İnsan,içinde yetiştiği çevrenin bir ürünüdür.Benzer koşulları paylaşanlar benzer biçimde düşünürler. Çağdaş dünyada benzer koşullar hızla ve yaygın bir şekilde artmakta.Toplumun alt yapısını bilgi oluşturmakta ve toplumsal yaşamı belirleyen yeni düzen ve alışkanlıklar öne çıkmaktadır.
Bilgenin dediği gibi,“İnsanlar alışkanlıklardır.”Yeni dünya koşullarında,zorunlu olarak yeni alışkanlıklar kazanmak zorunluluğu doğmaktadır. Hayatta kalmak için,hep birlikte bu gerçeği benimsemeli ve gereğini yapmalıyız.
Toplumsal ilişkiler ağı olan Kültür,toplumu oluşturan bireylerin duyuş, düşünüş ve davranış birliğidir. İnsanların birbirlerini daha iyi anlamaları,işbirliği ve karşılıklı saygı ile geleceğe yürümeleri önem ve öncelik kazanmakta.İnsan, kendi çevresinin ve dünyanın ekonomik, sosyal, kültürel bilgilerini içine sindirdiği oranda , tarih boyunca görülmüş salgınlarda en az zararla hayatta kalabilmiş .
Günümüz insanı, bildikleri, gördükleri ve yaşadıkları ile yetinmeyen ve hızla değişen koşullarda kendini yenileyen,dünya ile bütünleşmiş toplumsal bir varlık olarak ,2020 yılı başından beri yaşanan ve büyük tehlike oluşturan Corona (COVİD 19) virüsüne karşı yeni alışkanlıklar kazanmak ve gelişen koşullara uygu olarak bu alışkanlıkları sürdürmek zorundadır.
Sesler,işaretlerle anlaşan insanlar, renklerle donatılmış flamalar, güvercinler ve daha sonra telefon ve telgrafla anlaşmaya başladılar. Telefon, uçak ve televizyonların ortaya çıkması ile dünya küçülür oldu. Yerkürenin en eski , en uzun ,en önemli kültür-ticaret yolu olan Tarihi İpek Yolu'nda develer, atlar ve kervanlarla yapılan ulaşım zamanla gelişen yeni teknolojilerle tanıştı.Teknoloji bütün alanlara hakim oldu.İletişim teknolojisi dünyayı sardı.Bu yetmedi dünyada yeni salgın hastalıklar kol gezmekte.
2020’li yılların başında ortaya çıkan ve kısa sürede dünyayı saran bir virüs tehlikesi hızla dalga dalga yayılarak canlar almakta. Dünyaya yeni düzen, insanlara ve topluma yeni alışkanlıklar kazanması gerektiğini ortaya koymakta.Önce sağlık için, zorunlu olanlar belirlenmekte.
Yazının icadı ve matbaa ile kaderi değişen insanlar, tarihe belgeler ve bilgiler bırakarak geçmişi geleceğe taşıdılar.
Mektuplar,yerini e-mail'e, internete, kağnılar yerini sesten hızlı uçaklara, kitaplar yerini e-kitaba, öğretmenler yerlerini dijital dünya'ya teslim etmeye başladılar.Dünya ülkeleri arasında teknoloji ve bilim devir- teslimi yapılmakta. Sağlık konusu her zaman güncelliğini korumakta.Bu alanda sürekli araştırma- geliştirme çalışmaları önem kazanmakta.Bilim ve akıl yolu dışında kalanlar gerilerde kalmaya mahkum olacaklar. Bu alanda eğitime ve bilgi paylaşımına öncelikle büyük görevler ve sorumluluklar düşmekte.
Prof.Dr. Bozkurt Güvenç ,eğitim ve kültür ilişkisini şöyle anlatmakta: "Eğitim yol ise; kültür, yolcunun hayat boyunca yaşayarak öğrendiklerinin tümüdür."
“İnsanlar yedikleridir” söylemini dikkate alarak,beslenme kültürü ve diğer alanlarda yapılması gerekenleri bilimsel olarak açıklayanlara, kulak ve gönül verilmelidir.
Dünya Günü ,Dünya Sağlık Günü gibi özle günlerin amacı da, toplumsal duyarlılık, bilinç ve farkındalık yaratmak içindir.
Dünyada her alanda nereden nereye gidiyor? Dünya kaynaklarının öncelikle ,insanlığın sağlığına harcanması gerektiği gün gibi ortada.Bu alanda dünya sınıfta kaldı.Dersini hızla çalışmakta!
"Devletin gücüne güvenilince/Yaşamak güzeldir bunu bilince/...Biriz beraberiz köyde ve kentte/Saymakla bitmez bunlar elbette..." diyen Darendeli âşık Beyanî'nin ifade ettiği gibi, birlikten kuvvet doğar.İmecenin en güzel örneği karıncalarda, arılarda ve kuşlarda görülmektedir. Bir de halkımız da.
Kültürün temelini oluşturan gelenek ve göreneklerimiz içinde çok anlamlı ve önemli bir yer tutan YARDIMLAŞMA-İMECE, büyük bir sosyal ve ekonomik ihtiyaçtan doğmuştur.
Bilim ve teknoloji ile bilgiden bilince geçen toplumlar ,zamanı ve çağı gecikmeden yakalamasını bilirler.Bireysel, toplumsal ve yönetsel sorumluluklar ve önlemler bir bütün oluşturmaktadır. Yeni dünya koşullarında yeni alışkanlıklar kazanmak, başarımız olacaktır.