Türk milleti sandığa gitti, demokratik hakkını kullandı ve bir anlamda kaderini tayin edebilme adına kendine tanınan iradeyi sürece yansıtmış oldu.
Birinci tur seçimlerinin kıl payı netleşmediği sürecin hemen ertesi günü Türkiye'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ismi üzerinde ciddi bir algı oluştu.
İlk seçimin gerginliği, stresi gitmiş yerine 24 saat içinde seçimi kazanması garanti gözü ile bakılan bir isim çıkmıştı.
Siyaset böylesine değişken, duygusal ve çabuk etkilenen bir mekanizma.
İkinci tur seçimlerinde ortaya çıkan sonuç aslında bu duygusallığın yansıması.
İlk turda kamuoyunda nasıl bir algı vardı hatırlayalım:
- Artık gitmesi gereken bir Cumhurbaşkanı,
- Yorgun bir siyasi mekanizma,
- İktidarı değil yenilik isteyen genç seçmen kitlesi karşısında gelecek sunamayan siyasi cenah,
- Ekonomik yorgunlukların altında daha da yorulmuş bir lider,
- Deprem mücadelesine aranan taze iktidar modeli.
Bu ve benzeri söylemlerin yanına ittifak partilerinin ortaya koyduğu duruş, kamuoyunda ‘bu kez iktidar gidiyor, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan gidiyor’ söylemlerine hayat verdi.
Bir ara AK Parti oyları yüzde 30’larda, Sayın Cumhurbaşkanının oyları ise yüzde 41-42’lerde gösteriliyordu.
AK Parti taraftarları, hatta yöneticileri dahi böylesine bir algının içinde neredeyse artık kaderini bekler hale geldi.
TBMM’deki AK Parti çoğunluğunu dahi gözden çıkarmış, Cumhurbaşkanlığı makamından başkasını düşünmeyen söylemlerden medet uman ve bunu da yaygınlaştırarak farkında olmadan kendi muhalefetini oluşturan AK Parti vardı!
Bu durum ne zamana kadar devam etti.
Bugüne kadar hiç seçim kaybetmemiş, bir şekilde sayısal çoğunluğu elinde bulundurmuş olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan seçim sürecini başlatıncaya kadar ...
Öylesine katılaşmış bir algı oluşmuştu ki, Erdoğan’ın ortaya koyduğu seçim vizyonu dahi yetersizlikle sorgulanır olmaya başlamıştı.
Sanatçıların direk taraf olacak söylemleri alaylı ifadelerle dile getiriyor olması, ticaret hayatının kriz söylemlerinden iktidara net ifadelerle yüklenmesi, AK Parti’nin kendi içinde yeni lider arayışlarına girecek kadar umutsuz duruşu yaşanan durumun yansımalarından bazıları.
Ve geldiğimiz noktada ikinci turda da olsa seçim kazanan bir Recep Tayyip Erdoğan ve TBMM çoğunluğunu elinde bulunduran AK Parti gerçeği var karşımızda.
Ne oldu da durumlar bu hale geldi.
Adaylar, vekiller, teşkilatlar ve dahi mensuplarına tılsımlı bir el dokundu ve atmosfer değişti mi dersiniz?
Yoksa Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın iddiası, vizyonu ve bitmek bilmeyen mücadele kabiliyeti mi?
Geride bıraktığımız gösterdi ki, hala bir Recep Tayyip Erdoğan rüzgarı var!
Hala inancını yitirmemiş, tek başına bu inancı tüm teşkilatlarına ve ekibine aşılayabilen irade.
Artık adına ne derseniz.
Seçim kaybedilmiş olsaydı eminim neler neler konuşacak insan modelleri çıkardı karşımıza.
Bir seçim daha Recep Tayyip Erdoğan ismine millet iradesini hediye etti.
Bundan sonraki sürecin birlik ve beraberlik içinde Türkiye’nin 100’üncü yılına emin adımlarla yürüyen bir vizyon oluşturmasından en tabi ne temenni edilebilir ki!
Hayırlı olsun, konuşacaklarımız, anlatacaklarımız, Yozgat özelinde mercek tutacağımız konuları istifledik duruyor.