Yüce peygamberimiz Hz Muhammed (s.a.v.)bir hadisi şerifinde, “Seyahat ediniz, şifa bulunuz” buyuruyor.
Bizim gençlik hülyamızda Ata topraklarına gitmek. Hep Esir Türkleri özler onların hür olması için dualar eder,toplantılar düzenler piyesler sikeçler izlerdik.


Cüneyt Arkın’ın baş rol oyuncusu olduğu “Güneş ne zaman doğacak” filmini defalarca izlerdik.
Aynı duygu ve düşüncelerle yetişen gönüldaşım, kardeşim Yozgatlı gurbetçi Berlin Nizami Alem Dergahının yöneticilerinden, BBP genel başkanı Mustafa Destici’nin Batı Avrupa danışmanı idealist gönül insanı Adem Karaca’nın organizesiyle Ecdat topraklarına grup gezisi düzenledi. Adem Karaca, Ata topraklarına yaptıkları gezi , ziyaretlerini ve intibalarını bize milli duygular içinde anlatı;
Evet seyahat, insanın ruhunu dinlendiren, görgüsünü arttıran, ufkunu genişleten en önemli eylemlerden bir tanesidir. Hele de ziyaret edilen yerler ata toprakları olunca insanın içini henüz daha gitmeden tatlı bir heyecan kaplıyor. Türkiye ve Avrupa’dan (Almanya, Polonya) dostlarımızla birlikte Kazakistan ve Özbekistan’a yaptığımız seyahatin her anı dolu dolu geçti denilse, kesinlikle mübalağa yapılmış olmaz. Organizasyon yöneticileri olarak her anın değerlendirilmesi için özel çaba harcadığımızı peşinen belirtmeliyiz. Turumuz, her ne kadar ata topraklarına düzenlediğimiz ikinci organizasyon olsa bile mazisi eskiye, 2019 yılına dayanıyor. O yıllardan biriktirdiğimiz tecrübeler vasıtasıyla dostlarımızın, misafirlerimizin dünyaya yayıldığımız coğrafyanın büyüleyici doğal güzelliklerini görmelerine, tarihi ve kültürel değerlerine dokunmalarına ve manevi iklimini teneffüs etmelerine vesile olabildiysek bu bizim en büyük bahtiyarlığımızdır. Organizasyonumuz sürecinde destekleriyle hep yanımızda olan Muhammadamin  To'xliyev kardeşime de bu vesileyle teşekkürlerimi arz ediyorum.


Turumuzun ilk ayağı Kazakistan’ın Türkistan şehri oldu. Türkistan şehrinin önemi, İslamiyet’in Anadolu’da mayalanmasına vesile olan Alperenlerin hocası, manevi mihmandarı Hoca Ahmet Yesevi hazretlerinin türbesinin burada olmasıdır. 300 km’lik otobüs yolculuğuyla ulaştığımız Türkistan şehri Kazakistan’ın tarihi ve kültürel değerlerinin küçük bir örneğini sundu bizlere. Ve burada bir gece konakladık. Türbe mimarisinin estetiğiyle mest olmanın yanı sıra Hoca Ahmet Yesevi hazretlerini ziyaret etmenin, manevi huzurunda nefislerimizle yüzleşmenin hoşluğu anlatılacak gibi değil. Ruhlarımızın kemalâtı için yaptığımız dualar eşliğinde vedalaştık Hoca Ahmet Yesevi hazretleriyle ve Taşkent’e geri döndük.
Kazakistan’dan sonra geldiğimiz Özbekistan’da sırasıyla Taşkent, Semerkant, Buhara ve Hive şehirlerini ziyaret ettik. Taşkent’in geniş caddeleri ve modern yapıları görülmeye değerdi. Khast Imam Kompleksi ile Chorsu Pazarı misafirlerimizin şehrin hem geleneksel dokusunu, hem de modern yüzünü görmelerini sağladı. Semerkant’a vardığımızda ise adeta zaman içinde bir yolculuğa çıktık. Registan Meydanı’nın ihtişamlı medreseleri, Şah-ı Zinde Kompleksi’nin renkli mozaikleri ve Gur-ı Emir Türbesi’nin tarihi atmosferinde hep birlikte büyülendik. İtikatta mezhep imamımız İmam Maturidi hazretlerinin kabrinde yine boyun kırdık ve ellerimizi Hüdaya kaldırarak arz-ı niyaz eyledik. Semerkant’ın ardından ver elini Buhara. İpek Yolu’nun önemli duraklarından biri olan bu şehrin dar sokaklarında gezmenin, geleneksel pazarında dolaşıp eski ticaret kültürünü bizzat yaşamanın keyfi bir başkaydı. Buradaki Kalyan Minare ve Kalyan Camii’nin muhteşem mimarisi doyulacak cinsten değil. Nakşibendi tarikatının manevi önderi Muhammed Bahauddin Nakşibendi hazretlerinin türbesi ise yine ruhlarımızın yıkandığı bir deryaydı, tefekkür ettik ve yine yüce Mevla’ya arz-ı niyaz eyledik. Turumuzun son durağı olan Hive şehri sanki bir antik şehir, bir açık hava müzesi hüviyetinde. Her köşe başından tarih fışkırıyor; dar sokakları, yapıların mimarisinin güzelliği ve Ichan-Kala İç Kalesi’yle tarih bugüne gelmiş gibi.
Bu seyahatimiz hepimize gösterdi ki, ata toprakları hem doğal güzellikleri, hem tarihi birikimi ve hem de manevi atmosferiyle sadece kitaplardan öğrenmeyle sınırlı kalınacak gibi değil, bizzat gidilip, yerinde görülüp, yaşanması gereken kıymetlerle dolu. Bu vesileyle şahsıma güvenerek organizasyonumuza katılan dostlarıma, misafirlerime tek tek teşekkürlerimi arz ediyorum.