Tüm dünyada görülen enerji krizi ve benzine mazota gelen zamlar araçları durduracak, trafiği yavaşlatacak gibi düşünürken hiç de öyle olmadığını aksine canlılığın daha çok devam ettiğini gördük. Ve bu zamlar tüm ürünlere yansıdı; başta meyve ve sebze olmak üzere tüm gıda ürünlerine gelen zamlar insanları canından bezdirir hale geldi.
Baş döndürücü halde devam eden hayat pahalılığına rağmen araç trafiğinin arttığını, keyfi araç kullanımın çoğaldığını ve israfın katlanarak devam ettiğini görüyoruz. İnsanların keyfine ve tüketime olan düşkünlüğü enerji krizini ve zammı da tanımıyor! Garip ve tuhaf olan şu ki şehirler ve şehrimiz araç çöplüğüne dönmeye başladı.
Araçların park sorunundan yakınır ve hatta park yeri bulamamaktan tiksinir hale geldik. Büyük şehirlerin en önemli sorununun trafik ve araç parkı sorunu olduğunu biliyorsunuz. Bu sorun şehrimiz Yozgat için de geçerli maalesef!.. Aracınızla alış verişe çıkamıyorsunuz, park yeri bulamıyorsunuz, trafik sıkıntısından kurtulamıyorsunuz! Trafik kazaları ise can yakmaya devam ediyor Allah korusun felakete dönüşüyor!..
Gerçekten de bu işin sonu nereye varacak kestiremiyoruz! 10-20 ya da 30 sene sonrasını düşünemez haldeyiz. Onca pahalılığa rağmen benzin ve mazotun el yakmasına rağmen trafik durmuyor, araç mezarlığı artmaya devam ediyor. İşin garibi bu araç yoğunluğu stresi sıkıntıyı ve şehrin görünümünü de berbat ediyor. İnsanoğlu bu kirliliğe ve karmaşaya nasıl bir çözüm bulacak bunu şimdiden kestirmek de zor gözüküyor!..
Şehirlerin bu sıkıntılı ve bunalımlı hayatından kurtulmak için yeni yerleşim yerleri arayacağımızdan büyük arazili ve bahçeli bağlı konutlara döneceğimizden emin gibiyim... Yozgat’ın da böyle bir yere, alana- mekana ihtiyacı var gibi gözüküyor? Belli ki eskiden mal davar ve koyun kuzu besiciliğine bağlı sulak alanlı kuytu mekanları tercih etmiş atalarımız. Şimdi bu tercihin bize yetmediğini gösteriyor hayat ve yaşam şartları.
Mesela Çalatlı- Sorgun güzergahı, mesela Divanlı- Topçu güzergahı gibi... Bir çok ildeki gelişen ve büyüyen yerleşim yerleri bu gerçeği gösteriyor maalesef!.. Uzunca bir müddet daha araç ve trafik durumuna çözüm bulamayacağımıza göre tercihin geniş yerleşim alanları olacağı kaçınılmaz bir gerçek olarak önümüzde duruyor.
Şöyle bir baktığınızda bu ihtiyacı ve sorunu net olarak görebiliyorsunuz. Şehrin tamamı araç çöplüğü gibi, park alanı yok trafik can sıkıyor moraliniz ve keyfiniz yerinde değil. Ruhunuz daralıyor şehirden çıkmak geniş mekanlara kaçmak istiyorsunuz! Başkan park yapsın da diyemiyoruz artık çünkü her yer beton yığını?...
Hafta sonu hava güzeldi çıkıp dolaştım hatta yaya olarak. Kentpark, Festival alanı, Spor Vadisi her yer insan kaynıyordu. Sanırım Çamlık da olmak üzere bütün piknik alanları da öyleydi. Niyesi belli artık insanlar şehrin sıkıntısından araçların gürültüsünden ve çirkin görüntüsünden sıkıldı- bunaldı. Kendini kıra bayıra geniş alanlara atmak istiyor! Sonuç da böyle gözüküyor gibi....
Sadece araç mı, teknoloji, cep telefonu, bilgisayar oyunları da bizi esir almış gibi; toplumdan kopardı, yalnızlaştırdı, yozlaştırdı ve insanı asıl olan hayat ve yaşam anlayışından uzaklaştırmaya başladı... Umutsuz, mutsuz, geleceğinden habersiz, sadece mal- mülk para şan şöhret ve ehli keyf peşinde bir insan modeli çizmeye başladık ki Allah korusun bu insanın, insanlığın bitişi demektir. Çözüm mü gelin çözümü birlikte düşünmeye başlayalım isterseniz.. Kendinize, ailenize, çocuklarınıza akrabalarınıza dostlarınıza zaman ayırın ve şehir sıkıntısından- araba çöplüğünden kurtulun!...