Konya’ya ilk geldiğim günlerden bir gün sabah sürekli çalan kapıların ardından çocukları gördüğümde şaşkınlıkla bakıp, anlam verememiştim. Şimdilerde günler öncesinden marketlerde, üzerinde adet sayısı, fiyatı yazılı koliler satışa sunulduğunda, “Bu sene ne alalım, Kaç çocuk gelir, Aaaa iş yerine de almalı?” fısıldamalarını duyar gibiyim.
Kültürel miraslarımızdan Şivlilik, sadece Konya’da Hicri takvime göre üç ayların başlangıcı Recep ayının ilk perşembesini cumaya bağlayan gecede, Regaip Kandili sabahı çocuklarca yapılan kandil kutlama geleneğidir. Bu gelenek Osmanlı Devleti döneminde padişah II. Selim’den (1566-1574) itibaren sürdürülmektedir. Kandil gecesi ateş üzerinden atlama, fener alayları ile kutlanan, sabahında çocukların kapı kapı dolaşıp, şekerlemeler topladığı özel bir gündür. Çocuklarca yapılan bu kutlamalara 7’den 70’e herkes eşlik etmektedir. İş yerlerinde, çalışma masasında genelde koli halinde mutlaka şivlilikler olur, yetişkinlerde bu günden nasibini alır.
Çocukların eğlenceli koşturmaca mesaisi başlamıştır. Sabahın ilk saatlerinden akşam saatlerine kadar kapının zili hiç durmadan çalar. Akşama kadar hangi mahalleden kaç çocuk gelir sayısı bilinmez. O gün çoğu öğrenci okula gitmez, gitmek istemez. Gidenlerde gelir gelmez çantayı fırlatır, bazen ağlayarak “Bana bir şey kalmadı” diye üzülür, hızla dışarı çıkar, kapı kapı dolaşır.
Ev sahibi, hele çocukların çok sevdiği ambalajlı çikolata, şekerleme verdiyse çocukların keyfine değmeyin. Çocuklar o evin kapısına iki dakikaya kalmaz yığılır. Çocuklarda ki hızlı iletişim ağı nasıl bilemiyorum, süper olduğu kesin görünüyor. Bazen evin hanımı telaşla seslenir. “Bey yetmeyeceğini biliyordum, ne yapalım şimdi? Derken üzüntülüdür.
Çocuk elindeki poşet dolunca sevinç içerisinde bağırarak evine koşar, poşettekileri sepete boşaltır. Sepetin içerisinde tarihi geçmiş, ambalajsız gofret, dökülen bisküvi kırıntılarını, topladığı miktarı az görürse üzülür, ağlayarak tekrar yola koyulur. Sepettekileri merak ederseniz, şivliliğin bir nevi dokunulmazlığı vardır. Çocuk bazen kendi isteğiyle günlerce dokunmaz, miktarını çeşidini bilir, bakar, sayar, her gördüğünde mutlu olur. Çocuklar bu haldeyken, Konya dışında bu geleneği bilen, yaşayan, rengarenk macerayı seven, içinden geldiği gibi davranan çocuk ruhlu yetişkinler o gün ne yaptı bilmiyorum. Şahsım adına kilometrelerce öteden bu heyecanı yaşamak için sosyal medya hesabımdan “Benim Şivlilik hakkımı lütfen saklayın” mesajı atarak eşlik ettim. Geri dönüş mesajlarına karşılık duygularımı tarif edebilmem mümkün değil. Tek kelimeyle harikaydı, müteşekkirim. Birkaç kısa örnek sizlerle paylaşmak isterim. “Saklarız, Buyur Gel, Ayırıyorum, Atla Gel, Ayırmak Ne Demek Sen Zaten Bizler İçin Ev Sahibisin Evin Kızısın Senin Hakkın Evde Duruyor” gibi.
O gün mutluluktan bayram eden çocukların küçük yaştaki miniklerin ellerinden çekiştire çekiştire tutarak kapınıza kadar geldiği, mutlulukla döndüğü gün ’dür. O gün miniklerin elinden tutarak dayanışmayı, güveni, birlik beraberliği öğrenen geleceğimiz çocuklarımızın günü’ dür. O gün çocukların çocuk ruhlu yetişkinlerin hatırlandığı, mutlu edildiği aynı zamanda birlik ve beraberlik duygularının pekiştirildiği gün ‘dür.
Atalarımızdan günümüze kadar ulaşan sevgiyi, merhameti, birlik ve beraberliği öğreten, yol gösteren geleneklerimiz oldukça, yetişkinler bu güzelliklere destek verdikçe mutluluk hemen yanı başımızda olacaktır.
Çocukluk ruhunuza, hayaller cebinize, şivlilikler gönlünüze dolsun.
Sevgiyle kalın…