Sağlık, belki de ‘bir şehre neyle ceza verirsiniz’ sorusuna verilebilecek en net yanıtlardan biri olurdu!
İçinde bulunduğumuz zor durumların sebebi olarak “Atatürk’ün Yozgat’a verdiği ceza yalanına” bir şehri, hatta bir milleti inandıracak kadar usta olanlar sağlık alanında yaşadıklarımıza ne yanıt verirdi acaba?
Doğruya doğru;
Türkiye’nin ilk şehri hastanesini Yozgat’a kazandırmak olağanüstü bir adım oldu.
İsterseniz bugünden önce dünü konuşalım.
Köhne binalarda ömür kaybetmiş, bıçak paralarının altında inim inim inlemiş, doktor zılgıtları arasında şifa aramış, sevklerin neden olduğu ambulans yolculuklarında hayatını kaybetmiş bir şehrin adıdır Yozgat!
Kimilerine sorsanız ‘eskiden daha iyiydi en azından doktor vardı’ der.
Evet eskiden doktor vardı, ama hasta da o orantıda azdı. En azından saniyelik muayeneler, çeşidi az tahlil ve tetkiklerle işler yürüyordu ya da biz yürüdüğünü sanıyorduk.
Cenazelerin karıştığı yıllardı o yıllar…
Hastanın beş kuruşluk değer bulmadığı, hastadan ziyade o cenderenin içinde bahşedilen muamele ve sağlık koşullarına boyun eğmek zorunda kalan köle misaliydi insanlığımız.
Yozgatlı çok çekti çok dünden bugüne…
Ankara sevklerinde ambulans yakıtını, şoför yemeğini ödemek zorunda olan hasta yakınlarının gittiği hastanenin acillerine terk edilmiş hallerine ne demeli?
Zorlu yıllardan modern binalar, devasa yapılar, teknik ve tıbbi donanımlara.
Bir süredir sağlık sektörünün tam kalbinde şifa arayanlardanım, şifa talep ediyoruz önce Allah’tan, sonra sağlık dünyasının müsebbiplerinden.
Hastalık, hasta yakını olmak, Türkiye’de hasta olmak çok ayrı bir durum, insan olarak zor bir imtihan.
Başlı başına bir dünya imtihanında bir de yorgun, kendine hayrı olmayan, içindeki girdaplara mahkum bir sağlık sistemi düşünün.
Kim ne derse desin Yozgatlı sağlıktan çektiğini kimseden çekmedi.
Kalesi olmayan, düşman ayağı değmemiş bu şehir aslında bu ve buna benzer sebeplerden işkence kotasını, mezalim sınırını fazlasıyla doldurdu dersek abartmış olmayız inanın.
Geldiğimiz noktada devasa binalar, yeteri kadar teknoloji, tıbbi donanım var ama bu kez de o binalarda görev yapacak insana muhtacız.
Ne garip, Yozgat’ta yaşamak kaderin tecellisi gibi, asla her şey aynı anda tam olmuyor. Hep bir şeyler eksik kalıyor.
İşte o tam olmayan şey sağlık sistemi.
Önce Şehir Hastanesi’nden pay biçelim: en başlarda harikaydı. Kuruluşundan bugüne ciddi mesafeler kat edildi.
Devlet kendi içinde özel şirketin gölgesinde bırakılsa da zamanla bir alt yapı oluştu.
Şehir Hastanesi modellerini destekliyorum fakat siyaset mekanizması bu işi yapan firmalara haddinden fazla inisiyatif verince devlet adına koltukta oturanların yetkileri azaldı.
Sadece Yozgat küçük bir şehir de ondan mı, Ankara’da da işler aynı.
Tek kelime bir şey ifade edeyim, bir hastanenin yemek dağıtımından temizliğine, oradan farklı özel hizmetlere kadar bir aksaklık yaşanıyor ise bunu tek müsebbibi siyaset.
Günahı da sevabı da firmaları yanlı, yanlış, taraflı kararlarla seçip devlet makamlarını emanet ettikleri insanları eli kolu bağlı bırakmaları...
Özel olmayanda durumlar nasıl, kadro garantisine sırtını yaslayan nerede el ense orayı arıyor elinde dedektörle.
Yozgat Şehir Hastanesi’nde doktor eksikliğini Sağlık Bakanlığı yeni ve kısa vadeli müdahalelerle çözmez ise,
Aynı şekilde devlet, YÖK ve Sağlık Bakanlığı ayrımını ortadan kaldırıp Yozgat Bozok Üniversitesi’nin doktor ihtiyacını çözmez ise, olan Yozgatlı’ya yakın gelecekte rahat yok!
Yozgat Bozok Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Evren Yaşar’ın bir tıpçı olması, onun dışında Ankara’da dünyanın en iyi fizik hastanesi olan Bilkent Şehir Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi’nin inşaatından işletilmesine baş aktör olması çok büyük şans.
Ama o şans hangi şartta yol yürür, siyasetin desteği, bakanlığın politikalarında reforma gitmesi, YÖK ve Sağlık Bakanlığı ayrımının bitmesi.
Yılların Hastanesi Hacettepe Üniversitesi Hastanesi Acil Servisi, İnme Üniteleri, Yoğun Bakım, Çamaşırhane, Tuvalet, Banyolarının rezalet, savaş şehrinde bir hastane konumunda olduğunu söylesem inanır mısınız! (Burayla ilgili özel bir çalışma yapmak istiyorum yakın zamanda…)
Sayın Yaşar, gibi mesleğinde önemli kariyere sahip, işinde usta, gayret sahibi bir yönetici olması sorumluluğunda bulunanları da rahat ettirmeyecek, sorumluluklarını ziyadesiyle hatırlatacaktır.
Yozgat Bozok Üniversitesi’nin alışılagelmiş düzenin değiştirmek için ciddi bir sihirbazlık kabiliyeti gerektirir.
Hal böyle iken Sayın Prof. Dr. Evren Yaşar ve Yozgat Şehir Hastanesi Başhekimi Mustafa Kozan’a önce siyasi destek şart!
Ha, bir de Sağlık Müdürü Fatih Şahin var!
Artık makamında usta, sektörün hücrelerine kadar hakim bir yönetici, tek problem yöneticilerin çekildiği kısır cendere ile boşa vakit harcamaması.
Onun dışında Yozgat’a yaptıklarının yapacaklarına teminat olacağını düşünüyorum.
Şimdilik bu kadar, konuşacaklarımız var!