Sanatın, sporun, sanat severin, renkli dünyaların şehri Yozgat!
Hangi şehir var ki, dağlarında kayak yapılsın, hangi şehir var ki cirit atsın tay üstündeki yağız Bozok yiğitleri.
Hangi şehir var ki pehlivanları dünyanın altını üstüne getirsin, şairleri-yazarları unutulmaz kelimelerin kaynağı olsun!
Hangi şehir var ki, ünlü gazetecileri ülke gündemine işaret koysun, hangi şehir var ki (sanata bulaşmasa da) ülkenin yönetiminde orkestra şefi olsun.
Hangi şehir var ki tiyatrolar, sinemalar, açık hava buluşmaları, çamlık serinliğindeki yaz etkinliklerinde bir araya gelsin.
Şehrin geçmişine dair sanatı, sporu, sanatçıyı, sanata sevdalı insanları yazabilecek kadar daha derin bilgiye sahip olmayı, hatta o dönemleri yaşamayı inanın çok isterdim.
Meslek hayatımın mihenk taşlarından merhum ağabeyim Hüseyin Ayhan Köylüoğlu’nun mekanı cennet annesi Şahinde Teyze ile sık sık geçmişi yad eder, o günlerden bu günlere gelemeyen o muazzam Yozgat kültüründen bahsederdik.
Onu dinlerken hayal eder, rüyalarda yaşamaya çalışırdım.
Yarım asra ulaşan yaşına rağmen hala hamam kültürüne sahip, gazete okumak gibi olağanüstü bir alışkanlığı olan, ahir ömrünü sinema, tiyatro ve Yozgat’ın şehir kültürünün tam ortasında yaşamış bir değerdi.
Ondan ve oğlundan dinlediklerimle bu günkü Yozgat’a dair bir kıyas yapmaya kalksak emin olun ne denli fakir, nedenli soyutlanmış ve zamanı acımasızca öldüren insanlar olduğumuzu anlardık!
Yozgat Bozok Üniversitesi,
Yozgat Belediyesi,
Yozgat Valiliği,
Yozgat’ta özel tiyatro topluluklarının bazı etkinlikleri olmasa ne yapardık acaba?
Meslek hayatımda insanların nefes almasını sağlayan sosyal etlikleri görmezden gelen, anlamsız ve boşa geçmiş zaman diliminden değerlendiren yöneticilere şahitlik ettim.
Bugün şehrin kalbinde bir futbol stadyumu sorunu yaşıyorsak emin olun onun arkasında da ‘ne gerek var’ zihniyeti yatıyor.
Bugünden yarını görmeyen, göremeyen bazı yöneticilerimizin zaten başarısız olan bir futbol takımı için değer mi mantığından -mantıksızlığından- başka bir şey değil yaşananlar. Bu zihniyet, şehrin kalbinde bir mezbelelik oluşturduğu gibi devletin tasarruf tedbirleri ile toparlanma hamlesi başlattığı bir dönemde millet kasasını bile isteye zarara uğrattı.
Yozgat Bozok Şehir Stadyumu’nun akıbetini merak edenler için az önceki açıklama fazlasıyla yeter inanın!
Defalarca kez ifade ettim yine tekrarlıyorum;
Yozgat’ın işe, aşa, devasa fabrikalara değil evvela mutlu olmaya, tebessüm etmeye, kaybettiği umutlarını, ya da bir şekilde unuttuğu, bir yerde küllenen heyecanlarını yeniden alevlendirmeye ihtiyacı var!
Yozgat’ın üzerinde rengarenk gök kuşağı belirdiğinde neler hissediyorsunuz!
Gök yüzüne baktığınızda o renklerin kalbinize düştüğünü hissetmiyor musunuz?
Bu şehrin sanata, spora, insanları bir araya getirecek, toplumsal duygu paylaşımına etki edecek organizasyonlara ihtiyacı var!
Şehrimizin renkleri solmasın, renkleri birlikte çoğaltalım, toplumsam paylaşımdan kastım siyasi meydan mitingleri asla olmasın.