“Tam bağımsızlık denildiği zaman, tabii ki siyasi, ekonomik, adli, askeri, kültürel vs…. her konuda tam bağımsızlık ve hür olmak demektir. Bu saydıklarımın herhangi birinde bağımsızlıktan mahrum olmak, millet ve memleketin gerçek anlamıyla bütün bağımsızlığından mahrum olması demektir.” ATATÜRK
“Atatürk, yalnız yeni Türkiye’nin sembolü değil, aynı zamanda çağımızın liderlerinden biridir.Türkiye, bugün de O’nun izinde yürümektedir.”Giovanni Leone, 1963 İtalyan Başbakanı
Başkomutanlık Savaşı hakkında Nutuk’da, Mustafa Kemal Atatürk’ün şu ifadeler yer almakta:
" Dünya bir sınav alanıdır. Biz, bunca yüzyıllardan sonra bir savaş vermeye hazırlanıyorduk. Bağımsızlık sınavı verecektik. Böyle bir sınava hazırlanırken, bir yandan da, Avrupa'nın hakkımızda neler düşündüğünü öğrenmek istedik. Savaşa başvurmadan önce, barış olanaklarını aradık.
Bu amaçla, önce dışişleri sonra içişleri bakanımızı Avrupa'ya gönderdik. Londra ve Paris'te yapılan görüşmelerde olumlu bir sonuç alınamadı… Düşman kuvvetleri(İngiltere, Fransa, İtalya) Yunanistan ile aramızda bir ateşkes anlaşması önerdiler. İşlerine geldiği için, Yunanlılar bu öneriyi hemen kabul ettiler. Biz, ulusal çıkarlarımıza uygun düşmediği için kabul etmedik. Arkasından ikinci bir barış notası geldi. Buna da itibar etmedik.Çünkü Sevr Antlaşması'nın maddeleri ya da koşulları dolambaçlı yollarla bize onaylatılmak isteniyordu.
Bu görüşmelerden şu sonuca vardık: Düşman ,yurdumuzu kendiliğinden boşaltmak düşüncesinde değildir. Bizi, bazı siyasal oyunlarla aldatmak, yurdumuzu, yarı bağımlı bir duruma getirmek istiyorlar. Buna göre, daha Anadolu'ya çıktığımız ilk günlerde verdiğimiz "Ya bağımsızlık, ya ölüm" kararını uygulamaktan başka kurtuluş yolu yoktu."
Atatürk ‘ün askeri ve siyasi konularda, gerçekçi, akılcı ve güçlü öngörüleri ile etkin stratejik liderlik göstermesi, karar ve uygulamalarında harp ve harekât prensiplerine uygunluk ilkesini esas alması üstün başarılar elde etmesini sağlamıştır. Savaş hazırlıklarını Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa ve Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa ile hazırlayan Mustafa Kemal Paşa şunları ifade etmekte:
“Düşmanla kesin sonuçlu bir meydan savaşı yapmak istiyorduk. Bu amaçla büyük kuvvetlerimizi, düşmanın Afyonkarahisar yakınlarında bulunan sağ kanadının güneyindeki Akarçay ile Dumlupınar karşısına değin olan yerde toplayacaktık. Düşmanın en can alacak önemli cephesi orasıydı.”
23 Temmuz-20 Ağustos 1922 tarihleri arasında çalışmalarını ve planlarını gizli tutarak hazırlıklarını ayrıntıları ile tamamlayan Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa’ya 26 Ağustos sabahı düşmana saldırması emrini veriyor.
Büyük Taarruz öncesinde Hakimiyet-i Milliye gazetesinde 20 Ağustos 1922 tarihli nüshasında “çay ziyafeti” başlıklı bir haber yayımlandı. Atatürk’ün o gün çay ziyafeti vereceği düşünülürken O büyük Taarruz’u başlatmak için Ankara’dan ayrılmıştı.
Atatürk o sırada Büyük Taarruz için titiz bir hazırlık içindeydi.
