“… Biz,Anadolu'ya ne silah ne cephane götürüyoruz; biz ideal ve iman götürüyoruz!" (16 Mayıs 1919"
“Türk ulusunun yüreğinden, vicdanından kopup gelen en köklü,en belirgin istek ve inanç belli olmuştu: kurtuluş! Bu kurtuluş çığlığı,yurdumuzun bütün ufuklarında yankılanmaktaydı…Temel ilke Türk ulusunun onurlu olarak yaşamasıdır… Uygulamayı bir takım evrelere ayırmak ve adım adım ilerleyerek amaca ulaşmaya çalışmak gerekiyordu…Böyle de oldu ! İlk kararın çizdiği çizgiden ve yöneldiği amaçtan hiç ayrılmadım…Başarı için pratik ve güvenilir yolu, zamanı geldikçe uyguladım.”Mustafa Kemal Atatürk-NUTUK
27 Aralık 1919, Türk Ulusu’nda var olan ve tarihten gelen özgürlük ruhunun Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde Ankara’da büyük bir çoşku ile başlayıp bütün yurtta dalga dalga Bayraklaşarak büyümesi ve yücelmesidir.Bu ruhu Atatürk’ün talimatıyla kurulan Ankara Kulübü-Seymenler Derneği sürekli canlı tutarak yaşatmaktadır.
“…ATATÜRK, öyle herhangi bir dünya lideri değildir. Bırakın onu yıl da bir anmayı, tüm ülkeler, her problemin de çare olarak onu aramalı." 1976-UNESCO Rusya delegesi
Var olmak için yapılan Kurtuluş Savaşı’nda"...Vatanı kurtarmak ve cumhuriyeti kurmak için;" Bu büyük amacı vicdanında bir sır olarak saklayarak" irade gücü ve sorumluluk alma cesareti göstererek,bu düşüncesini bağımsızlık tutkunu Türk Milleti ile bütünleştirerek kararlılıkla yola çıkan Mustafa Kemal Paşa,Bandırma vapuruna binerken İtilaf kuvvetleri için şöyle düşündü: "...Bunlar, yalnız demire,çeliğe,silah kuvvetine dayanırlar.Bildikleri şey yalnız madde! Bunlar hürriyet uğruna ölmeye karar verenlerin kuvvetini anlayamazlar. Biz,Anadolu'ya ne silah ne cephane götürüyoruz; biz ideal ve iman götürüyoruz." (16 Mayıs 1919-Başkomutan Emsalsiz Lider,Ahmet Yavuz)
"Ben, 1919 yılı mayıs içinde Samsun'a çıktığım gün elimde, maddî hiçbir kuvvet yoktu. Yalnız büyük Türk Milleti'nin soyluluğundan doğan ve benim vicdanımı dolduran yüksek ve manevî bir kuvvet vardı. İşte ben bu ulusal kuvvete,Türk Milleti'ne güvenerek işe başladım...” 27 Aralık 1919 Ankara ve Türkiye tarihinde kurtuluşa ve Cumhuriyete giden bir dönüm noktasıdır…
İstanbul Hükümeti ve destekçileri, istila amacı ile ülkemizi işgal eden yanancı güçlere karşı “daha konuksever ve ılımlı davranmak zorundayız” derken;Mustafa Kemal, çektiği telgrafta şöyle demekte:”…Sevgili yurdumuza giren,süngülerini ulusumuzun can evine saplayan düşmanları konuk sayıyor ve onlara karşı konukseverce ve ılımlıca davranmakta zorunluluk görüyor! Bu ne düşüncedir,bu ne kafadır? Ulusal istekler bu mudur?” (13 Ekim 1919)
Çinli tarihçi M.S.Cheng ‘in dediği gibi :“Mustafa Kemal Türkiye’nin kalbidir.” Savaşı barış için yapan,dünyada tek komutan, kurtarıcı, kurucu..”
