“. Eğer Dünya’yı değiştirmeyi amaçlıyorsan, önce kendini değiştir.” Şaman öğüdü
Ülkemizin zengin sözlü halk kültürüne bir halk okulu görevi olarak hizmet veren salkım söğütlerin altında toplanan insanlarımız , dertleşerek söyleşirler, kaynaşırlar. Böyle bir söğüt altı sohbetinde ,Oğulcuk Köyü’nde Hacı Yusuf amca şöyle demiş: " Burnu bulut çizenler, elifi mertek sananlar,yalan söze kananlar,yanlışlarını doğru sananlar,ağaç dikmeyip ağaç kesenler,nefes darlığı çekenler,düşünce ve duygu fakirleri gelip söğüt altı sohbetlerini dinlesinler; " Eski çamların nasıl bardak olduğunu ve ardıç kadı, çam müftü" sözlerinin derinliklerini öğrensinler..."!
Binlerce dileğin yer aldığı " DİLEK AĞAÇLARI" nı anlasınlar. Ağaçların da dili var, çiçekleri kuşlarda şarkı, şairde şiir olur. Meyveleri yiyenler hayat bulur.İnsan ve ağaç birlikte doğar. Doğan her çocuk adına bir ağaç dikilmesi, geleneğimizde vardır.Ağaç keserek değil, ağaç dikerek yoluna gidenler yorulmazlar, yorulsalar da yorgunluklarını bir ağacın altında çıkarabilirler. Ağaçlar, hayat ve insan bütünleşmiş ve kaynaşmıştır.Yıldızlar, renkler,su, dağlar, Ağaçlar ve güller üzerine çok sayıda şiir, türkü, masal, destan, şarkı ve halk deyişi bulunmakta.
Veysel ustanın gizli sırlarını döktüğü, seslerini turnalardan alan sazı bahçedeki dut ağacından yapılmıştır:
"Bahçede dut iken bilmezdin sazı,/Bülbül konar mıydı dalına bazı,
Hangi kuştan aldın sen bu avazı,/Söyle doğrusunu gel inkâr etme.
Musa'nın sihirli asası da ağaçtandır...!”
Mitolojide ağaçlar üzerine sayısız anlatılar ve halkımız arasında söylenceler bulunmaktadır.
Uygur ve Altay Türkleri arasında ağaçlara inanma geleneği de bulunmaktadır.
Ağaçlardan, çiçeklerden ve meyvelerden alınacak çok dersler var. Öfkelenenler bu konularda biraz kitap okumalı, ders çıkarmalı ve değerli şair Mehmet Emin Yurdakul'un SAKIN KESME şiirini okumalıdır.
"Ey hemşeri, sakın kesme ! yaş ağaca balta vuran el onmaz..."
Bütün bunlara rağmen Oğulcuk koruluğuna otuz yıl önce dikilmesini sağladığımız,ödül alan ve boy atan 35 güzelim çam ağacı, elektrik hattına zarar verir diye yakın tarihte kesildi.Yürekler acısı. ÇEDAŞ bu günlerde bunları yenilemelidir…
Eğitim tarihimizin ,irfan ordumuzun anıt ismi Prof.Dr.Yahya Akyüz,şöyle demekte:
BİR AĞAÇ DA SEN DİK
"Kulak ver dinle, bak ne söyler bize şu güzel ve bilge papağan?
Papağan der ki:
Doğayı sen bozdun, onu sömürdün,/ Bununla da övündün,/Bununla da övündün ey insan!
Dünya elden gidiyor gidiyor, farkında mısın?/Yoksa sen derin uykularda mısın?
Doğada renk kalmadı, göller çöl oldu,/Başını kaldır da bak,bize neler neler oldu!
Çevreciler ağaç diker,önlem olur taşkına,/Bir ağaç da sen dik torunların aşkına,
Varsa eğer hâlâ bir kurtuluş yolu ,/Durma koş,ara bul,uygula onu,
Felaketler kapımıza dayandı,inan,
Belki kurtuluruz,yeter ki sen uyan ve aklını kullan.”
Eylemsizliğin bedelini ,doğaya, çevreye, iklime ve insana karşı duyarsızlığın sonuçlarını,bu şiirde görmekteyiz. Dün-bugün ve yarın bağlantısını anlatan halk sözü unutulmamalıdır:
"Ataları koruk üzüm yemişler,evlatlarının dişleri kamaşmış!"
Bu şiir, 11.11.2019 günü yurt genelinde başlatılan ve her yıl aynı tarihte tekrar edilecek olan , “BİR FİDAN DA SEN DİK” ulusal kampanyada, tüm okullarda ve fidan dikim alanlarında öğrenciler tarafından okunmalıdır. Doğa ve insane birbirini tamamlar.
Ağaç hayattır ,hayat ağaçla anlatılır, ağaç yaşamın ,insanın ve tarihin simgesi ve nefesidir.BİR AĞAÇ DİK…