“Kocatepe’nin güneybatısındaki çadırlı ordugâha gittik.26 Ağustosta Kocatepe’de bulunuyorduk. Sabah saat 5.30 da topçularımızın ateşleriyle saldırı başladı…26 ve 27 ağustos günlerinde Afyonkarahisar’ın güneyinde bulunan Yunan cephelerini düşürdük. Kaçan düşman ordusunun büyük bir kısmını Aslıhanlar yöresinde çevirdik. 30 Ağustos’ta, büyük bir meydan savaşı yaptık.Düşmanın ana gücünü yok ettik. Başta Yunan Başkomutanı Trikupis olmak üzere, birçoğu da tutsak oldu. 31 ağustos günü ordularımız izmir’e doğru kaçan düşman kuvvetlerini kovalamaya başladılar. Onlara, ‘İLK HEDEFİNİZ AKDENİZ’dir, İLERİ’ emrini verdim. Ordularımız 9 Eylül 1922 günü İzmir’deydi.”
“Her evresiyle düşünülmüş, hazırlanmış, yönetilmiş ve zaferle sonuçlanmış olan bu savaşlar, ordularımızın ve subaylarımızın eşsiz yiğitliğinin yeni bir örneğini verdi. Bu yiğitliği yaratan bir ulusun çocuğu ve onun yiğit ordusunun BAŞKOMUTANI olduğum için sevincim ve mutluluğum sonsuzdu" diyen Başkumandan ve TBMM Başkanı Mustafa Kemal, Büyük Zaferi bir bildirge ile Türk Ulusu'na müjdeledi:
"Büyük ve Asil Türk Milleti,
Ordularımız 9 Eylül sabahı İzmir'imizi ve yine 9 Eylül akşamı Bursa'mızı kurtardılar. Akdeniz, askerlerimizin zafer ezgileriyle dalgalanıyor. Asya İmparatorluğuna yeltenen küstah bir düşmanın, muharebe meydanlarına gelmek cesaretinde bulunan ordu komutanlarıyla kumanda heyetleri, günlerden beri TBMM Hükümeti'nin esiri bulunuyorlar…Büyük Türk Milleti, Ordularımızın kabiliyeti ve kudreti düşmanlarımıza dehşet, dostlarımıza emniyet verecek şekilde tezahür etti. Millet orduları 14 gün zarfında büyük bir düşman ordusunu imha ettiler. Dört yüz kilometrelik fasılasız bir takip yaptılar. Anadolu'daki bütün istilacıları kovarak istila edilmiş topraklarımızı geri aldılar. Büyük zafer, münhasıran senin eserindir. Çünkü İzmir'imizi siyasi çıkarlarla düşmana teslim etmek isteyenlerle milletimizin hiçbir ilgisi yoktu. Bursa'mızı istila eden Yunan kuvvetleriyse ancak aymazlarla işbirliği ederek başarılı olmuşlardı.
Vatanın kurtuluşu, milletin karar ve iradesiyle kendi kaderi üzerinde kayıtsız şartsız hakim olduğu zaman başlamış ve ancak milletin vicdanından doğan ordularla olumlu ve kati neticelere ermiştir.
Büyük ve soylu Türk Milleti, Anadolu'nun kurtuluş zaferini tebrik ederken sana İzmir'den, Bursa'dan, Akdeniz ufuklarından ordularının selamını da takdim ediyorum." Türkiye Büyük Millet Meclisi Reisi Başkumandan Mustafa Kemal 13.9.1922
Mehmet Akif Ersoy İstikâl Marşı’nda “...Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar,/Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var…”dizesiyle savaşları özetledi.
