Rahmetli babaannem kızım girdiysen çıkmayacaksın, çıktıysan bir daha girmeyeceksin derdi. Evlilik, kutsal bir kurumdu ve kolay yıkılmazdı. Babaannem evlenmeden önce Yozgat Çatak Mahallesi’nde ikamet ediyormuş. Dedem rahmetlinin ailesi dünür olup istemişler, evlenip Eskipazar Mahallesi’ne gelin olarak gelmiş. Eskiden ailenin bütün fertleri bir çatı altında yaşadığı dönemlerde, elti, kayın, görümce, kayınvalide, dip kaynana….
… Babaannem iki çocuk sahibi olduktan sonra, günlerden bir gün dedemle tartışmış. Babamı ve amcamı ellerinden tutarak, o zamanlar Yozgatlı hanımların genellikle kahverengi, etrafında desen olarak bir çizgi ile çevrilmiş, yünlü kumaştan atkıları olurdu. Hemen hemen her kadın kıyafetini giyer, mahalle arasına komşu ziyareti, fazla uzak olmayan evlere atkısını üzerine alır, baş bölgesini sarar iki eliyle içten kavrayıp ağız bölgesinde sıkıca tutarak bu şekilde sokağa çıkarlarlardı. Kendilerini namahremden bu şekilde gizliyorlardı. Atkısını da başına sarıp annesinin evinin yolunu tutar. Annesi kapıda karşılar yavrum hoş geldin der ve eve alır. Bakar ki kızı, ağlamalı gözleri kızarmış, mutsuz bir halde. Kızım ne oldu diye sorar. Babaannem durumu anlatır. Anne der, birkaç gün kalıp tekrar döneyim eve. Annesi, hayır kızım der! Olmaz, çocuklarını bırakalım kayınvalidene sen burada kal. Babaannem olmaz anne der. Annesi, babaanneme der ki; eğer evden çıkarsan bir daha girmeyeceksin. Burada evine küsüp bir gece yatarsan, bir daha dönüşü olmaz. Ya bugün gitmemek üzere burada kalacak, ya da evine döneceksin. Daha sonra babaannem bir süre annesiyle oturup derdini anlattıktan sonra, annesinden almış olduğu öğütlerle evinin, iki yavrusunun elinden tutarak Mahallesi’nden Eskipazar Mahallesi’ne doğru yola koyulur. Babaannem, her zaman “girdiysen çıkmak, çıktıysan girmek olmaz”derdi. Bu sözün anlamı çok büyüktür. İçinde çok şey barındırıyor ve çok şey öğretiyordu. Birincisi ve en önemlisi sabretmeyi bilmek, fedakarlık, güç, azim, ailenin önemi ve çocuk kavramı. Eğer bu çocukları dünyaya getirdiysen her konuda kendini ön plana almayı unutacak ufak tefek olayları büyütmeyip, görev ve sorumluluklarını bileceksin. Çalışkan ve düzgün karakterli olacaksın. Sana ve kişiliğine hazmedilmeyecek büyük zararlar verilmediği müddetce ufak tefek konuları büyüterek yuva yıkmayacaksın. Çocuklarının geleceğini düşüneceksin, onları anne ve babayla birlikte sağlıklı bir şekilde büyümüş evlatlar olarak topluma kazandıracaksın. Bu durumda iki tarafa da büyük görevler düşmektedir erkek ya da kadın fark etmez birbirimize saygılı, birbirimizin haklarına, isteklerine saygı duyan zor zamanlarında yardım eden, iki tarafta birbirlerini sadece ihtiyaçlarını karşılayacak iki insan olarak düşünmeden, sevgi, birliktelik ve aile kavramını yaşatmak için bir arada olduklarının bilincinde olan bireyler olarak evliliği sonuna kadar yürütmek zorunda olduğunu bilmek zorundadır. Babaannemi çok özledim.. nur içinde yatsın..