Yeni eğitim öğretimin başlamasına kısa bir süre kaldı. Fakat Aileler oldukça kaygılı ve endişeli bir bekleyiş içerisinde. Çünkü eğitimin ticarileştiği ülkemizde devlet okullarından memnun olmayıp, özel okullara veren veliler okul ücretlerine gelen zamların astronomik boyutlara ulaşması neticesinde istenen ücretleri verememeyle karşı karşıya bu da velileri kaygı ve endişeye sevk ediyor.
Yeni eğitim öğretimin başlamasına kısa bir süre kaldı. Fakat Aileler oldukça kaygılı ve endişeli bir bekleyiş içerisinde. Çünkü eğitimin ticarileştiği ülkemizde devlet okullarından memnun olmayıp, özel okullara veren veliler okul ücretlerine gelen zamların astronomik boyutlara ulaşması neticesinde istenen ücretleri verememeyle karşı karşıya bu da velileri kaygı ve endişeye sevk ediyor. Devlet okullarında ise çeşitli gerekçelerle para istenmesi ve veremeyenlerin çocuklarını kayıt etmemeleri gibi nedenle bu tarafta da kaygı ve endişe hakim.
Bu yeni dönemde aileleri ne bekliyor. Bu kaygıyı ve endişeyi aza indirecek adımlar hükümet tarafından atıldı mı, atılacak mı? Soruları akıllara geliyor. Devlet okullarında okuyan öğrenci velileri de çok rahatsız yeni dönemi heyecanla bekliyor. Çünkü devlet okullarında da temizlik, kırtasiye gibi gerekçelerle yüksek ücretler talep ediliyor. Bunu veremeyen ailelerin çocukları okullara kayıt yapılmıyor.
Çeşitli Gerekçelerle Yüksek Rakam istenmesi Doğrumu
Geçtiğimiz yıllarda istenen ücretlerin fazlalığı ve yaşanan skandallar basına yansımış, bu durumdan mağdur olan aileler ilgili makamlara da şikâyetler gerçekleştirmiş, durum vahim bir hal alınca Milli Eğitim Bakanlığı olaya el koymak durumunda kalmıştı. Kısmen düzelme oldu ise de tam olarak düzelme olmadı. İşte bu nedenledir ki, aileler eğitim sürecinin başlayacağı günü kaygı ve endişeyle beklemeye koyuldu.
Bu bir boyutu. Diğer boyutu da işin ekonomik boyutu. Aileler en çok da okul kıyafetleri, defter- kitap fiyatları, kırtasiye ve yeme-içme rakamları ne olacak. Aile bütçesini ne oranda etkileyecek düşüncesiyle bekleyiş içerisinde. Öncelikle Hükümet’in dar gelirli aileleri düşünerek, hem istenen rakamı vermeyenin kaydını yapmıyorum diyen devlet okullarında bu olumsuzluğu giderecek kararları alarak uygulamalı ve sıkı denetim ile takibi yapılmalı. Yine de kurallara uymayanlar hakkında gerekli idari yaptırımlar uygulanmalı. Ayrıca devlet okullarında çocuklarının sağlıklı beslenmesi konusunda gerekli duyarlılığı göstererek, ilgili adımları şimdiden atmalı. Ülkenin geleceği çocukların ve gençlerin eğitimde ve her alanda fırsat eşitliğinin olamadığı bu ortamda en azından devlet okullarında çocukların okul ve sınıf içerisinde arkadaşlarının yanında boynu bükük kalmayacağı beslenme uygulamasını devreye alması gerekiyor.
Özel Okullarda durum Ne
Özel okullarda ise durum daha da karmaşık bir hal almış durumda. Özel okullarda fiyatlar astronomik rakamlara ulaşmış durumda. Birçok aile bu yapılan zamlar nedeniyle çocuğunu özelden alıp devlete vermek durumunda kalıyor.
Özel eğitim kurumlarında yaşanan karmaşa sonucu Özel öğretim kurumları yönetmeliği değiştirilmek zorunda kalındı. Buna göre özel okul ücretlerinin belirlenmesinde eski sistemin uygulanacağı ifade ediliyor. Çünkü daha evvel ücret artışlarını Milli Eğitim Bakanlığı belirlerken, yeni dönemde zam, enflasyon oranına göre hesaplanacağı belirtiliyor. Yani Milli Eğitim Bakanlığı zammı belirlemeyecek. Özel okul zamlarında, eski sisteme dönüldüğü vurgulanıyor. Hatta bu konu ile ilgili yasal düzenleme yapıldığı ve bununda Resmi Gazete'de yayımlanan yönetmelikle yapılacak artışlarla ilgili maddeden "Bakanlıkta belirlenen oranı aşmayacak şekilde" ifadesi çıkarıldı.
