Monşer: Bu gün çok üzgünüm, bana dokunma.
Odgurmuş: Hayırdır Sayın Monşer, 6 lı masa genel başkanınızı Cumhurbaşkanı adayı olarak kabul etmediler mi ona mı üzgünsünüz?
Monşer: Yok o konu değil. Bizim genel Başkan ne eder eder mutlaka 6 lı masaya kendisini kabul ettirir.
Odgurmuş: O zaman nedir mesele halka açıklanan sonsuz vaatlerle ilgili bir kaygınız mı var?
Monşer: Yok o da değil. O konular eminim yukarıda halledilir. Fakat benim kaygım genel merkeze ve genel başkanımıza ayak uyduramayan teşkilatlarımızın durumudur. Bu beni üzüyor.
Geçenlerde o büyük ilimizde bir il kongresi yapıldı. Fakat o ne! Genel başkanımızın kaygılarında ne kadar haklı çıktığını gördük. Bu zihniyetle orada 'da partimizin birlik ve beraberliği sağlayamayacağı ilgili iyi zatların yaptıkları komitacılıklarından zaten beliydi. Ve yanılmadık.
Genel Başkanımızın önerdiği birleştirici il başkan adayına karşı olumsuz tutumlarıyla hem Sayın Genel başkanımızın isteğini reddettiler hemde ilde partimizin kazanacağı ivmeye en büyük zararı verdiler. Bölünmüş vasat bir yönetimle seçimlere gideceğiz. Allah yardımcımız olsun.
Odgurmuş: Allah Allah siz neler söylüyorsunuz. Bu konular sizin partinizde mi yaşanıyor. Ülkenin 4. Büyük ilinde böyle şeyler yaşanıyorsa, acaba diğer illerde neler yaşanıyor?
Monşer: Hatta daha da ileri giderek ifade etmeliyim ki; Genel kuruldaki konuşmaların hiç birinde partimizin Türkiye vizyonunu göremedik. Kendilerinden olmayan yani komitacılıklarını tasvip etmeyen herkesi nasıl dışladıklarına şahit olduk.
Odgurmuş: Sayın Monşer siz partinizi ve siyasetinizi dikensiz gül bahçesi mi sanıyordunuz. Daha durun bakalım ne ayak oyunları ile karşılaşacak ve hayretler içinde kalacaksınız.
Monşer: Sözümü kesme. Çok dertliyim, çok üzgünüm. Körler sağırlar birbirini ağırlar sözünde olduğu gibi birbirlerine yaptıkları güzellemelerle geçen, heyecanın, vizyonun olmadığı vasat bir kongre oldu. Hizipçiliği bekliyorduk. Ancak bu kadar pervasızlaşabileceklerine doğrusu ihtimal vermemiştim.
Odgurmuş: Ne körü, ne sağırı neler de oluyormuş bu iyiler! Arasında?
Monşer: Sözümü kesme dedim. Daha çok söyleyeceklerim var. Dedik ya bu arkadaşlarımız birleştirici olamaz. Ego tatmininin zirve yaptığı siyasetin bile yerlerde dolaştığı iyi parti ruhuna uymayan bir kongre yaşadık. Ellerinde gelse ne protokole ne salona kendilerinden olmayanları almayacak kadar bağnazlaştıklarına, militanlaştıklarına üzülerek şahit olduk.
Odgurmuş: Hâlbuki siz bu partiyi kurarken büyük hayaller ve büyük idealler ortaya koymuş, olmadık şeyler istemiş, olmadık ve olması mümkün olmayan hayallerle kurmuştunuz. Şimdi sizden neler duyuyorum.
Monşer: Olurmu kardeşim, en basitinden salondaki slayt görsellerinde partimizin Genel başkanı değil bir önceki dönem il başkanının yoğun egoya dayalı içi boş propagandasının öne çıkarılması çok ama çok düşündürücüydü. Konuşma süreleri uzadıkça uzadı asıl yarışan adaylara ve bizlere konuşma süresi bırakılmadı.
Odgurmuş: Demek size konuşma vermediler. O zaman bir iş yaparken de size bir şey sormuyorlar. Kararları hep kapalı kapılar ardında kendileri alıyorlar ve kendileri uyguluyorlar öyle mi? Çok şaşırtıcı.
Monşer: Hatta partimizin kurucular kurulu üyesi olarak anons edilmemem, protokolde adımın yazılı olmaması ve bir il başkan yardımcısının protokolden beni kaldırmaya kalkması gibi bir terbiyesizliğin gerçekleşmesi komitacılığın ve seviyenin ne kadar diplere düştüğünü de gösteriyor. Oysa bizler Hoca Ahmet Yesevi sevgisiyle partimizi kurmuştuk.
Odgurmuş: Demek siz Hoca Ahmet Yesevi sevgisiyle partinizi kurdunuz. Bana göre bu görüşler partinize değilde sanki sizin şahsi görüşleriniz gibi geldi.
