Mutlu bir yuvamız mutlu bir evliliğimiz vardı. Eşim çalışıp getiriyor ben ise evimin işleri ve çocuklarımla meşgul oluyordum. Ta ki elim bir trafik kazasında eşimi kaybettiğim güne kadar...

Eşim disiplinli ve çalışkan bir adamdı çocuklarını kendi bildiği doğrularda büyütmeye çalışıyordu ve öyle de yapmıştı.

Taviz vermez yalandan nefret ederdi. Zaman zaman çocukları ile ters düşse de doğru bildiğinden şaşmazdı.

Eşim öldükten sonra koca İstanbul'da bir başıma kalmıştım herkes evine çekilmiş ben ve çocuklarım baş başa kalmıştık.

Daha ilk günden oğlum eve geç gelmeye başlamış kızım ise söz dinlemez olmuştu.

Bir kadın hem ana hem baba olabilir sözü koskoca bir yalandı.

Artık evin her şeyi benim üzerime kalmıştı evin geçimi çocuklarımın ihtiyaçları mesuliyeti ve bir dağ gibi sırtımı yasladığım kocam yoktu koca bir şehirde tek başıma yapayalnız kalmıştım.

Kocamın çok sevdiği ve güvendiği arkadaşlarından bana iş bulmaları için yardım istedim. Daha ilk günden abi amca dayı dediğim insanlar bana şaka yolu ile abi amca deme lazım olur diyerek niyetlerini belli ediyorlardı. Onlar adına çok utanıyordum ama onlar utanmadan bu kelimeyi kullanabiliyorlardı.

Hâlbuki daha düne kadar bana yenge diyorlardı. Öyle ya artık ben bir dul kadındım ve benim maddi manevi her şeye ihtiyacım vardı. Bu da fikri zikri bozuk insanlar için bir fırsattı.

Bir iş bulmuş çalışırken kiminle konuşsam herkes birbirinin arkasından o kadın şöyle o adam böyle ondan uzak dur aman ona yaklaşma aman onunla konuşma söylemleri ile irkiliyordum.

Ben Ar’ımla namusumla ekmeğimin çocuklarımın rızkının peşindeyken koca fabrikada güveneceğim hiç kimse yok gibiydi.

Bir gün yolda bir ağabeyim ile konuştuğumu oğlum görmüştü. Aslında oğlum da o abimi tanıyordu ama eve geldiğimde sen ne biçim bir kadınsın ki yolda onun bunu erkekleriyle konuşuyorsun diye beni dövmüştü. Bana attığı her tokat söyledikleri kadar acıtmıyordu. Saygı da kusur etmeyen oğlum beni döver olmuştu. Babalarının bana saygısızlık yapın ama annenize asla sözünün bir kıymeti yoktu artık.

20 yıllık evliliğimde kocamdan bir tokat dahi yemeyen ben oğlumdan bir dünya hakaret işitip bir dünyada dayak yer olmuştum.

Kızım ise ayrı bir dünya insanı olmuştu artık beni beğenmiyor benim giyimim kuşağım konuşmalarım tavrım onun için cahillikten başka bir şey değildi. Onun gözünde hiçbir şey bilmeyen koca bir cahildim.

Vesselam siz siz olun küçük şeyler için yuvalarınızı yıkmayın bazı şeyleri eşiniz öldükten sonra ayrıldıktan sonra anlarsınız da iş işten geçmiş olur, evlilik yuva her şey birlikte güzel.

Maalesef ki bu toplumda dul kadına potansiyel… gözüyle bakılıyor bu da bizim Müslümanlara utanç olarak yeter mi bilmiyorum...

Evet, Ahlaksız kadınlar ahlaksız erkekler var mı? Var... Kötü bir düşünceye sahip iseniz sapık bir zihniyete sahipsiniz demektir.