Cumhurbaşkanı kim olacak?
Erken seçim olur mu?
     CHP’de Mansur Yavaş mı yoksa Ekrem İmamoğlu mu?
     Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yeni dönemde aday olur mu?
     Peki halkın gündemi?
Ekmek, doğalgaz, şehir içi ulaşım, elektrik faturası, okul giderleri, kira, market giderleri için bu ay ki kazancım yeterli gelecek mi?
Enteresan ve kesinlikle detayları ile incelenmesi gereken bir süreçten geçiyoruz.
     Çok acıdır ki, artık geçim derdi ile bir şekilde çağın sunduğu hayatı yaşama mücadelesi veren Türk milleti, içine düştüğü derin ekonomik sorunlar karşısında duyarlılıklarını da rafa kaldırmış durumda.
Giderek hassasiyetleri yok olan, törpülenen, emperyal güçlerin ülkemiz üzerinde bir asırdır sürdürdüğü oyunlarla varlık şuuru garip bir şekilde değişen insanlığımız, yaşadığı ekonomik problemler adeta yokluğun nirvanasında.
Neden bu hale geldik, bizi kimler bu hale getirdi, ya da getirmek istedikleri, aslında olmamızı istedikleri hayatı mı yaşıyoruz?
Bir gazeteci olarak içinde bulunduğumuz ekonomik sorunların kesinlikle yapay, planlı ya da bir şekilde ülkemizdeki büyük güç odaklarının çıkarları doğrultusunda gerçekleşen bir süreç olduğuna inanıyorum.
     Sınanıyoruz, yokluk, yoksulluk ve terör korkusu üzerinden bir plan program ortaya konuluyor.
Çok ilginçtir ki, devleti temsil eden siyasi odaklar, ekonomik sorunlara karşı çok ciddi anlamda tasarruf tedbiri uygularken, hazineyi cezalar üzerinden doldurma planı yapıyor olmasının mantığını anlamak zor. Kimine göre yakın gelecekte 2026 ya da 2027’de yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde hazinede toplanan paralar seçim yatırımı olarak kullanılacak.
     Eğer böyle bir amaç yok ise, hazineyi millete ceza keserek doldurmak; asla siyasi getirisi olmayan, milleti rakip siyasi partilerin himmetine bırakmaktan başka bir şey değil!
     Sanki bir el AK Parti’yi iktidardan çekmek için yine AK Parti eli ile çıkışı olmayan bir labirentte çıkmazlara sürüklüyor.
     Bakıyorum ekonomik krizlerden beslenen fırsatçı gruplara, devlet eliyle bir şekilde artan maliyetler karşısında oluşan fiyat artışları da “fırsatçı”lık olarak çıkıyor karşımıza. Yani bir yerlerde dengesiz, amacının ne olduğu belli olmayan bir süreç işliyor. Suriye politikası ile bağlantılı olduğunu düşündüğümüz Abdullah Öcalan’ın bir anda Türk siyasetinde gündem olmasını bile halka tam manasıyla anlatmayan ya da anlatamayan bir AK Parti var! Kaybetme pahasına ortaya çıkan bu fulü resmi kim nasıl izah edebilir. 
Ve çok ilginçtir ki, meslektaşlarım TV kanallarında veya köşelerinde bu durumu görmeden, göstermeden, duymadan duyurmadan ele alıyor!
     Türkiye’de neler oluyor, nereye gidiyoruz bilmiyorum ama özellikle siyasi arenada yaşananlar insanların çok da umurunda değil. Yani kim cumhurbaşkanı olacak sorusuna artık bu günden verilen net bir yanıt yok kardeşim.
İnsanlar hayatta kalma sarmalında çok büyük bir mücadelenin içinde.  
Kolay para kazanmak, şans oyunları, borsa gibi kumardan medet uman insanların arttığı, faizin haram olmaktan haram kavramından uzaklaştığı bir dünyada kim neyin hassasiyetini ortaya koyabiliriz?
Halkın içinde, sahanın nabzını tutan, Yozgat ve Ankara’da sokağın reflekslerini ölçen bir gazeteci olarak kaygılarımı dile getirmek istedim.
     Şuan için AK Parti’nin iç politikada ortaya koyduğu duruş, insanlara ekonomik buhran, siyasi kaygı, CHP’ye süratli bir yöneliş, kaygıları, değer yargılarını unutacak kadar geçim derdine düşmüş bir millet modeli ortaya çıkarıyor.
Eğer seçim öncesi emekliye zam, dul ve yetimlere, engelli ücretlerine yüksek artışla seçim kazanacağını düşünen bir iktidar modeli ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne hayal ürünü bir siyasi gelecek çiziyorsanız inanın çok büyük yanılgı içindesiniz.