgiyi, güzelliği, her şeyi insanca paylaşabilecek bir hayat arkadaşlarımıza ihtiyacımız var.
Paylaşımı becerebilsek hayat yaşanır hala gelecektir.
Biz galiba hayatı, hayata geliş amacımızı ve hayatın manasını bilmiyoruz, ya da bilemiyoruz. Bilmediğimiz için de bu hayatı sonsuz zannedip gerçek hayatı unutuveriyoruz. Ortaya da sıkıntılı, çileli, çekilmez bir hayat çıkıyor. Oysa kardeş olmayı becerebilsek, insan olmayı tercih etsek, insanca yaşasak mutluluk ve huzur kendiliğinden gelecek. Hem dünyanızı hem ahiretinizi kazanabilecek bir hayat yaşayamıyorsak ben bu hayata hayat mı derim?...