Hiç hayatımızda olmasa daha mı iyi olurdu diyorum bazı zamanlar. Bitmek tükenmek bilmeyen telefon görüşmeleri, peşe peşe gelen mesajlar ve dahası.
Kölesi olduğumuz bir elektronik cihazdan bahsediyorum. Artık 6 yaşından çocukta da 90 yaşındaki ihtiyarda da var en az bir tane.
Bazı zamanlar ringde nefessiz kalan boksör gibi oluyorum telefon karşısında. Onlarca telefon görüşmesi, mesajlar insanı hayattan koparıyor.
Bizim de unuttuğumuz, geri dönüş yapamadığımız, mesajlarına bakamadığımız insanlar oluyor. İstemeden de olsa oluyor abi, yalana gerek yok!
Mazeret mi bu durum, asla. Mesleğimin gereği iletişim, mümkün mertebe her telefonu yanıtlamak, geri dönüş yapmak, bir şekilde cevapsız bırakmamak zorundayım. En azından mesleğimin gereği olan iletişimle alakalı durumda tıkalı bir görüntü vermek çok da etik gelmiyor, uygun düşmüyor.
Hal böyle iken bir siyasetçiyi düşünemiyorum.
Bir Yozgat’ın sizi aradığını düşünün ki- şuan Yozgatlı sayın vekiller aynen bu durumdadır.
Tebrik ziyaretleri cabası. Genellikle tebrik ziyaretlerini biraz geciktiririm yoğunluğa katkı sağlamamak adına.
Dün Ankara’dan çok kıymetli bir hemşehrimizle, büyüğümüzle sohbetteyiz.
Söz milletvekillerinden açıldı,
- Seçimden sık sık önce arayıp soruyorlardı, şimdi arıyoruz bazılarına ulaşamıyoruz. Ya da ulaşamadıklarımız olacak mı merak ediyorum. Umarım hayal kırıklığına uğramayız.
Ankara’daki Yozgatlılar’ın bir problemi var efendim.
Ankara siyaseti zaten parçalı bulutlu olan, güç birliği yapamayan veya bir şekilde mevcudiyetini hissettiremeyen Yozgat kimliğini kolay lokma olarak görüyor.
Ankara milletvekillerinin seçimden sonra Yozgatlılar’a randevu noktasında çok da kapı aralamadığı bir gerçek.
Yozgat vekilleri de durumu, ‘zaten oy vermiyorlar’ şeklinde bir bakış açısı ile değerlendirir, kapılarını, telefonlarını kapatırsa ne olur?
Ankara’da yaşayan Yozgatlılar yıllarca bu durumu bir şekilde yaşamışlar.
Ortaya çıkan sonuç onları ne Ankaralı ne de Yozgatlı yapmış.
Yozgatlı’ının oy vereni vermeyeni olur mu?
Ya da Yozgatlı’nın partilisi partisizi olur mu?
Bizim insanımızın siyasi görüşü ne olursa olsun asla vatan haini değildir.
Siyasi görüşler inançlarda, vatan sevgilerinde olumsuz yönde bir tesire neden olmaz!
Yozgatlı’ya da bu anlamda ayrıştırmak çok büyük haksızlık olmaz mı?
Millete vekil olmanın bedelleri vardır!
Bir kere yorulmadan, acıkmadan, uyumadan her zaman iri, diri ve canlı olacaksınız.
Yüzünüz her daim Yozgatlı’ya dönük olacak.
Yozgatlı’yı gelir getiren bir müşteri gibi değil vefa gösterilmesi gereken hemşehri düsturu ile kabulleneceksiniz.
Nefsine ağır gelen en garip talepleri ile dinlemeyi, ciddiye almayı ve hayır olsa da yanıtınız en doğru şekilde vermeyi bileceksiniz.
Yozgatlı ‘hayır’ı sevmez ama insanları ‘hayırlar’la da silmez.
Şimdi telefonu kapatan gönlü kapalı siyasetçi olmaya heves eden varsa, evet 4-5 yılı kurtardınız, ama unutmayınız ki zaman çabuk geçer millet terazisi tez kurulur.
Ha bir de bu işin vebal yönü var ki, işte onun yorumunu ben bile yapamam.