Seçim öncesi ortaya atılan yaygaralar şöyle sıralanıyordu:

- Zamlar peş peşe gelecek.

- Döviz iki katına çıkacak.

- Altın rekor kıracak.

- Yarın ne olacağı belli değil, sakın yatırım yapmayın.

Eğer biraz daha bu yollara sapılırsa (sosyal medya üzerinden devam edenler oluyor), ülkede kaos çıkacak, terör hakim olacak diyecek niyet sahipleri var!

İçinde bulunduğumuz dünya, özellikle coğrafyamız, maalesef yaşananlar itibarıyla çok da umut verici görünmüyor. Ancak, siyasetin ötesinde, öylesine güçlü bir millet iradesine sahibiz ki, bu irade devletin temelini sağlamlaştırıyor. Millet olma şuuru, etrafımız ateş çemberi olurken koruma kalkanı görevi üstleniyor.

Etrafımızda yaşananlar ve dünyanın içinde bulunduğu buhranlı süreci fırsat bilenler, her seçim öncesi senaryolarına yenilerini ekliyorlar. Belediyelerin çeşitlendiği, el değiştirdiği, siyasetin yeni bir yol ayrımında, yeni bir kader çizgisine evrildiği bu dönemde de, belirsizlik tohumları üzerinden milli ve manevi bütünlüğümüze, özellikle ekonomik yapıya zarar vermek isteyen cenahlar var.

İnsanlar, oluşturulan karanlık algı operasyonları yüzünden, bırakın yatırımı, para sirkülasyonunu evinden dışarı çıkarmak istemiyor. İnşaatçı arkadaşıma soruyorum, “Yeni program yok, belirsizlik içinde parayı faize yatırmak en iyisi” diyor.

“Faiz ama…” diyorum, o ise gözüme bakıyor, sanki destek bekler gibi.

Dünyanın sayılarla ortaya koyduğu gerçekleri kabul eden insanlığımız, maalesef ülkemizin manevi zenginlikleriyle şekillenen kader çizgisine çok da ilgi göstermiyor. Ya da inanmıyor, inanmak istemiyor.

İyi ama sayıların bir dili varsa, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin de kendine has gerçekleri var. Derin tarihi, yaşanmışlıkları ve muhteşem bir millet iradesine sahip olmamıza rağmen, hakikatleri çağın getirdiği sayılar üzerinden arıyoruz.

Elbette ki sayıları yok sayamayız; ancak, Müslüman Türk'ün hakikatlerinin ötesinde, sadece sayılardan medet ummak da pek mantıklı gelmiyor.

Seçim oldu, bayramın ikinci gününe geçtik. Seçim öncesi “Seçim bitsin” diyenler, sonrasında “ Bayram sonrasını bekleyin” demeye başladı. Herkesin siyasetçi, herkesin ekonomist olduğu ülkemizde, felaket senaryoları üzerinden yürütülen varsayımları kabul etmek çağın modern adamı olmak, onun ötesinde hakikatler üzerinden konuşmak yandaşlık oluyor!

Meseleyi siyasi eksenden değerlendirenler, özellikle ülkemizde kaos çıkarmak isteyenlerin terör gücünün yetersiz kalmasından dolayı siyasi silahla ve özellikle ekonomik silahlarla operasyona kalkışıyor olmasını görmezden geliyor.

Bayramdan sonra ne olur?

Batar mıyız?

Biter miyiz?

Yiter miyiz?

Bırakın felaket senaryolarını, millet sandıkta seçimini yaptı kimse felaket senaryosu üzerinden kaderimizi seçmeye kalkmasın!