Hayatta ve savaşta başarıya ulaşmak için, varlık felsefenizin temeline dayanan hedeflerinize götürecek bir yol haritası olmalı ve bunu sağlayacak gerçekçi bir stratejinizle taktikleriniz ve diplomatik prensipleriniz bulunmalıdır. Başarı için bu yol haritasını zaman ve koşullara uygun olarak büyük bir öngörüyle yeni teknik ve taktiklerle uygulamaya geçirmelisiniz. Mustafa Kemal Paşa bu süreçleri bilimsel bakış ve akılcı sezgilerle doğru yöneten kararlı ve tutarlı bir komutan olarak tarihin altın sayfasında seçkin yerini almıştır.
Roma'ya savaş için giderken sarp dağlık alanda yol bulamayan ordusuna seslenen Kartacalı ünlü komutan Hannibal(Annibal-MÖ.247-183-Gebze) şöyle demişti:" Ya bir yol bulacağız,Ya bir yol yapacağız."
Ufku sonsuz Mustafa Kemal Paşa'da büyük bir öngörüyle :"Bu böyle gitmez.Yeni bir yola girmek lazım. artık açıktan bir mücadeleye girişmeli ve kötü gidişatı durdurmak için hareket etmeliyim.Yoksa yarın daha geç olacak." Demiştir.Ünlü Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ,"Atatürk karanlıkta ışık, çıkmaz sokakta yol göstericidir."demekte.
Atatürk ile karşılaşan dost düşman tüm yerli ve yabancı kişilerin “ Atatürk,cesur, atak, kararlı, isabetli kararlar alan, bütün alanlarda zirvede ileriyi gören , öz güveni yüksek, ülke ve dünya tarihinin bütün ayrıntılarına vakıf,prensiplerini uygulayan, yüce hedefleri olan,liderlik ruhu ile donatılmış askeri ve siyasî bir deha” görüşü tarihin altın sayfalarında sonsuza dek yaşayacak seçkin ve saygın yerini almış ve bütün bunlar Birleşmiş Milletler (UNESCO) kararı ile tescil edilmiştir.
“1976 yılın da UNESCO, üyelerine gelen öneri paketin de ;"Bu gün UNESCO'nun üzerin de çalıştığı bütün projelerin isim babası Mustafa Kemal'dir. "Atatürk'ü, doğumunun yüzüncü yılında (1981), UNESCO'nun 152 ülke devletlerinin ayni anda kutlaması önerisi yer almıştır.“Birden İsveç delegesi ayağa kalkar ve şöyle der;"Ne yani, dünyada bu kadar devlet adamı var. Hepsinin de doğum gününü böyle kutlayacak mıyız ?"
O esnada, Rus delegesi ayağa fırlayarak, yumruğunu masaya vurur ve 152 ülke delegelerine aynen şunları söyler; "Genç delege arkadaşıma, hatırlatmak isterim ki ATATÜRK, öyle herhangi bir dünya lideri değildir. Bırakın onu yıl da bir anmayı, tüm ülkeler, her problemin de çare olarak onu aramalı."UNESCO tarihin de ilk kez, hiç negatif ve hiç çekimser oy kullanılmaksızın, 152 ülke, tam oy birliği ile bu metni imzalar. İsveç delegesi bu imzanın atıldığı gün, mikrofona gelir ve aynen şunları söyler :"Ben ATATÜRK'Ü inceledim. Bütün ülkelerden özür diliyor ve ilk imzayı ben atıyorum." Bir filozof der ki "Bir ülke için kıstas aradığınız zaman, o ülkenin en büyük liderini gözden geçirin." Dünyada 35 ülkede heykeli olan, 120 cadde ve 35 meydana adı verilen tek Dünya Lideri Mustafa Kemal Atatürk'tür.Eşi olmayan devlet adamı metni 152 ülke tarafından oy birliği ile imzalanmıştır. Şu anda kıstas arayan ülkelere bundan daha iyi bir metin gösteremeyiz.”( Prof.İlknur Güntürkün Kalıpçı -Atatürk Araştırmacısı Yazar)
“Türkiye; Atatürk'ü Allah'a borçlusun, geriye kalan her şeyi de Atatürk'e..." DANIEL DUMOULIN
Santiago'da Apoguindo Caddesi Novigod Parkı'ndaki anıt .
