Mutluluk insanın kendi ellerinde: “Kim ne ederse kendine eder” diyoruz ya: Aynen öyle, “kim ne ederse kendine eder”. Son dönemlerde aile düzenimiz iyice bozulmaya başladı. Oysa bizim en sağlam kalemiz aile yuvamızdı. Aile yıkılırsa toplumda yıkılır, bunun bilincinde olmak gerekir. Aileler dağılıyor, çocuklar perişan oluyor ve huzurumuz bozuluyor.
Değer mi bilmem ama hayatı birbirimize zehir ediyoruz. Şüpesiz ki : hayat bir sınav, biz de bu sınavın birer parçasıyız. Aynı zamanda bir birimize emanetiz; Allah’ın emaneti!Aile gibi muhteşem bir yuvanın da bireyleriyiz. Ufak tefek kusurları bahane edip hayatı çekilmez hale getiriyoruz. Yazık değil mi bize, yazık değil mi çocuklarımıza? Birbirimize, hayatı zehir ettiğimize, örselenmiş duygulara, kırılmış kalplere yazık değil mi?
Elimizden o değerleri kaybettiğimizde iş işten geçmiş oluyor. Allah korusun sevdiğinizi, yavrunuzu kaybettiğinizde yokluğunun acısını hissetmeyecek misiniz? Ya da basit bir tartışma yaşayıp sinirle kapıyı çarpıp gittiğinizde sevdiklerinizin acısını ilikleriniz de hissetmeyecek misiniz?
Nedir bu öfke, nedir bu kin, nedir bu düşüncesizlik Allah aşkına, Ya çocuklarınız; onlara nasıl hesap vereceksiniz?..Küçücük beyinlerin hasarı ağır olmayacak mı?
Sahi siz hayatı bitmeyecek, yaşamı ölümsüz kılacak bir şey mi zannediyorsunuz? Heyhat gözünüzü açıp kapattığınızda çok şey elinizden gitmiş ve tüm sevdiklerinize veda etmiş olacaksınız!...Ama sizin yaptıklarınız, hayatı birbirinize zehir edişiniz yanınıza kar kalmayacak!. Ya helalleşmeye de zamanınız olmazsa ? Deriz ki: vay gele halinize...Yazık etmiyor muyuz hayata, yazık etmiyor muyuz sevdiklerimize, yazık etmiyor muyuz çocuklarımıza?..
Duyguların örselendiği, hatır ve gönüllerin ayaklar altına alındığı bir davranıştan insanlık mı doğacak zannediyoruz?. Kırdığınız kalbi yeniden kazanmaya belki vaktiniz de olmayacak! Zehir ettiğiniz hayatın tadını alabilecek misiniz?
Yazık ki, biz sevmeyi bilemiyoruz; yazık ki kucaklaşmaya, tokalaşmaya zamanımız olmuyor. Yazık ki, nefreti kini ve düşmanlık tohumlarını düşünmeden ekiyoruz sevdiklerimizin üzerine... Sevgiden yana, dostluktan, vefadan yana ne varsa elimizin tersiyle itip hayatı birbirimize çekilmez hele getiriyorsak; aklımızı başımıza alıp düşünmeye ihtiyacımız var demektir.
Dikkatinizi çekmek istiyoruz: Yuvalar yıkılıyor, aileler dağılıyor, Türk Milletinin en sağlam kalesi olan “Aile”düzeni bozuluyor. Şüphesiz ki: bir çok sebebi var, araştırılması, soruşturulması ve incelenmesi gerekir. Samimiyetsizlik, ilgisizlik, sabırsızlık dini ve ahlaki değerlerden uzak kalış aile düzenin bozulmasına neden oluyor.
Sabrı, sebatı, sadakati, fedakarlığı ve samimiyeti kalkan yapabilirsek bu yuvayı kurtarabiliriz. Sözün özü şu: Türk Milletini ayakta tutan “Aile Yuvasının” sağlam kalması gerekiyor. Bu kale korunmalı, bu düzen sağlam temeller üzerine oturtulmalı!...
Kalenin yıkılmaması için: Devlet baba başta olmak üzere hepimize düşen görevler var! Ailenin korunması ve sağlam temeller üzerine kurulması için geç kalmadan kafa yorup, tedbir almak zorundayız. Başta aile bireylerinin eğitimi olmak üzere, boşanma nedenlerini de araştırıp kaleyi sağlam ve yıkılmaz kılmak hepimizin görevidir. Sevgi, saygı, sabır, hoşgörü, fedakarlık, nikah ahdine bağlı kalma, ahlaki değerlere sahip çıkma aile yuvasının vazgeçilmez unsurlarıdır.
Aile bozulursa, devletin düzeni de bozulur!..