Peki bu kurallara ne kadar uyulacak yeni dönem başladığında görüp yaşayacağız. Bu konu hakkında eğitim uzmanının verdiği ifadeye göre, "İki yıldır, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) özel okullardaki ücret artış oranına kendi karar veriyordu. Bunu da yönetmelikle düzenlemişti. Yeni kararla, eski düzen geri geliyor. ÜFE artı TÜFE'nin toplamının 2'ye bölünmesi, artı yüzde 5 artışla özel okul ücret oranları belirlenecek." Diye ifade etti. Yeni dönemde artış oranı ancak bir önceki yılın ÜFE ve TÜFE'sinin ortalamasından 5 puan fazla olabileceği belirtiliyor.
Geçmişte özel okullara getirilen bu sınırlamaya ne kadar uydular dersiniz. Özel okullar bu kararları delmekte oldukça mahir olduklarını, kitap, servis ve yemek ücretlerine yaptığı yüksek zamlarla aşmayı bildiler.Tabi burada sorgulanması gereken konu devletin getirdiği kurallara ne özel okullar ne de devletin kendi okullarında ki yöneticilerin bir kısmı dahi uymuyor.
Bu trajikomik durumdan en çok etkilenen çocuklar. Çocuklar ve gençler bu ülkenin geleceği ise ona göre çok zaman geçmeden büyük çoğunluğun faydasına olacak politikalar geliştirip hayata geçirmeli.
Bir ülkenin gelişmişliği birinci sırada o ülkenin eğitimde ki başarılarıdır. Peki, bugün eğitim de başarılıyız diyebilir miyiz? İşte uluslararası yarışmalarda ki bir iki istisna hariç durum ortada. Keza Üniversite sınavlarında çok yüksek oranda 0 çeken gençleri gördüğümüzde eğitimdeki durumumuz ortada.
Eğitimde Doğru Politikalar Uygulanmalı
Durum gösteriyor ki acil eğitimle ilgili acil doğru politikalar ve stratejiler belirlenmeli ve hayata geçirilmeli. Gerçekten bu ülkeyi lafta değil yürekten seviyorlarsa ilkokul eğitimi ile başlayarak yüksek eğitim ve sonrasında iş istihdamına kadar sürdürülebilir programlar uygulanmalı. Devlet işte eğitimde şunları yapıyor bunları yapıyor dediğinizi duyar gibiyim. Eğer gerçekten dediğiniz gibi olsaydı, üniversiteye girişteki başarıdan belli olurdu. Mezun olduktan sonra iş istihdam sorunu olmaz o kadar okuduktan sonra gençler asgari ücrete talim etmek durumunda kalmaz ve ülkeden gitmek isteğinde bulunmaz. Bu sorun son zamanların sorunu değil yıllara sari katlanarak devam eden bir süreç olarak önümüzde duruyor. Çözüm noktasında işe başlamak için Milli Eğitim Bakanlığının bütçesi tüm bakanlıkların çok üstünde olmalı. Yoksa yapılanların göstermelik olmaktan öteye gitmeyeceği kesin. Bu iş o kadar da zor değil. Çünkü eğitimde başarıyı yakalamış ülke örnekleri var. İşin uzmanları buralara yollanarak bilgiler toparlanır ve ülke şartlarında uygulanabilir bir sistem ortaya konulabilir. Ama en düşük bütçe ve 3 yılda 4 bakanın değiştiği bir ortamda bunun laftan öteye gitmeyeceği çok net olarak görülüyor.
Aileler Eğitimde Fırsat eşitliği Bekliyor
Güncele dönersek, eğitim alanında pozitif ayrımcılık yapılarak, devlet desteği ile eğitim hem devlette hem özel de arzu edilen noktaya gelir.
Tabi doğru düzgün denetlenmesi şartı ve yaptırımların uygulanmasıyla sonuç alınabilir.
Özellikle devlet okullarında okuyan öğrencilerin velileri başta olmak üzere tüm aileler verilen emek ve masrafın boşa gitmemesi adına hükümetten eğitim kalitesinin artırılmasını talep ediyor. Özellikle dar gelirli aileler çocuklarını özel okullara verme şansı olmadığından devlet okullarının disipline dilmesini başı boşluğa son verilmesini talep ederek, çocukları adına eğitimde fırsat eşitliği sağlanmasını istiyorlar. Daha sonra da kırtasiye, kitap ve beslenme konusunda ciddi destek bekliyor. Okul servis ücretlerindeki dengesizliğin ve fiyat uçurumuna özel bir çözüm bekliyorlar.
Devlet okulları kaderine terk edilmişlikten kurtarılmalı ve kabul edilmiş çaresizlik olmadığı ispatlanmalı.Ülke, hemen her alanda çözüme muhtaç sorunlar yumağıyla dolu. Fakat her işin başı eğitim. Eğitim derken sadece akademik bir eğitim değil topyekün her alanda eğitim. Çocuklar ve gençler madem bu ülkenin geleceği. O vakit bu vakittir diyerek yeni nesiller sadece iş hayatına değil gerçek yaşama hazırlanmalı. Hazırlanmalı ki 35 40’na gelmiş gençlerin ailelerinin yanında değil kendi düzenini kurmuş geleceğe umutla bakan ve bana bir şey olmaz arkamda dağ gibi devletim var diyebilsin. Bu ülkenin gençleri en güzel şeylere layık. Yeter ki kendilerini gösterecekleri fırsatlar verilsin.
.