Seyyid Ahmet Arvâsî, İslâm parantezindeki Türk Milliyetçiliği’nin husûsî adını “İ’lây-ı Kelimetullah için Nizâm-ı Âlem Ülküsü” diye tavsif eden, fikriyatımızı bu doğrultuda tebellür ettiren,  “izm”lerin ya da şahısların putlaştırılmasına şiddetle karşı çıkan, yanlış ölçülere sahip olmamızı önleyerek zihinlere vurulmak istenen prangaları söken ve ufkumuzu aydınlatan gerçek bir münevver, îmanlı bir mefkûre adamıydı.  Rahmetli Arvâsî Hoca; mükemmel şahsiyeti, şahsiyetinden kaynaklanan ölçülü tavrı, tevazuu, yüksek ideâli, düşünce dünyası, ilmi, asâleti, ahlâkı ve inancıyla, düşünce hayatımızda derin izler bırakan büyük bir âlimdi. O, çölleşen tefekkür dünyamıza hayat veren, çoraklaşmış gönüllerimizi suya kavuşturan bir fikir vâhasıydı.  O; “Türk-İslam Ülküsü” adlı 3 ciltlik kitabıyla ülkücü hareketin anayasasını yazan,  tarihe, beşeriyetin hâfızasına ve Türk milliyetçilerinin gönlüne silinmez harflerle yazılan büyük bir mütefekkirdi. O, Ülkücü Hareketin fikri temellerini İslâmî ölçülere göre şekillendiren ve yönlendiren çok önemli fikir adamlarından birisiydi.
           Seyyid Ahmet Arvâsî, yaşadığını yazan, yazdığını yaşayan, inandığını söyleyen, söylediğinin arkasında duran bir münevver olan Seyyid Ahmet Arvâsî,  örnek bir Alp-Erendi. O, 56 yıllık kısa ömrüne çok büyük hizmetler sığdıran gerçek bir âlim, sâlih bir mü’min, müstesnâ bir insandı. O; sıradan bir kişi değildi, ender yetişen kelimenin kâmil mânâsıyla tam bir muallimdi. O, bütün hayatını İslâm Dîni’ne ve bu hak dîne 1000 yıllık hizmetiyle şereflenen Türk Milleti’ne adamış, mükemmel bir eğitimci, farklı bir yazar, ufku geniş bir erbâb-ı kalemdi. O; bilge bir dervişti, yokluğu çok fazla hissedilen bir gönül adamıydı. O, İslâm Âlemi’nin geçirdiği buhran ve bunalımların, düştüğü zelil durumların sebeplerini ve çarelerini gösteren, bu uğurda bir ömür harcayan gerçek bir mücâhitti.  O, “Sahâbe-i Kiram’dan sonra İslâm’a en büyük hizmeti Türk Milleti yapmıştır” diyen, “Yıldızlı göklerde dolaşan Hilâl’in mahzun olmasına” gönlü aslâ razı olmayan, “İslâm’ın basiretini ve Türk’ün haysiyetini” temsil eden tam bir karakter âbidesiydi. O, asırlardır İslâm sancağını taşımayı kendisine vazife bilen, İ’lây-ı Kelimetullah için Nizâm-ı Alem Ülküsü’nü gâye edinen Türk Milleti’nin yetiştirdiği gönül ordusunun nurânî halkalarından birisiydi.
     Seyyid Ahmet Arvâsî; Mekke’de doğan, Medîne’de devlet hâline gelen, risâlet ve nübüvvetin nûruyla  insanlığı îman çağına eriştirerek, cehâletin girdabında debelenen beşeriyeti medeniyetin  en üst seviyesine çıkaran Yüce İslâm Dîni’yle; Türkistan’da tarih sahnesine çıkan, “Mekke’nin tevhid nûruyla” yıkanan,  mefkûresini cihad ruhuyla taçlandıran ve  Anadolu’da  “Ufukların Efendisi” bir cihan devleti kuran Aziz Türk Milleti’nin  İlâhî kader  çizgisindeki   kesişme noktalarından feyz  ve ilhâm alan bir ilim, fikir, düşünce, îman ve aksiyon  adamıydı. 
     Arvâsî Hoca, Allahü Teâlâ’nın Kur’ân-ı Kerim’de “..Ey Ehl-i Beyt, Allah sizden her türlü kiri giderip, sizi tertemiz yapmak istiyor..” (Ahzâb, 33/33) şeklinde belirttiği Muhammedî ahlâk ve sâlih îmanla bezenmiş “Nur Nesli”nden, yâni Ehl-i Beyt’tendir… Seyyid Ahmet Arvâsî, 15 Şubat 1932 Pazartesi günü Doğubeyazıt ilçesinde doğar. Aslen Van’ın Bahçesaray ilçesine bağlı Arvas (Doğanyayla) köyündendir. 
1952 yılında Öğretmen Okulu’nu bitirir ve Konya’nın Doğanbeyli Kasabasına ilkokul öğretmeni olarak tâyin edilir. Üç yıllık ilkokul öğretmenliğinden sonra askerliğini yedek subay olarak yapar ve 1958 yılında Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Pedagoji Bölümü’nden mezun olur.