Zemzem, Mekke-i mükerremede, Mescid-i haram içerisinde, Kâbe’nin Hacer-i esved köşesi tarafında bulunan kuyudan çıkan mübârek sudur...
Zemzem suyu, İbrâhim aleyhisselâm zamânında çıkmıştır. Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:
“Yeryüzünde bulunan kuyuların en hayırlısı, zemzem suyunun mübârek kuyusudur.” “Zemzem suyu hastalara şifâ verir.
Onu içenler, yemek yemiş gibi açlıklarını giderirler.” (Suyu ayakta içmeyin, vücuda zararlıdır. Yalnız abdestten artan su ve zemzemi şerif ayakta içilebilir.)
(Zemzemi, belalardan korunmak niyeti ile içeni Allahü teâlâ korur.)
Abdullah ibni Mübarek hazretleri, (Resulullah “Zemzem, içildiği niyete göre faydalı olur” buyurduğu için ben de kıyamette susuzluktan kurtulmak için zemzemi içiyorum) derdi. (İbni
Mace)
İbni Abbas hazretleri de, zemzem içerken; “Ya Rabbi, senden faydalı ilim ve bol rızık ve her türlü hastalıktan şifa istiyorum” diye dua ederdi.
***
Ebû Zer-i Gıfârî, Mekke’nin ticâret yolu üzerinde yaşayan “Benî Gıfâr” kabîlesindendir...
Bu zat, Muhammed aleyhisselâmın İslâmı tebliğ ettiğini duydu ve Mekke’ye gidip Müslüman olmaya karar verdi.
Büyük bir şevkle yollara düştü... Mekke’ye vardı, ancak kimseyi tanımıyordu. Kimseye bir şey sormadan Kâbe’nin yanına varıp oturdu.
Peygamber Efendimizi görmek için fırsat kolluyor, nerede olduğunu öğrenmek için bir işaret arıyordu... Akşamüstü bir sokağa çekildi.
Hazreti Ali (radıyallahü anh) onu gördü. Garip olduğunu anlayarak alıp evine götürdü...
Ona bir şey sormadığı gibi o da sırrını açmadı... Sabah olunca tekrar Kâbe’ye gitti...
Böyle üç gün geçti... Nihayet sırrını açtı. Hazreti Ali “Sen doğruyu buldun” diyerek onu Peygamber efendimize götürdü.
Kelime-i şehâdet getirerek ilk Müslümanlardan oldu... Resulullah Efendimiz “Sen kimsin?” diye sorunca “Gıfâr kabilesindenim” dedi. “Ne zamandan
beri buradasın?” buyurdu. “Üç gün üç geceden beri buradayım” diye cevap verdi. “Seni kim doyurdu?” buyurunca “Zemzemden
başka bir yiyecek, içecek bulamadım. Zemzemi içtikçe hiç açlık ve susuzluk duymadım” dedi. Peygamber Efendimiz buyurdu ki: “Zemzem mübârektir. Aç olanı doyurur...