Devlet ve millet malını koruma kollama hassasiyetimiz yok oluyor. Millet malına sahip çıkmanın yerini yıkıcı, yok edici bir anlayışı aldı. Hepimiz günlük hayatta bunun örneklerine şahit oluyoruz. Toplumun ortak kullandığı alanlardaki tahribatı, pisliği ve döküntüyü görmüşüzdür. Yerinden sökülen muslukları, kırılan lambaları, yere dökülen sabunlukları görmüşüzdür. İnsanımızın devlet malını koruma ve kullanma hassasiyeti yok olmuş ne yazık ki. Kıran, bozan, söken ve tahrip edenler bizim insanımız değil gibi! Buralar bizim ortak malımız ve devlet malı!..

Bu konularda duyarlı olmamız gerektiği ile ilgili sitemkar yazılar yazdığımızı da biliyorsunuz. Hatta: “sigara izmaritini ve kağıdını sokağa atanı ben vatansever kabul etmem!.. diye yazdığımı da hatırlayanız vardır sanırım.

Elhamdüllah bizim yaşlı nesilde bir vatanseverlik ruhu vardı; 68 kuşağı diyebileceğimiz okumuş nesil bu konularda bir hayli duyarlı diyebilirim. Duyarsız olan yok mu çok; bunlar da vatan ve millet duygusundan uzak nemelazımcı kesimdir.

Millet ve devlet malına duyarlı olmak bir vatanseverlik mi? Evet bu bir vatanseverlik. Bu bir kul hakkı. Bu millet malı; evet millet ve memleket malı. O zaman yapılan iş memlekete ve millete zarar vermektir. Hem de vatana ihanet derecesindedir bu?

Kul hakkı olduğuna göre 85 milyonun hakkı var demektir. Nasıl oluyorda Allah’dan korkmadan kuldan utanmadan 85 milyonun hakkını gaspetiyoruz, kırıyoruz, kirletiyoruz, ve yok ediyoruz?. İşte burda olması gereken anlayış vatanseverlik anlayışı ve vatanseverlik duyarlılığıdır.

Ne garip ki insanımız yabancılaşıyor; Türk ve İslam toplumu olmaktan uzaklaşıyor. Duyarlılığımız ve hassasiyetlerimiz yok oluyor. Bu insanlar bizim insanımız mı diye endişe eder hale geldik. Okuması yazması olmayan dünün insanı ebelerimiz, dedelerimiz ve ninelerimizin insani hassasiyetleri gitti; yerini bugünün okumuş ama duyarsız insanların davranışları aldı. Çevreye duyarsız, büyüğüne saygısız, kardeşine düşman garip bir toplum olduk. Vuran, kıran, kavga eden, kin ve öfkeyle karışık bir toplum...

Ne yazık ki duyarsız hale geldik. Devlet ve millet malını koruma ve kullanma hassasiyetimizi kaybettik.. Çevremize zarar vermeye başladık. Muslukları bozan, tuvalet kağıdını ortalığa atan, askılıkları söken, çevresini kirleten insanlar olduk. Ülkemize gelen turistler bizi nasıl değerlendiriyor dersiniz? Sanırım hayret ediyorlardır halimize.

Kul hakkı sadece malı çalmakla olmaz. Kamuya zarar vermek, kamu malını kırmak, sökmek yok etmek de kul hakkına girer. Çünkü herkesin bu hizmeti kullanma hakkı vardır. Sen ona zarar vermekle insanların kullanım hakkını gaspediyorsun. Bu duyarlılığı kazanmamışsak kırarız, yok ederiz, sökeriz hiç olmamış gibi arkamıza bile bakmadan gideriz. Ama insanlar görür beddua eder; hepsinden önemlisi de Yüce Allah’ın gücüne gider; çünkü güzel tertemiz çevremizi kirletiyoruz, zarar veriyoruz.

Bu bir eğitim meselesi olduğu gibi; bu bir inanç ve ibadet meselesidir. Bu bir vatanseverlik anlayışıdır. İnsani ve milli duyarlılıktır bu: vatanseverliğinde ilk basamağıdır. Bu duyarlılığı gösteren devlet ve millet malına sahip çıkan dostlarımıza selam olsun! Kırıp döken tahrip eden mahluklara da Yüce Allah o merhameti ve duyarlılığı nasip eylesin!..

Güzel günlerin gelmesiyle piknik alanlarını dolduruyoruz ne güzel temiz hava alıp dinleniyoruz. Ama çevremize zarar veriyoruz. Çöpleri atıkları çevreye atıyoruz. Çam şişelerini naylon atıklarını rast gele atıp orman yangınlarının çıkmasına neden oluyoruz. Çevreyi doğayı canlıları yakıp-yıkıp kül ediyoruz. Bu bir sorumluluk vebaldir. Allah’ın nimetini yakıp kül etmek, canlıları da yok etmek doğru mudur?Duyarlı olmak çevremize ve vatanımıza sahip çıkmak insani ve milli bir görevdir. Bunu ihmal ettiğimizi, ülkemize ve güzel yurdumuza zarar verdiğimizi kul hakkına girdiğimizi aklımızdan çıkarmayalım. Aynı zamanda millet ve devlet malına zarar vererek ülkemize ihanet ettiğimizi de unutmayalım.