Ne yazık ki beyhude harcadığımız bir ömür ve yaşam bazen bizi pişmanlığa götürebiliyor. En sevdiğimiz yavrularımız başı boş ve sorumsuz yaşam içerisinde debelenip duruyorlar. Her şeye kayıtsız kalıp ahlaki değerleri önemsemeden yaşamaya çalışıyorlar. Öğüt, nasihat, insanca bir yaşam onlar İçin bir anlam ifade etmeye biliyor. En küçük bir uyarmada “Sana ne hayat benim hayatım sen benim hayatıma karışamazsın!” deyip karşı çıkıyorlar. Biraz daha fazla sıkıştırınca evden kaçıyorlar. Sözün özü daha ileri giderseniz size acı ders bir ders veriyorlar.
Mal- mülk servet değil çocuklarımıza bırakabileceğiniz en değerli miras; güzel ahlak ve insanca bir yaşam olmalıdır. “Edep bir tâc imiş nûr-i Hudâ'dan, giy ol tâcı emîn ol her belâdan.” Hz. Peygamber (sav) buyuruyor ki: "Bir baba çocuğuna güzel ahlaktan daha üstün bir miras bırakamaz”.
Cenab-ı Hak da Ku’anı Kerim’inde buyuruyor ki : “Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun.” Peygamberimiz de: “Bir baba evladına iyi bir terbiyeden daha güzel bir miras bırakamaz” (Tirmizi) buyurur.
Bir kişiden güzel ahlakı, namusu, şerefi, haysiyeti, onuru ve insani değerleri alırsanız geriye ne kalır?Garip bir yaratık. Yani biyolojik bir varlık. Hayvani hislerini tatmin etmeye çalışan bir mahluk! Allah kimseyi de bu duruma düşürmesin.
Aslında hiç kimse hayat benim hayatım istediğim gibi yaşarım deme hakkına sahip değildir. Çünkü onu yaratan Allah ona bir görev ve sorumluluk vermiştir: İnsanca yaşamak: “İnsan, başıboş bırakılacağını ve yaptıklarından hesâba çekilmeyeceğini mi sanıyor?”(Kıyamet Suresi Ayet,36) Ayetinde ifade edildiği gibi bir sorumluluğu ve görevi vardır. Hayatı ve bu bedeni size bahşeden Yüce Allah bunu emanet olarak vermiş; onun hesabını da soracağını bildirmiştir...
Geleceğimizi düşünerek yarınlarımız için mal- para, Servet biriktirmek ve iyi bir meslek kazanmak için yoğun çaba sarfediyoruz. Evlatlarımız İçin de böyle bir gayretin içinde oluyoruz...
Aslında insan İçin en büyük hazine (miras): “İman ve güzel ahlaktır!” “İmansız olan beden paslı yürek sinede yüktür”. Elhamdüllah Müslüman bir ülkede ve Müslüman bir ana babadan dünyaya gelmişiz; bundan daha güzel bir miras ne olabilir ki? Bize düşen de bu güzelliği ailece devam ettirmenin gayretinde olmak.
Ne yazık ki başıboş ve sorumsuz bir gençlik-nesil yetiştiriyoruz. Sokağın verdiği çok acı bir ders var üzerlerinde. Çocuklarımız ahlaki ve imani değerlerden yoksun kalıyorlar. Edep ve hayayı hiçe sayan bir genç gördüğümüzde hepimiz hayıflanıyoruz. Namus, şeref, haysiyet, onur ve ahlaki değerleri arıyoruz. Nasihat dinlemez, nasihata ihtiyacı olmayan bir gençlikle karşı karşıyayız dersek (bir çoğu için) yanlış ifade etmiş olmam sanıyorum.
Bu gidiş nereye ey insan oğlu ? diye sorası geliyor. Bazen de: Ey insanoğlu aslına dön sorumluluğunu unutma; demek istiyor. Öyle değil mi? Onun için diyoruz ki: çocuklarımıza bırakacağınız en güzel ve en anlamlı miras güzel ahlak ve iman cevheri olmalıdır. Yavrularınızı bu cevherden- bu zenginlikten yoksun bırakmayalım !... Sokağın keşmekeşliğine teslim etmeyelim. Sosyal medya denilen bataklığa onları gömmeyin. En güzel giysi olan edep, haya ve terbiye ile onları donatıp insan olduklarını hissettirin!...Şeytani ve hayvani hislerin esiri yapmayınız ki iki cihanda da mutlu ve mesut olasınız. Türk ve Müslüman olarak yetişmeleri için gayret ve çaba gösteriniz çünkü en büyük servet işte budur.