Ankara Hacı Bayram Camii’nde temsili cuma namazında konuşan Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, “İslam, zinayı en büyük haramlardan kabul ediyor. Lutiliği, eşcinselliği lanetliyor. Nedir bunun hikmeti? Hastalıkları beraberinde getirmesi ve nesli çürütmesidir bunun hikmeti” ifadesini kullanmış, Ankara Barosu da, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın açıklamaları nedeniyle sözde kınama yayımlamıştı.

Sayın Erbaş’ı tenzih ederek, ben konuyu farklı pencereden ele alacağım. Bu tür ve buna benzer Ahlaki konularda Diyanetin tutumu ve Başkanlarının ne kadar geç kaldıklarını ve birçok ahlaki yozlaşmayı görmezden geldikleri de aşikâr değil midir? Ve bu tür önemli açıklamalar için çok geç kalmadılar mı?

İstanbul sözleşmesi diye bir ucubeye imza atanlar sözleşmenin içerisinde ki cinsiyet eşitliği ibaresini görmemiş olabilirler mi? Birçok din adamı yazarçizer bu yasaya sert tepkisini ortaya koyarken hiçbirinin de sesi duyulmamıştır.

Ankara barosunun Ahlaksız çıkışının cesaretini İstanbul sözleşmesinden alma ihtimali nedir? İki gün sonra yine aynı Ahlaksız baro biz İstanbul sözleşmesine bakarak bu metni yayınladık derlerse nasıl bir tutum alacaksınız inanın çok merak ediyorum.

Bu zamana kadar Diyanet ve Başkanlarını eleştirmiş biri olarak şunu açıkça ifade etmeliyim ki birçok dizi ve filmlerde aile yapımız ve dinimiz ayaklar altına alınırken, LGBT sapkınları eylem yaparken nedense Diyanet ve Başkanlarının sesi çıkmamıştır. Dinen ve Ahlaken çok yozlaştığımız açıkça ortadadır.

Ankara İzmir gibi ahlaksız baroların ve buna benzer yapıların neden lagv edilmedikleri de düşündürücüdür. Bu tür yapılara sessiz kaldıkça bunlar daha çok azmaya ve bütün değerlerimizi ayaklar altına almaya devam edeceklerdir. Bu tür yapılara gerekli yasal düzenlemeler ile hadleri bildirilmelidir.

Sayın Erbaş’ı bu çıkışından ve cesaretinden dolayı tebrik ederim inşallah buna benzer çıkışları devam eder.

Sağlıcakla kalın. Evde kalın