Şili'nin başkenti Santiago'da belediye, kentte yaşayan kişilerin örnek alması için bir parka, Atatürk'ün sözlerinin yer aldığı rölyefini yaptırdığı bildirildi.Söz konusu rölyef Aynur Kasabalı'nın seyahatlerden birinde ortaya çıktı. Güney Amerika ülkesi olan Şili'ye yaptığı seyahatte ilişkin izlenimlerini, şöyle anlattı:
"Şili'nin başkenti Santiago kentinin Belediye Başkanının, kentte yaşayan kişilerin örnek alması için Apoguindo Caddesi'ndeki Novigod Parkı'na, Atatürk'ün, üzerinde bazı sözlerin de yer aldığı rölyefini yaptırdığını fark ettim. O an kendim ve Türklüğümle gurur duydum. O anı kelimelere dökmem imkansız. Zamanım kısıtlı olduğu için Belediye Başkanı ile görüşemedim. Ancak tercümanım aracıyla yetkililere sorduğumda, Atatürk'ün kentte örnek alındığı, herkesin örnek alması için de bir parka Atatürk rölyefinin konulduğunu öğrendim."
Rölyef ve rölyefin bulunduğu anıt duvarın üzerindeki yazının ise kendisini daha da şaşırttığını ifade eden Kasabalı, yazıda İspanyolca,Çevirisi: "Türkiye Cumhuriyeti' nin kurucusu, vatanının fedakâr ve sadık hizmetkârı, benzeri olmayan kahraman, insanlık idealinin canlı emsali... Bütün hayatını Türk Milletine vakfetmiş, milletine kendi ruhunu, ateşini vermiştir. Hatırası milletinin ruhunu ateşli tutan sönmez bir meşale olarak yaşamaktadır." sözlerinin yazılı olduğunu belirtti.
“Ordu Millet” adıyla Türkçeye çevrilen eserin yazarı Goltz’un dediği gibi:” …Sadece ordu değil tüm millet savaşa tutuşuyordu.”
Mustafa Kemal ,Yahya Kaptan olayı için şöyle demekte:“İç ve dış düşmanlarımız, sürekli olarak yurtta karışıklık çıkartıyor,güvensizlik ortamı yaratıyorlardı...Gizli çeteler oluşturuluyor,işlenen suçlar bizim üzerimize atılıyor,ulusal kuvvetler kötüleniyordu…Aleyhimize yöneltilen bu tür olayları önlemek için ,hemen önlemler aldık…Düşmanlarımızı oluşturduğu hayın çeteleri izleyip varlıklarını ortadan kaldırmak. İşte bu amaçla meydana getirdiğimiz ulusal birliklerin en önemlisi ve güçlüsü Yahya Kaptan diye tanınmış olan bir özverili (fedakâr) yurtseverin İzmit’te kurulan ulusal birliği idi…”
Milli Mücadele döneminde gönüllü olarak sivil vatandaşların heyecanla ve umutla oluşturduğu ikmal malzemesi taşıyan ‘Kağnı Kolları’nda vazife üstlenen tarihçi Enver Behnan Şapolyo’nun izlenimleri ünlü şair Dağlarca’nın şiiri Milli Mücadele döneminin cephe gerisine ışık tutmaktadır.
“Mustafa Kemal'in kağnısı derdi, kağnısına/Mermi taşırdı öteye, dağ taş aşardı.
Çabuk giderdi, çok götürürdü Elifçik,/Nam salmıştı asker içinde.
Bu kez yine herkesten evvel almıştı yükünü,/Doğrulmuştu yola önceden önceden…
Kocabaş yığıldı çamura,/Büyüdü gözleri, büyüdü yürek kadar,
Örtüldü gözleri örtüldü hep./Kalır mı Mustafa Kemal'in kağnısı, bacım,
Kocabaşın yerine koştu kendini Elifçik,/Yürüdü düşman üstüne, yüceden yüceden.”Fazıl Hüsnü DAĞLARCA
Polonyalı gezgin Smeon Ankara için şunları yazmış: "Şehir halkı kâmilen sofçudur. İyi cins sof buradan çıkar ve dünyanın dört yanına sevk edilir." Bir Avrupalı ressamın çizdiği, kale ve çevresindeki yerleşimleri gösteren Ankara tablosunda, sof imalatını gösteren atölyelere de yer verilmiştir.Ankara ve Anadolu’da halkın ürettiği askeri ihtiyaç malzemesi kağnılarla cephelere taşınmıştır.
