Bugünkü makalemde ŞEYHZADE AHMET EFENDİNİN hocası ŞAKİR EFENDİ’den bahsedeceğim.

Yine İSTİKLAL HARBİ günlerinde ŞAKİR EFENDİ ye gelirler. “ İnsanlar doğudan batıdan iç anadoluya hicret ediyorlar. Kafirler buralara kadar gelirse biz nereye hicret edeceğiz “ diye sorarlar. HOCA EFENDİ de “ Hiç üzülmeyin evladım. İÇ ANADOLU da ALLAH rızası için yemek yediren oda sahibleri var. Onların hürmetine buraya kafir ayağı basmayacak “ der.

Başka bir gün bir köy muhtarına atlı bir misafir gelmiş, atından inmeden muhtara “ sigara içiyormusunuz ? “ “ Ben sigara içenin misafiri olmam, yemeğini yemem “ deyip gitmiş.

Muhtar buna çok içerlemiş ve ŞAKİR EFENDİ nin yanına gelmiş “ HOCA EFENDİ , sigara içenin yemeği yenmez mi ? “ diye sormuş. HOCA EFENDİ de “ Evladım, sigara bir dumandır. Üfleyince gider. Sen öyle bir dumandan kork ki, saniyede arş – ı alaya yükselir. O duman mazlumun ahının dumanıdır. “ der.

Bir başka zamanda YORTANLI HİLMİ EFENDİ, şiir yazmaya, kaside söylemeye başlayınca, HOCA EFENDİ ye gelip, “ YORTANLI HİLMİ EFENDİ aşık olmuş“ derler. HOCA EFENDİ de “ Hakiki aşık olsa dönüp, dolaşıp geleceği yer bu kapıdır “ der. Yani tarikata bağlanmasına işaret eder.

HOCA EFENDİ birgün hastalanıp yatağa düşer. Eşi ve çocukları başında ağlamaktadırlar. Bir ara HOCA EFENDİ kendine gelir. Bakar ki hepsinin gözleri yaşlı neden ağladıklarını sorar. Çocuklar “ Babamız ölecek diye ağladık “ Derler. HOCA EFENDİ onları teselli eder ve der ki ; Yok yavrum, daha bana ölüm haberi gelmedi ki öleyim. Kalkın işinize gidin. ALLAHÜ TEALA sevdiği kullarına ölecekleri günü önceden haber verir. “ der.

Bir başka olayda ALACA dan emekli polis HACI İSMAİL YAĞLI’nın üç çocuğu küçük yaşlarda ölür. Dördüncü bir oğlu olur. “ ŞAKİR EFENDİ ye gidip bir muska alayıp, hiç olmazsa bu yaşasın “ der. GEDİK HASANLI ya gelip HOCA EFENDİ ye durumu anlatır. HOCA EFENDİ de “ Zahmet edip gelmişsin ama bende öyle bir şey yok. Ama seni boş göndermiyeyim, bir muska yazayım “ der. Bir muska yazıp eline verir. Adam muskayı çocuğun boynuna takar. Çocuk gerçekten hayatta kalır. Bugün hala hayattadır. HACI İSMAİL EFENDİ durumu başkalarına anlatınca “ Getir de bakalım, muskada ne yazıyormuş “ derler. Muskayı açarlar. “ men kıyemki çi güyem…..” diye devam eden bir yazı vardır. Farsça olan bu yazının anlamı şudur ;

“Ben kimim ki ne söyleyebilirim. Takdir o nündür “

HALİL EFENDİ AMCA dan başka bir olayda şöyle ;

HACI AHMET EFENDİ AMCAYLA beraber, HACI ŞAKİR EFENDİ nin kabrini ziyarete gittiğimizde BÜYÜK CAMİMİZİN BAŞ HOCASI FAZLI LEKESİZ HOCAMIZ da vardı. FAZLI EFENDİ YASİN- İ ŞERİFİ okudu. Ziyaretten sonra arkadaşlardan biri AHMET EFENDİ HAZRETLERİ ne sordu ; “ ŞAKİR EFENDİ HAZRETLERİ ziyaretimizden haberdar mı ? “ AHMET EFENDİ HAZRETLERİ de “ haberdar, haberdar. Kabre vardığımızda yok idi, sonradan geldi. Kabrin başında bağdaş kurup oturdu. FAZLI EFENDi’ nin Kur’an-ı Kerîm tilavetini dinledi. Buyurdular.

Bugünkü anlatacaklarım bundan ibaret olup, haftaya kaldığımız yerden devam etmek üzere yazımı İBRAHİM ETHEM HAZRETLERİNİN bir kıssası ile bitiriyorum. Hepinize selamlar, saygılar, sevgiler

İBRAHİM ETHEM HAZRETLERİ VE KÖLE

İBRAHİM ETHEM HAZRETLERİ azat etmek için bir köle almıştır.

Köleye sordu;

Adın nedir?

Ne diye çağırırsanız odur. Efendim…

Ne yemek istersin?

Ne verirseniz onu yerim, efendim…

Ne iş yaparsın

Ne emrederseniz onu yaparım efendim.

Ne arzu edersiniz?

Kölenin arzusu olur mu efendim.

Efendinin dileği kölenin arzusudur…

Bu cevaplar karşısında İBRAHİM ETHEM HAZRETLERİ, hüngür hüngür ağlar ve kendisine şöyle der. ;

Be hey miskin, kulluğu bu köleden öğren. Sen hiç ömründe ALLAHÜ TEALAYA karşı böyle bir kul olabildin mi. ?