Yozgat’ta bir güne sığdırdıklarımdan dikkat çekenleri konuşalım bu gün.
Özellikle kış soğukları, kar ve beraberinde oluşan çamurumsu yapının yollarda oluşturduğu iç gıcıklayan görüntüsü, onun yanında solmuş, renk atmış ağaçlar. Açık konuşmam gerekişe çok da ahenk vermiyor Ramazan günü.
Eğer sağıma ya da soluma döndüğüme Çamlık çıkmasa karşıma Mart’ın kış yüzü Yozgat’ta şu sıra pek de iç açıcı değil.
VERESİYE BERBER TRAŞI
İsterseniz önce bir berber ziyareti yapalım.
Ramazan’da berber muhabbeti çaysız ve de ruhsuz oluyor. Ama yine de dostları görmek güzel.
Ağarmış saçlarımın arasından aynada gördüğüm berber arkadaşıma, “Şaka maka yaşlanıyoruz farkında mısın” dedim.
Onun yanıtı oldukça manidardı, “İnsan yaşlanır da gönlü yaşlanmazmış…”
Sahi gönül yaşlanmadı mı?
Her neyse biz duygusala bağlamış giderken bir arkadaş girdi içeri, “Kardeşim kusura bakma biraz geç oldu” diyerek daha önce veresiye olduğu tıraş borcunu ödedi.
Bu durumu insanların içinde bulunduğu ekonomik zorluk olarak da görebilir, Yozgat gibi bir şehirde karşılıklı ilişkilerin temelinde hala güvenin esas olduğu gerçeği olarak da görülebilir.
42 YAŞINDA EMEKLİ OLMUŞ DEVLETE KIZIYOR
Bu kez eczanedeyiz.
Herkes gibi bir de eczanelerin daimi müşterilerindenim. Muayene ücreti 45 TL olmuş. Yani devlete ait hastanelere ilaç yazdırmak için de gitseniz ödeyeceğiniz rakam bu.
Yaşının 42 olduğunu öğrendiğim bir vatandaş bu rakamı duyunca biraz tepki gösteriyor.
EYT gibi dünyada eşi benzeri bulunmayan uygulama (!) ile emekli olmuş muhterem.
Tepki gösteriyor, devlete kızıyor, 45 TL muayene ücretini ödemek istemiyor.
Allah affetsin eczaneden çıkınca arkasından konuştuk: adam bedavadan 42 yaşında emekli olurken gıkı çıkmıyor, 45 TL’lik muayene ücretine tepki gösteriyor. Şimdi biz bu tepkiyi göstermekle haksız mıyız sevgili dostlar.
VAKIF SOFRASINDAKİ ÇOCUK
20 yılı aşkın bir zamandır merhum Vakıf Ahmet Özışık’ın hayır zinciri oğlu iş insanı Zafer Özışık tarafından sürdürülüyor.
Bu yıl ki adresi Lise Caddesi’nde bulunan Gimat şubesi üstünde.
İlk iftar akşamı bizde oradaydık. Olağanüstü yüksek maneviyatı olan bir iftar yaşadık.
Toplumun her kesiminden insan vardır.
Bir de 14-15 yaşlarında tombul bir erkek çocuğu. Kendisine neden iftar çadırını tercih ettiğini sordum, “Ağabey, ev uzak gitsem yetişemem burada da yemekler güzel iftarımı burada açayım dedim.
Zafer abiden de Allah razı olsun çok ekmeğini yedik” dedi.
Çocuk denilecek yaşta iftar çadırında kalabalık bir atmosfer paylaşmanın manasını yaşan bir çocuk.
Ama ortamda bulunan yaklaşık 300 kişi, mekanı cennet Vakıf Ahmet Özışık’ın hayır yolculuğundan istifade etmiş.
Ne diyelim emek verenler var olsun.
Paylaşmak giderek unutmaya başladığımız bir değer yargısı, Allah çocuklarımızı o emperyalist insanlık düzeninden
korusun.