1640 tarihinde Ankara'yı ziyaret eden Evliya Çelebi, esnafları ve tüccarları özel olarak ayrıntılı bir şekilde anlatmıştır.Peypazarı hakkındaki notları kısaca şöyledir: " İlk Fatihi Kütahya Beylerbeyi Yakup Şah'ın veziri Dinar Hazer'dir. Güzel bir pazar kurulur. Bütün kıymetli eşyalar bulunur. Halkın uğraşısı tiftik keçisi olduğundan, pazarlarda sof çok satılır. müşterisi vardır. Senede bin kadar sof ipliği satılır. Halkın çoğu bilgindir ve Oğuz taifesindendir..."
Hitit ve Frigler'den sonra, Roma döneminde, İrandan Anadolu'ya uzanan Kral Yolu üzerinde önemli bir askeri ve idari merkez olan Ankara, ticari ve sosyal yönden de önemli gelişmeler gösteren bir merkezdi.Ankara,XVI:yüzyılda Tımar Rejiminin uygulandığı bir Osmalı Eyaleti idi. Tepriz İpek Yolu'nun Anadolu kolu içersinde yer alan Beypazarı, Nallıhan ve Ankara'dan geçen yollar,Çankırı, Tokat, Çorum, Amasya yönünden Erzincan ve Erzurum'a ulaşmaktaydı.Anadolu'yu çaprazlama kesen Afyon, Akşehir ve Konya’dan geçerek ,Halep ve Şam'a ulaşan ticari önem taşıyan bir yol, Ankara, Kayseri, Konya,Urfa, Hatay'dan geçmekteydi. Kanuni Devri'ne ait "Anadolu Mufassal Defteri'ne" göre Ankara Sancağı'nda toplam olarak: 741 köy,339 mezraa,113 çiftlik, 21 yaylak,466 yörük cemati bulunmaktaymış.
Ankara çevresinde 28 yerleşim yeri: Eymür,Bayındır, Yüregil,Peçenek,Kızık,Büğdüz,Kargın,Yazır,Çavundur,Yıva,Kayı, Oğuz Boyu adını almıştır.” Ankara’yı tarihten öğrendim” diyen Atatürk,ün, Ankara’yı Başkent yapma kararında bu tarihi gerçeğin payı çok büyüktür.
"Ankara'ya gelişimizi 27 Aralık 1919 tarihli şu açık tebliğ ile her yere duyurduk.Sivas'tan Kayseri yoluyla Ankara'ya hareket eden Hey'et-i Temsiliye, bütün yol boyunca ve Ankara'da büyük milletimizin çok sıcak ve içten gelen vatanseverlik gösterileri arasında, bugün şehre geldi. Milletimizin gösterdiği bu birlik ve kararlılık örneği, memleketimizin geleceğine güven konusundaki inançları sarsılmaz bir şekilde güçlendirici niteliktedir.Şimdilik, Hey'et-i Temsiliye'nin merkezi Ankara'dadır.Saygılarımızı sunarız efendim.” Hey'et-i Temsiliye namına(Temsilciler Kurulu)Mustafa Kemal
27 ARALIK 1919- ATASINI BEKLEYEN ,ANKARA ULUSTAN DİKMEN SIRTLARINA UZANAN OĞUZ GELENEĞİ KIZILCAGÜN SEYMEN ALAYI
Vehbi Koç'un ifadesiyle o yıllarda Ankara," Her türlü medeni rahatlık unsurundan mahrum,suyu, elektriği olmayan, toz fırtınaları ile tanınmış, ağaçsız,sönük ve küskün bir bozkır."
27 Aralık ruhu, “Ya istiklâl ya ölüm” parolasıyla başlayan Kurtuluş Savaşı bağımsızlık ruhu taşıyan ulusal egemenlik meşalesinin Ankara burçlarına dikilmesini ifade eder. Ankara’nın Türkiye Cumhuriyetinin merkezi-başkenti olması, Millî Mücadele'nin kalbi demektir.