Monşer: Diğer yandan kurucular Kurulu üyesi ve kurucu il başkanı arkadaşlara itiraz sonucu kısa bir konuşma hakkının verilmesi, benim konuşma isteğimin de reddedilmesi kongrenin körler sağırlar hikâyesine döndüğünün göstergesi oldu.
Odgurmuş: Demek körler ve sağırlar hikâyesi.
Monşer: Bu hizipçilik ile delege listelerin de affedilmeyecek hatalara devam edildi. Bir önceki il başkanıyla başlayan hizipleşme ve kendisini desteklemeyen ilçelerle savaş maalesef yeni dönemde de devam edeceğe benziyor.
Üst kurul delegeliğine bazı ilçe başkanlarımız yazılmıyor. Peki, il başkanı ve ekibi bu ilçelerle hangi moral ve motivasyon ile birlik ve beraberliği sağlayacaktır?
Odgurmuş: Geçmiş dönem il başkanının teşkilatları adeta karpuz gibi ikiye bölme birçok ilçe başkanını üst kurula yazmaması beylerde geleneğe dönüştü. Bu siklet bu yükü taşıyamaz beyler.
Monşer: Önce dışlayacaksınız, aşağılayacaksınız sonra birlik ve beraberlik. Öylemi? Bazı örnek ilçe başkanlarımız. Ama onlar üst kurul delegeliğine yazılmıyor. Hani tüm ilçeleri kucaklayacaktınız?
Böylesi bir ayrıştırmayı yapıyorsunuz diyorduk. Demek ki az bile söylemişiz. Nezaketten de olsa bütün ilçe başkanları yazılmalıydı.
Odgurmuş: Demek hem üst çiziyorlar, demek, ileri gidenlere çizik atıyorlar. Siz hani bunlar olmasın diye buralara göçüp gelmiştiniz. Ne oldu? Burada da mı her şey aynı? Ne umuyordunuz. Aslında sizler gittiğiniz yerlere huy ve karakterlerinizi de götürdünüz.
Monşer: Biz seçime birlik içinde girelim dedikçe hizipçiler kendi tayfasını ayırdılar. Bu zatlar tüm ilçeleri kucaklamadıkları gibi adeta İyi parti ailesine hakaret edercesine dışardan ithal üst kurul delegeliğine iki belediye başkanını yazdılar. Belediye başkanlarımız konunun öznesi değil. İlçe başkanları arasında ayırımın telafisi yok. İtirazımız bunadır.
Efendim Genel merkez istemiştir gibi yalanlara da başvururlar. Oysa Genel merkez her şeyden önce bu komitacılığa karşıdır. Delege ithal olayı daha çok su götürür. Bu hareket İyi ailesine yapılmış en büyük hakarettir. Müsebbipleri bu saçmalığın altında ezileceklerdir.
Odgurmuş: Sayın Monşer; Neler duyuyorum. Siz tüm bu gibi yaklaşımları reddettiğiniz için oralara gitmiştiniz. Ama görüyorum ki oralarda daha beter durumlar söz konusu.
Monşer: Çok dertliyim çok. Dokunmma bana, daha anlatacak pek çok şeyim var ama pek dile getiremiyorum.
Kendi ilçelerinden ikisini cezalandır, üst kurul delegeliğine layık görme sonra o ilçelerle yalandan birlik beraberlik nutuklarını at. Ayıp, günah. Kendi vekillerinin üzerini çizenler yeri geldiğinde ilçe başkanlarının da üstünü çizerler. Bu iflah olmaz bir hastalıktır.
Odgurmuş: Sizin anlamadığınız bir durum vardır ki o da şudur. Hastalık diyorsunuz. Ben de diyorum ki hastalık, hastalıktır. Şu partide bu partide olmanızın bir önemi yoktur. Nasıl Grip hastalığı insanları hiçbir şekilde ayırt etmeden gelip buluyorsa İnsanların içinde bulunan yaklaşımlar da bunun gibidir. Yani kısaca insan malzemesi değişmiyor.
Monşer: Sonuç itibariyle partimize ve Sayın Genel başkanımızın Türkiye idealine organizeli bir şekilde darbe vurulmuştur. Dördüncü büyük şehrimiz olan Burası maalesef kokuşmuş, vasat bu zihniyeti hiç hak etmiyor.
Bu ilkel ve yıkıcı zihniyet ile temsilcilerini daha çok deşifre etmeye de devam edeceğiz. İyi parti kimsenin özel çiftliği değildir ve olmayacaktır.
Odgurmuş: Sayın Monşer siz her şeyi ortaya döktünüz bana söyleyecek fazla söz bırakmadınız. Ne diyeyim. “Yuvarlanan taş yosun tutmaz.
…
Not: Monşer’in görüşleri sosyal medyadan çok çok küçük değişiklikle alınmıştır.