Atatürk’ün İzmir hemşeriliği:“İzmir Belediye ve Yönetim Meclisleri aracılığı ile bana 14 Eylül 1922 tarihinde İzmir hemşeriliği şanı verildiğini öğrendim.Ülkemizin Akdeniz’e karşı ışığı olan,düşman işgalinden kurtulması için bütün ülkeyi seve seve yıllarca sıkıntılara sürüklemiş bulunan İzmir’imizin hemşerileri arasında sayılmak bana sonsuz bir sevinç ve övünç olmuştur.İzmirli hemşerilerime sevgi ve bağlılıkla teşekkürlerimi sunarım.İzmir’in acılarını gidermek için genel görevlerimizin verdiği zorunluluktan başka özel ve içten bir ilgi ile çalışmak,benim için bir ülkü olacaktır.Hepinize selam ve sevgi hemşerilerim.”Mustafa Kemal Atatürk 24 Eylül 1922
Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım 15 Ocak 1923’te Karşıyaka’da vefat etmiştir. Değişik zamanlarda İzmir’i ve 27 Ocak 1923 günü annesinin mezarını ziyaret eden Atatürk’e 28 Ocak gecesi İzmir Belediyesi tarafından Hükümet konağında verilen bir davet sırasında İzmir Göztepe nüfusuna kayıtlı olduğunu gösteren bir ‘ nüfus tezkeresi’ de verilmiştir.
“Mustafa Kemal Atatürk, 20. Yüzyılda, Dünya Savaşı’ndan önce, yetişen en büyük devlet adamlarından biri, hiçbir millete nasip olmayan cesur ve büyük bir inkılâpçıdır…Kudretli bir savaşçı, tek başına bütün dünyaya karşı direnmekten korkmayan sadık ve gerçek bir vatanperverdir.”D.B.Gurion-İsrail Başbakanı
“Yüzyılımızın Büyük Önderi ATATÜRK adı, bu yüzyılın büyük insanlarından birinin Türk ulusuna ilham veren önderliğini,modern dünyayı anlayışındaki ileri görüşlülüğü ve bir askeri önder olarak kudret ve cesaretini hatırlatmaktadır.Şüphesiz ki,Türkiye Cumhuriyeti’nin doğuşu ve o zamandan beri Atatürk’ün ve Türkiye’nin giriştiği derin ve geniş devrimler kadar bir ulusun kendisine olan güvenini daha başarı ile belirten bir başka örnek gösterilemez.” 10 Kasım 1963,J.F.Kennedy,ABD Başkanı
Atatürk ,I9 Mayıs 1919 'dan itibaren 1927 yılına kadar olan sürede yaşananları , Kurtuluş Savaşımızın ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş ve gelişme aşamalarına ait temel bilgi ve belgeleri 15-20 Ekim 1927 tarihleri arasında ilk TBMM salonunda,milletvekillerine aralıklarla yaptığı toplam 36.5 saatte Ankara'da verdiği Söylev'de toplayarak , tarihimize ışık tutan temel kaynağı tarihe altın sayfalarla yazmıştır.
"Ulusum için ve gelecekteki evlatlarımız için dikkat ve uyanıklık sağlayabilecek bazı noktaları belirtebilmiş isem, kendimi mutlu sayacağım" diyerek; Gençliğe Hitabesi'nde, istiklâlimizin ve istikbalimizin teminat olarak gördüğü Türk gençliğine, eserlerini ve geleceği emanet etmiştir:”Ey Türk Gençliği ! Birinci vazifen Türk istiklâlini ve Türk Cumhuriyeti'ni ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir...Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur."
“Türkiye’nin hayatı, genel görünüşü, iç ve dış politikasındaki bütün kökten değişiklikler olağanüstü ve galip bir askerî önder tarafından gerçekleştirildi. Yakın Doğu barışının en ateşli dostu da zafer kazanmış Gazi Mustafa Kemal’den başka kimse değildir.” C.H.Sherril-ABD Ankara Büyük Elçisi
.Türk milletinin vatan sevgisinin, yıkılmaz azim ve iradesinin bir eseri olarak ortaya çıkan bu zaferle sadece vatan toprakları düşmandan kurtarılmamış, Büyük Önder ATATÜRK’ün liderliğinde, ulus iradesine ve egemenliğine dayanan bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin sağlam temeller üzerinde kuruluş süreci başlatılmış ve 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet ilan edilmiştir.Başkomutanlık Meydan Muharebesi Büyük Taarruz’un 100.yılında, 30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI’nı gurur ve heyecanla kutlarken, büyük önder Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ve silah arkadaşlarını rahmetle ve minnetle anıyoruz.