“Ankara'nın ve Ankaralıların benim gönlümde bambaşka bir yeri vardır” sözü ile Ankaralıların önemini belirtmiş ve Milli Mücadele'deki tutumunu ise “İstiklal Mücadelesi tarihinde Ankara namı en aziz bir mevkii muhafaza edecektir,” demiştir.26 Aralık 2019
“ANKARA HEMŞEHRİLERİMİN ,BU VATAN KURTULUŞU MÜCADELESİNDE BİR ŞEREF PAYI VARDIR. Bu nedenle hemşehrilerimi, bir kardeş içtenliğiyle tebrik eder ve bana karşı gösterdiğiniz kalpten sevgiye karşılık hepinizi kucaklarım.”5 Ekim 1922 - Gazi Mustafa Kemal
” İngiliz arşiv raporlarında “Mustafa Kemal’in Ankara’sı, Ankara’nın Mustafa Kemali” ifadesi yer almakta. ..
” Mustafa Kemal Paşa, Çanakkale’de ve diğer savaş alanlarında kazandığı üstün başarıları içinde 19 Mayıs 1919 ‘da Samsun’dan başlayarak Erzurum, Sivas Kongreleri’ni başarıyla tamamladıktan sonra şöyle demekte:
” Kurduğumuz ulusal cephelerle daha yakından ilgilenmek gerekiyordu.Kurtuluş mücadelesini Sivas’tan yönetmek zorlaşıyordu.Koşullar değişmişti.Temsilciler kurulu ,önemli hedeflere daha yakın bir yerde bulunmalıydı.Çalışma yeri ,hem cephelere yakın hem de ulaşım kolaylığı olan bir yer olmalıydı.Bunun için en elverişli yer ANKARA idi.Demiryolu ile hem cephelere hem de İstanbul’a bağlıydı.Genel durumu yönetme kolaylığına sahip bir merkezdi…”Diplomat Bilâl N. Şimşir, Ankara'yla ilgili bütün bilgileri, belgeleri eserlerinde gözler önüne seriyor.
“Bir Zamanlar Ankara Belgesi” gösteriminde konuşan Ankara Kulübü Derneği Başkanı Dr. Metin Özaslan “Ankara Türkiye’nin şanlı başkenti, mazlum dünyanın kalbidir ve Ankara bir dünya başkentidir” diyor.
.Bütün güçlüklere rağmen tam bağımsızlık yolunda kazanılan Kurtuluş Savaşı ile başarılarını zirveye taşımış ve Milletin temsilcileri ile 23 Nisan 1920 ‘de TBMM ‘ini açarak 29 Ekim l923’de Cumhuriyeti kurarak ulusun ve dünyanın takdiri ile karşılanmıştır.Cumhuriyet'in ilanından ve Halifeliğin Kaldırılması'ndan (3 Mart 1924) sonra 20 Nisan 1924'te Türkiye Büyük Millet Meclisince benimsenen Anayasa'nın 2. maddesinde Türkiye Devleti'nin başkentinin Ankara olduğu belirtildi.
Ankara ve Türkiye tarihinde dönüm noktası olan Milli Mücade ruhunun şahlandığı .”27 Aralık 1919’un 103. Yılını “Mustafa Kemal’in Ankara’sı ve Türkiye’si” olarak büyük bir gurur,kıvanç ve heyecanla kutlarken; Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu“Geleceğin savaşı beyin savaşı olacaktır. Bu savaşın zaferi Eğitim yoluyla kazanılacaktır “ diyerek bize yol gösteren ”Ankara’nın Gazi Mustafa Kemal’ini,” ulus olarak büyük sorumluluklarımızın yüksek bilinci ile rahmet, minnet ve özlemle anıyoruz.
ANKARA MARŞI
“Ankara, Ankara güzel Ankara,/Seni görmek ister her bahtı kara/ Senden yardım umar her düşen dara/ Yetersin onlara güzel Ankara.Burcuna göz diken dik başlar insin,/Türk gücü orada her zoru yensin,/ Yoktan var edilmiş ilk şehir sensin,/Var olsun toprağın, taşın Ankara.”Aka Gündüz-Beste : Halil Bediî Yönetken